Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye'deki gazetecilerin tutuklanmasının keyfi olduğunu açıkladı. Cumhuriyet davasını ele aldıktan sonra rapor hazırlayan Çalışma Grubu, tutuklu gazatecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı. Doğru Yaşam Vakfı Araştırma ve Yasal Savunma Direktörü Sharan Srinivas da “BM çalışma grubunun tutuklamaların keyfi olduğu ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği yönünündeki tespiti, ifade özgürlüğü adına ciddi bir zaferdir” dedi.
Srinivas, net bir çerçevesi olmayan terörle mücadele yasalarının gazetecileri gerçekleri yazmaktan alıkoymak için hükümetler tarafından kullanılmaması gerektiği konusunda açık bir mesaj gönderildiğini de belirtti.
Çalışma Grubu’nun raporunda, Cumhuriyet davasında, Türkiye hükümetinin, avukatlarla olan iletişimde öngörülen kısıtlamaların neden gerekli olduğuna dair özel bir açıklama getirmediğine dikkat çekildi.
Çalışma Grubu’nun, haftada bir saat avukatla görüşmenin, adil yargılamadan yararlanma hakkında, savunmanın hazırlanması için yeterli bir zaman olduğuna ikna olmadığı vurgulanarak, “Daha da kötüsü, görüşmelerin kaydedilmesi ve belgelerin ele geçirilmesi avukata rahat erişimi ve dolayısıyla adil yargılamayı imkânsız hale getirmektedir” denildi. Çalışma Grubu’nun darbe girişimi sonrası kamu düzeni korunurken, ‘daha az müdahaleci bir önlem’ ya da ‘avukat hakkına sahip olma lehine bir denge kurulması gerektiği’ görüşüne sahip olduğu ifade edildi.
Çalışma Grubu’nun, KHK’lerin görüş ve ifade özgürlüğü hakkının meşru olarak uygulanması üzerinde ‘ciddi ürpertici etkiler yaratabileceğinden’ endişe duyduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Çalışma Grubu darbe planlayıcılarının kökünü kazımak ve basının baskılanması arasında makul ve akla yatan bir bağ bulunmadığını düşünmektedir. Yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın ‘bu örgütlerin örgütsel amaçlarına uygun olarak üye olmadan terör örgütlerine yardım etmek’ hükmünün belirsizliğinden endişe duymaktadır. Çalışma Grubu, Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında çok sayıda kişinin tutuklandığının farkındadır. Çalışma Grubu, Türk Hükümetine acil durum-olağanüstü hallerde dahi yargı sürecinin temel unsurları da dahil olmak üzere insan hakları yükümlülüklerine uymasında ısrarcıdır.”
Ülkeyi ziyaret talebini tekrarlayan Çalışma Grubu, tutuklu Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Hacı Musa Kart, Murat Sabuncu, Bülent Utku, Güray Tekin Öz ve Akın Atalay’ın özgürlüğünden mahrum bırakılmasının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ne aykırılık oluşturduğunu kaydetti.
Duruma çare bulmak için gecikmeksizin gerekli adımların atılmasını isteyerek, “Tutukluluk halinin uluslararası normlarda belirtilen standartlara ve ilkelere uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Çalışma Grubu, davanın tüm koşullarını göz önünde bulundurulduğunda, en uygun çözümün Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Hacı Musa Kart, Murat Sabuncu, Bülent Utku, Güray Tekin Öz ve Akın Atalay’ın bir an önce serbest bırakılması ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer haklarının verilmesi olduğunu düşünmektedir” dedi.
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, BM Çalışma Grubu’nun açıklamalarını gazetemize değerlendirdi. Ülkedeki tutuksuz ve keyfi yargılamaları bütün dünyanın gördüğünü belirterek, “Gazeteciler tutuksuz yargılanmalıdır. Şuçları varsa dahi tutuksuz yargılanmalıdır. Kaldı ki Cumhuriyet iddianamesini okuyan herkes insanların yazdıkları yazılar nedeniye yargılandığını görebilir. Tutuklu yargılamalara, keyfi yargılanmalara karşı uluslararası tepkiler gelmeye başladı. Uluslararası alanda bir tarafta yapılan açıklama diğer tarafı da harekete geçirir. Yani AİHM’nin aldığı bir karar BM’yi de harekete geçirir. Böylelikle tepkiler etrafınızı sarar ve çığ gibi büyür. Keyfi tutuklamalar teşhir edilir” dedi.