TESEV'in yaptırdığı araştırmada Kıbrıs'ın iki tarafındaki halklara, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara ve işadamlarına "Türkiye'ye nasıl baktıkları" soruldu. Sonuç; İki taraf da Ankara'dan rahatsız.
Gizem Acar'ın Milliyet'te yayımlanan haberine göre Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), ‘Kıbrıs’ta Türkiye algısını’ masaya yatırdı. George Mason Üniversitesi ve ODTÜ öğretim üyesi Rebecca Bryant ile International Center for Transitional Justice’ten Christalla Yakinthou, adanın her iki tarafının vatandaşları, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, işadamları ve işkadınlarıyla görüştü. Araştırmadan çıkan bulgulara göre Kuzey Kıbrıslılar, Türkiye’nin kendilerine devlet gibi davranmadığını düşünüyor, Malta gibi küçük ülkeler kadar saygı görmek istiyor. İki tarafın ortak isteği ise adadaki Türk askerinin sayısının azaltılması.
- Kıbrıslı Türkler, Türkiye ile eşitsiz ve saygıya dayalı olmayan bir ilişkileri olduğunu düşünüyorlar. Birçok kişiye göre Türkiye, KKTC’yi sözde tanıyor, pratikte iki devlet arasında olması gerektiği gibi bir ilişki yok. Sonuç olarak eşitsiz ve saygıya dayalı olmayan bir ilişki olarak algılanıyor.
- AKP iktidarının Kuzey Kıbrıs ve Türkiye ilişkilerini doğrudan etkilediği düşünülüyor. AKP, AB vizyonunu Kıbrıs sorununa bağladı. AKP ile Türkiye sivilleşti, askerin Kıbrıs’taki etkisi de azaldı. AKP döneminde Kıbrıs ‘milli dava’ olmaktan çıktı, yerine ‘nankör çocuk’ pozisyonu geldi. Kıbrıslı Türklere göre, ‘anavatan-yavru vatan’ ilişkisi AKP’den sonra ‘baba-oğul’ ilişkisine, hatta bazılarına göre de ‘şımarık çocuk ve ona bakmak istemeyen fakat bakmak zorunda olan bir üvey anne’ çerçevesine büründü.
- 2004’ten bu yana Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a yatırımı arttı. Kıbrıslı Türkler duble yollar gibi çalışmalardan memnun olsa da yatrımların kendilerine danışılmadan yapılmasına kızgın. Özellikle Bafra’da büyük otellerin yapılmasına karşılar, bunun Türk sermayesinin işine yaradığını düşünüyorlar.
Kıbrıslı Türklerin çözüm önerileri ise şöyle:
* Türkiye önemli bir ülke ve bölgesel güç olduğu için tam bir eşitlik olabilir diye düşünülmüyor. Ancak Türkiye, Malta ya da Lüksemburg ile ilişkileri nasılsa KKTC’ye de öyle davranmalı. KKTC liderleri devlet başkanı gibi karşılanmalı. * Göçü kontrol etmek için Kuzey Kıbrıs ve Türkiye arasında pasaport şartı getirilmeli. * Türkiye’nin Kıbrıs’taki politikaları Kıbrıslı Türk uzmanlarına danışılmalı. Türkiye yöneticileri ile Kıbrıslı halk arasında iletişim araçları yaratılmalı. * Türkiye Büyükelçisi, elçi gibi davranmalı, elçiliğin sosyal ve kültürel faaliyetlerini geliştirmeli. * KKTC polisini Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlayan 10. Madde kaldırılmalı. * Askerin sayısı azalmalı. Kıbrıslı Türklere göre adada asker sayısı azaltılmadıkça ve büyükelçiler tutumunu değiştirmedikçe dünya Kuzey Kıbrıs’ı işgal altındaki bir yer olarak görmeye devam edecek. * Kuzey Kıbrıs ve Türkiye arasında güvenlik ve ticaret anlaşmaları imzalanmalı. * ‘Annelik’ veya ‘babalık’ yerine ‘kardeşlik’ gelmeli, Türkiye KKTC’nin demokratikleşmesi ve güçlenmesinde yardımcı olmalı.
Araştırmacıların izlenimlerine göre Rumların Türkiye ile neredeyse hiç ilişkisi yok. Bilgileri kendi medyaları ya da ders kitaplarından geldiği için filtre edilmiş. Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye bakışını şekillendiren bazı tarihsel korkuları var. * Kıbrıslı Rumlar için Yunanistan’ın ekonomisinin çökmesi ve Türkiye’nin yükselmesi önemli bir unsur. Türkiye ekonomik güç olarak yükseldiği için artık çözüme ihtiyaç duymadığını düşünüyorlar. * Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a yatırımları, Türkiye’nin adada kalmak istediği ya da ayrıldıktan sonra kalıcı bir etki bırakmak istediği şeklinde algılanıyor. * Türkiye’yi ziyaret eden Kıbrıslı Rumların görüşleri iyi yönde değişiyor. * Kıbrıslı Rumlar çözüm için güven geliştirilmesi ve müzakerelerde esneklik gösterilmesi gerektiğini söylüyorlar. Müzakerelerde Türkiye’nin her konuda takındıkları katı tutumun Rumların da reaksiyon göstermesine neden olduğunu düşünüyorlar. * Türkiye hükümetinin temsilcilerinin kullandığı üslup rahatsız edici bulunuyor. Ayrıca Rumlarla doğrudan iletişim kurulmasını istiyorlar. * Kıbrıslı Türkler gibi asker sayısınının azaltılıp Kuzey Kıbrıs’ın polisini askere bağlayan maddeyi kaldırılması Rumlar tarafından da arzu ediliyor. * Adanın iki kesimindeki toplum kuruluşları arasında işbirliği yapılarak bunun sonuçlarının Yunanistan ve Türkiye’de yayılması öneriliyor. * Türkiye’de Kıbrıslı Rum ve Türkler arasında ekonomik işbirliğini teşvik etmek ve Kıbrıslı Türk şirketleri araç olarak kullanarak Türkiye ile Kıbrıs güneyi arasında ticareti desteklemek de öneriler arasında yer alıyor. * Maraş’ı AB veya BM’nin kontrölün altında açılırken Mağusa limanının AB kontrölün altında açılması isteniyor.