Son günlerde kamuoyunda, yazılı ve görsel basında domuz gribinden sonra en çok tartışılan ve paniğe yol açan konu genetiği değiştirilmiş ürünler. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın neredeyse kimseye danışmadan ve bir halkla ilişkiler çalışması yapmadan GDO'lu ürünlerle ilgili tebliği yayınlaması en çok yerli üreticileri vurdu. 8 yıldır GDO içeren bazı ürünlerin Türkiye'ye girdiği iddiaları ve açıklamalarıyla bilgi karmaşası içine düşen tüketici hangi üründe GDO olduğunu bilmediği için neredeyse tüm tarım ürünlerden uzak durma çabası içine girdi. Durum böyle olunca da hiçbir şekilde GDO'lu sebze-meyve üretmeyen yerli üretici zarar görmeye başladı. Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, tüketiciyi korkutan GDO’lu sebze ve meyvelerin henüz Türkiye'de bulunmadığını yazıyor. Uras'ın pazardan satın alınan ürünleri gruplandırarak aktardığı (10.11.2009) yazısı şöyle:'Bizim sebze ve meyvemizde (henüz) GDO yok'GDO (Geni Değiştirilmiş Organizmalar) tartışması halkımızı korkuttu. Halkımız sebze ve meyve yiyemez oldu. Bizim meyve ve sebzelerimizde (henüz) GDO sorunu yok.Halkımızı korkutan ürünler, ithal edilen mısır, soya, kolza gibi ürünler ile bunlar kullanılarak içeride üretilen yemler, gıda maddeleri, mamalar, yağlar ve şeker şurubu.Halkımıza neyin ne olduğunu anlatabilmek için bu konuları bilenlerden öğrendiklerimi özetleyeyim:Bakınız, halkımızın çarşıdan, pazardan satın aldığı ürünler nasıl gruplandırılıyor?1) Doğal ürünlerBunlar tamamen doğal şartlarda üretilen ürünler. Kimyasal gübre girmemiş toprakta, ilaç kullanılmadan, doğal tohumlarla üretilen ürünler. Bugün bunları bulmak çok zor. Üretici ne kadar özense, çevre kirliği, su kirliliği doğal şartları bozuyor.2) Organik ÜrünlerBitkinin içinde kalıntı bırakmayan, bitki yoluyla hayvana veya insana geçecek özel (izinli) kimyasalların (izin verilen ölçülerde) kullanımıyla elde edilen ürünlere organik ürünler deniliyor. Açık anlatımıyla, bu ürünler gerçek anlamda doğal ürün değil. Zararlı kimyasal içermeyen ürün.3) Aşılı ürünlerBunlar iki doğal ürünün birleştirilmesiyle ortaya çıkan ürünlerdir. Eskiden nasıl kayısı ağacına şeftali aşısı yapılırdı... İşte o biçim. Şimdilerde kökü güçlü fideler ile ürünü kıymetli fideler birbirine aşılanıyor. Verim artırılıyor. Aşılamada genetik müdahale yok. Doğal birleşim var.4) Hibrit (melez) ürünlerNasıl ki (güçlü bir yük taşıyıcı elde etmek için) at ile eşek çiftleştirilerek (güçlü) katır elde ediliyor ise, tarımda da iki farklı zayıf tohum birleştirilerek bir güçlü tohum elde ediliyor. Bu işlemde tohumların genine (doğal yapısına) müdahale veya dışarıdan gen (doku) nakli yok.5) Hormonlu ürünlerBelli kimyasallar ürünün döllenmesini kolaylaştırır, büyümesini ve gelişmesini yönlendirir. Özellikle seralarda (örtü altı tarımda) döllenmeyi kolaylaştırmak için bolca kimyasal kullanılır. Döllenme dışında bu kimyasallar bitkilere gübreye, suya karıştırılarak ve verilir. Hormonun tehlikesi (sağlığa zararı) ürünün içinde kalması, tüketildiğinde hayvanın veya insanın kanına karışmasıdır.6) GDO’lu ürünlerTohumda gen değişimi demek, tohumun doğal yapısını, zincir halkasını bozmak demektir. Doğal gen zincirinin zayıf halkaları çıkarılıyor, başka zincirlerden halkalar ekleniyor, yepyeni bir zincir ortaya çıkarılıyor. Tartışılan bu yeni zincirin hayvan ve insan sağlığında zarara /tehlikeye yol açıp açmayacağıdır.Tekrarda yarar var. Pazarda, manavda satılan sebze ve meyveler doğal, organik, aşılı, hibrit, hormonlu olabilir. Ama henüz GDO’lu sebze ve meyve yok. Türkiye’de domates ve patateste GDO ihbarları yapıldı. Ama laboratuvar tetkiklerinde bunun gerçek olmadığı anlaşıldı.