Biz anayasa yazmıyoruz, yapıyoruz İSTANBUL (A.A)

-Biz anayasa yazmıyoruz, yapıyoruz İSTANBUL (A.A) - 03.12.2011 - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Biz anayasa yazmıyoruz, anayasa yapıyoruz. Bu iki kavram arasındaki farkı iyi anlamamız lazım. Geçmişte anayasalar büyük ölçüde yazıldı, şimdi biz anayasa yapıyoruz" dedi. Birlik Vakfınca düzenlenen ''Yeni Anayasa Süreci'' konulu konferansta konuşan Çiçek, anayasa sürecinde sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği bu tür toplantıların önemli olduğunu belirterek, bu sürece herkesin katkı vermesi gerektiğini kaydetti.  Çiçek, ''Dolayısıyla bu yeni süreçte Anayasa'dan kimin ne şikayeti varsa, kimin ne söyleyeceği varsa, anayasada neyi görmek istiyorsa, onları bu süreçte bildirmesi lazım'' diye konuştu.  Uzun süre kalıcı olacak bir anayasanın yazım sürecinin, halkın temsilcilerinin ve öncelikle sivil toplum kuruluşlarının dedikleri dikkate alındıktan sonra başlayacağını vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti: ''Şimdi biz 1808'den bu tarafa ilk defa bu yöntemle bir anayasa yapmaya gayret ediyoruz. İnşallah, gayretlerinizle, dualarınızla bu süreci gerçekleştirmiş oluruz. Anayasa dediğiniz şey; bir toplumun kendi devletinden beklentileridir. Eğer biz topluma ne beklediğini sormadan kendimiz yazarsak, o başkalarının halka bakışına benzer bir bakış sergilemiş oluruz. 'Halk ne bilecek ki ne isteyecek, halkın bu işlere aklı ermez, halk kenarda dursun biz ondan daha iyi biliriz, onun yerine biz her şeyi düzenleriz' mantığı ile bir anayasa yapılırsa, bu anayasalar o ülkelerde çok fazla da işlerlik kazanmıyor. Daha başlangıçta tartışılıyor.'' -''Burada konuşmam da bir davettir''- TBMM Başkanı Çiçek, anayasa ile ilgili görüşlerini millete, topluma, onlar adına faaliyet gösterenlere sorduklarını belirterek, şunları kaydetti:  ''Evvela Meclis'te temsil edilmeyen, parti anlamında kurulmuş Türkiye'de 63 parti var, biz 60'ına sorduk. Kendi imzamla iki defa yazı gönderdim. 'Siz olsaydınız bu anayasayı nasıl yapardınız. Usule, esasa ilişkin nitelikleriyle ilgili ne biliyorsanız bize gönderin' diye. Şu an itibariyle 60 siyasi partiden sadece 2'si ana hatlarıyla görüş gönderdi. Siyasi partilerin yanında tüm anayasal kuruluşlara sorduk. Çatı kuruluşlara sorduk. Bunların kongrelerinde her defasında 'Yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır' diye telaffuzlar, talepler oldu. Şimdi biz diyoruz ki; madem ki bunları talep ettiniz, o halde ne istiyorsunuz, anayasada neyi görmek istiyorsunuz? Nesinden şikayet ediyorsunuz? Şu ana kadar sadece Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu geçen hafta geldi, görüş bildirdi. Bu kuruluşların geçmişteki çalışmalarının tamamını da biz Meclis olarak toparlayabildiğimiz kadar topladık, TBMM internet sayfamızda kamuoyunun da istifadesine sunduk ki, görüş bildirecekler varsa bunlar da bakabilirler diye. Şu ana kadar 21 bin dernek ve vakfa yazı gönderdik. Benim burada konuşmam da bir davettir. Türkiye'deki 1.300 civarındaki yerel basına davetiye gönderdik. 190'ın üzerinde mahalli televizyon var, bunlara davetiye gönderdik. 