'Bizim ne çok bayramımız ve ne çok bayram sancımız var!...'

'Bizim ne çok bayramımız ve ne çok bayram sancımız var!...'

İskeneder Pala (Zaman, 22 Mayıs 2012)

 

Mayıs bayramları

 

Mayıs günleri gelince pek çok kişi benim gibi, "Ömür olmalı da yaşamalı!" diyordur herhalde!..

Baharın cazibesi, iklimin güzelliği, gönüllerin şetaretle dolması hep Mayıs'tadır çünkü. Mayıs ki bir başladı mı sevinçler ve hüzünlerini sürükleyip getirir evlerimize. Kutlayacak pek çok hafta ve gün vardır. Mesela Vakıflar Haftası (ikinci hafta), Engelliler Haftası (10-16 Mayıs), Müzeler Haftası (18-24 Mayıs). Mayıs'a ait özel günleri ise haftalardan daha vakur görünür nedense!.. Ay başlar başlamaz şehirlerde işçilerin barış ve demokrasi taleplerini dinleriz mesela, gelecek için mücadeleleri vardır, bütün dünya emekçileriyle ortak bir dayanışma için bayram yapıldığı söylenir. Bayram mıdır, doğrusu son çeyrek yüzyılın 1 Mayıs'larına bakarak bu soruya zor cevap verilir.

Ardından Hıdırellez gelir. Mayıs bereketi gibidir... Her ne kadar köylere, kırlara, tarım insanlarına yönelik olsa da bir coşku ve sevinci sembolize eder. Gelenekler yaşatılacak, kırlarda, harman yerlerinde veya Hıdırlıklarda neşe demlendirilecek, umutlardan fal tutulacaktır. Hıdırellez, adı üstünde Hızır ile İlyas'ın hayatı yıldan yıla yeniledikleri gündönümüdür ve bereketli zamanların başlaması için bütün Anadolu, geleneksel olarak bu günde baharın bayram şeklini teneffüs eder.

Mayıs'ın ikinci pazarı anneler içindir. Her gün hatırlanması gerekenleri bir gün doya doya mesrur etmeye kapı araladığı için yine sevinçli zamanlardan yadigar kabul edelim. Anneler gününde annelerimizle birlikte annesizleri de hatırlamakta yarar var bence. Belki de bu günün adını "Anneler ve Yetimler Günü" olarak değiştirmeli bu yüzden!..

Mayıs yarıdan evrilince bu sefer 19 Mayıs "Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" karşılar bizi. Adı neden böyledir, hangi mantık ile konulmuştur, bugünkü gençliğe ne ifade eder, doğrusu üzerinde ayrı ayrı durulması gereken hususlar. Biliyoruz ki o günde Atatürk Samsun'a çıktı ve ülke için milli mücadeleyi başlattı. Yani 19 Mayıs, Cumhuriyetimizin kilometre taşlarından biri. Bütün millet bunu kabul etmiş ve benimsemiştir. Ama yine de birileri bu günün toplumca kutlanması gereken ruhunu stadyumlara kapatarak diğerleri için bayram olmaktan çıkarmaya meyillidir. Adında Atatürk olduğundan mı nedir, sık suiistimal edilir.

Çok şükür 27 Mayıs'ta kutladığımız Hürriyet ve Anayasa Bayramı tarih oldu da 19'dan 29'a hızla eriştik. Yoksa bir askeri darbenin anısına bayram yapan zavallı ülkeler liginde bekliyor olacaktık (Çocukluğumun 27 Mayıs'larında bizi okulun önünde sıraya dizip nutuklar çektiklerini hatırlıyorum. O vakitler bütün ortaöğretim öğrencileri asker gibi, polis gibi şapka giyerdi ve hepimiz toplu selam vererek bayramı sona erdirir, sonra kendi bayramımıza dönerdik; çocukluk bayramına).

Ayın sonuna gelinir. 29 Mayıs... Fatih'in Bizans'ı fethettiği, Ortaçağ'ın tarih olduğu gündönümü... Bugün hâlâ bayram olarak kutlamalı mıyız, doğrusu emin değilim. Ama 19 Mayıs'ı suistimal edenlerin karşısına koymalı, ikisini tokuşturmalı mıyız, bundan eminim ki hayır!.. Bu iki günün ikisinde de toplum olarak bayram yapabilir, fetih yahut milli mücadele ruhuna uygun kimliğimizi hatırlayabiliriz. Buna karşılık biriniz de pekala bu iki günün de bayram olmaktan çıkarılmasını isteyebilir. Bence mahzuru yoktur. Böylece bayram kutlamaları için harcanacak paralarla insanların bu iki gün hakkındaki tarih algılarını pekiştirecek işlere yatırım yapılabilir, yalan yanlış ve hamasi nutuklar yerine bilimsel makaleler, edebi eserler meydana getirilmesine destek verilebilir, ödenekler bu uğurda harcanabilir!.. Şu ülkede zorla veya eğlene güle 19 Mayıs törenlerine katılan kaç genç acaba 19 Mayıs'ın bir vatan duygusuna vurgu yapan tarih bilincine sahiptir? Aynı soruyu yeniden soralım; şu ülkede Fetih şölenlerine koşarak veya eğlence olsun diye giden kaç kişi fethin bir cihan devleti olma ruhunu içselleştirebilmiştir? Oysa hamasi nutuklardan ibaret kuru bayramlar için harcanacak ödeneğin yarısı bile bu amaçlar için kullanılsa, bayramlar zihinlerimizde bilimsel ve kültürel karşılıklar bulur, kimlik bilincimiz zenginleşir. 19 ve 29 Mayısların artık buluşması, gülümsemesi, barışması, Mayıs'ta doğan güneşin insanların düşünce dünyalarına her gün yeni bir bayram hediye etmesi fena mıdır?

Sahi bizim ne çok bayramımız ve ne çok bayram sancımız var!...