T24 - Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, 'Karanlık bir zihniyet tertiplediği bir iftira kampanyası ile beni, bizleri suçluyor, tutuklatıyor. Bu oyun bana, William Shakespeare’in ‘Julius Caesar’ trajedisini anımsatıyor. Biz ihanete uğradık. Tarih bunu böyle söylemiştir. İhanetin cevabı mutlaka bulunur veyahut alınır' dedi. Balyoz Planı iddialarına ilişkin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen davanın 23. duruşmasında eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ifade verdi. Fırtına, “Karanlık bir zihniyet, tertiplediği bir iftira kampanyası ile beni, bizleri suçluyor, tutuklatıyor. Bunu üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum” ifadelerini kullandı. Hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle: 'Emir, rica olmadı' Fırtına, dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının bu iddianamede belirtilen suçlama kapsamında, kendisine hiçbir emir, direktif vermediklerini ve bir ricalarının olmadığını anlatarak, iddianamede, “Hiyerarşi dışı bir yapının tespit edildiğinin” belirtilmesine rağmen, kendisinin içinde olduğu böyle bir yapı olmadığını, iddianamede bunu destekleyen bir veri de bulunmadığını söyledi. Fırtına, “Tek isteğim asıl suçluların burada yargılanıyorken görmektir. Ben yaşarken o günü görmek istiyorum” dedi. Balyoz Planı iddialarının söz konusu edildiği dönemde TSK’nın başında bulunan orgeneral ve oramirallerin yarısının 1960 yılından Çetin Doğan’ın devresi olduğunu ve kalanların da 1961 ve 1962 devrelerine ait olduğunu dile getiren Fırtına, savunmasını şöyle sürdürdü: “Özden amiral ve ben, 1962’liyiz. Arada Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinde Yaşar Büyükanıt gibi, LSE Komutanlığındaki Oktar Ataman gibi 1961’li generaller var. Şimdi soruyorum, sayın Çetin Doğan, kendi devre arkadaşları varken, niye 2 tane 1962’liyi yanına alsın? Niye 1962’liler birkaç ay sonra emekli olacağı belli olan sadece Çetin Doğan’la sonucu ne olacağı belli olmayan bir serüvene kalkışsınlar?” Fırtına, 45 yıllık havacılık hayatı boyunca, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk milletini, Anayasa ve yasalarında belirtilen değer ve düzenlerini, menfaatlerini korumak ve savunmak için çalıştığını anlatarak, şunları kaydetti: “Buna karşın, karanlık bir zihniyet ise tertiplediği bir iftira kampanyası ile beni, bizleri suçluyor, tutuklatıyor. Üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum. Bu suçlama beni ve burada bulunanları, darbeci, cuntacı, terörist ilan etmiştir. Reddediyorum. Bu oyun bana, William Shakespeare’in ‘Julius Caesar’ trajedisini anımsatıyor. İddianamede bana yöneltilen suçla ilgili içinde olmadığım, hiçbir şekilde yapmadığım durum ve fiilleri varmışcasına kurgulayan ve göstermeye çalışan bir iftira ve daha doğrusu bir terör örgütünün saldırıları ile karşı karşıya bulunmaktayım.” 'Alkışlanan sözler' Fırtına, son perdesinden alıntı yaptığı Julius Caesar trajedisinde anlatılmak istenenin nereden bakılırsa bakılsın, değişmeyen ya da affedilmeyen tek şeyin ihanet olduğunu vurgulayarak, “Biz ihanete uğradık. Tarih bunu böyle söylemiştir. İhanetin cevabı mutlaka bulunur veyahut alınır” diyerek savunmasını tamamladı. Fırtına’nın bu sözleri bazı sanıklar tarafından alkışlanınca mahkeme başkanı sanıkları uyardı. Brutus, şeref vatanseverlik ‘Julius Caesar’, William Shakespeare’in, konularını Eski Yunan ve Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsüdür. Bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Marcus Brutus, Roma İmparatoru olmasını önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Julius Caesar’ı özgürlük adına öldürür. Ama bu ölüm, cumhuriyetin yok olmasını önleyemeyince de kendi canına kıyar. Oyunda en önemli karakter Caesar değildir. Oyunun üçüncü sahnesinde de ölür. Oyunun asıl kahramanı Brutus olup, oyunda Brutus’un yaşamı üzerinden şeref, vatanseverlik ve dostluk gibi prensiplerin birbiriyle nasıl çelişebildiği anlatılır.