700'ün üzerinde radyo var. Bunların kanalıyla da milletimize haber gönderiyoruz. Türkiye'de yayın yapan tüm televizyonları, gazete ve radyoları ayrım yapmaksızın davet etmek suretiyle bir davet çıkardık, kendileriyle toplantı yaptık. Münferit olarak da bize başvurular gelmeye başladı.'' -''Biz anayasa yazmıyoruz, anayasa yapıyoruz''- ''Biz anayasa yazmıyoruz, anayasa yapıyoruz. Bu iki kavram arasındaki farkı iyi anlamamız lazım'' diyen Çiçek, Türkiye gerçeklerine, yaşanılan tecrübelere, dünyadaki gelişmelere uygun, uzun süre varlığını sürdürecek bir anayasa yapım sürecini başlattıklarını kaydetti.  Çiçek, ''Yapım ile yazım arasındaki fark, birinde halkın katılımı vardır, ikincisinde ise belli bir elit grup kendisi yazar, sonra da halka sunar'' diye konuştu.  Türkiye'de ilk defa model oluşturacak tarzda bir anayasa yapım sürecini dikkatle götürmeye çalıştıklarını belirten Çiçek, şöyle devam etti: ''Bu süreçler başlamadan önce kamuoyuna, 'Yeni bir anayasa yapmak, bir dağı yerinden oynatmak kadar zordur' şeklinde açıklama yaptım. Konuşulduğu kadar kolay bir şey değildir. Kamuoyunun, bu yapım sürecindeki partilerimizi cesaretlendirmeleri lazım. Kamuoyuna, STK'lara çok önem veriyoruz. Bu süreçte bize katkı verin, destek verin, sonuçta da bu işi başaralım. Biz 2012 yılı sonunu hedefliyoruz. Bu ortalama bir tarih olarak gözüküyor. Geriye dönük baktığımızda Türkiye'deki anayasa süreçleri aşağı yukarı bu sürede tamamlanmış. Kaldı ki, işin çok fazla uzamış olması bu işi yarı yolda bırakır. Önümüzdeki dönemde üç tane seçim yapılacak. Seçim ortamında anayasa yapmak zordur. İlk defa bir yeni yol deniyoruz, bu da siyasi partilerimizin mutabık kaldığı bir yoldur. Bugün Meclis'te grubu bulunan 4 siyasi parti, 3-4 konuda anlaştı. Bunlardan bir tanesi, yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu konusu. Kısmi değişiklerle biz bu işi götüremeyiz. 1982 Anayasası yürürlüğe gireli 30 yıl oldu. Bu 30 yıl içerisinde 17 defa değişti. 111 maddesi değişti. 175'in 111'i değişti. Bu değişikliğe rağmen halen dikiş tutturamadık. Yeni anayasa ihtiyacı buradan kaynaklanıyor.'' -''Her 15 ayda bir değişiklik yaparsanız...''- Yapılan değişiklikler dikkate alındığında, her 15 ayda bir Türkiye'nin gündemine bir anayasa değişikliğinin geldiğinin görüldüğünü vurgulayan Çiçek, ''Her 15 ayda bir en temel anayasada değişiklik yaparsanız, o ülkede siyasi istikrar da olmaz, hukuki istikrar da olmaz, idari istikrar da olmaz, ekonomik istikrar da olmaz. Toplumsal barışı da tam olarak tesis etmeniz mümkün olmaz. 30 yıl Türkiye'de Meclis'te çoğunluk olmuştur, ama siyasi istikrar olmamıştır. Türkiye'nin yönetimi bu Anayasayla daha ileri bir noktaya taşınamaz'' diye konuştu. Türkiye'de 100 binden fazla dernek bulunduğunu belirten Çiçek, hepsiyle görüşemeyeceklerini, derneklerin bir araya gelip, birlikte bir kısım görüşleri oluşturmaları ve bildirmeleri gerektiğini vurguladı.  Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:  ''Biz 31 Aralık'a kadar evvela yazılı istiyoruz. 30 Nisan'a kadar da toplumun her kesiminden görüş bekliyoruz. Sonra ikinci etapta anayasal ilkeler ve yazım sürecine geçeceğiz. Bu taslak metni ortaya koyduktan sonra da üçüncü defa halka tartışılmak üzere bu taslak metni sunacağız. Arkasından da teklif haline getirip süratli bir şekilde Meclis'ten de geçirerek, halk oylamasına da gitmesi gerekiyorsa, ki gerekecektir, yeni anayasalarda usul budur, halkın da onayına sunacağız. 'Efendim, böylesine önemli bir konu işte 31 Aralık'a kadar olur mu, 30 Nisan'a kadar olur mu?' 30 senedir tartıştığımız bir konu, eğer söyleyecek bir görüşümüz yoksa 30 senedir neyi tartışıyorduk o zaman. Onun için bu noktada zamanı iyi ve verimli kullanmamız lazım.''