BM Genel Kurulu'nda kim, ne dedi?

BM Genel Kurulu'nda kim, ne dedi?

Birleşmiş Milletler 72. Genel Kurulu’na Donald Trump’ın savaş tehditleri damgasını vurdu. Peki kurulda hangi lider ne söyledi?

ABD’nin New York kentinde başlayan ve 25 Eylül’e kadar sürecek olan Birleşmiş Milletler 72. Genel Kurulu’nun açılışına Trump’ın savaş tehditleri damgasını vurdu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çin ve Rusya Devlet Başkanları Şi Cinping ile Vladimir Putin gibi “ağır toplar”ın katılmadığı Kurulda meydan Trump’a kaldı. 

Trump, Kuzey Kore’yi “toptan yok etmekle”, İran’ı da nükleer anlaşmayı feshetmekle tehdit etti. Trump’ın konuşmasını en çok İsrail Başbakanı Netanyahu alkışlarken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise İran konusunda uyardı.

Sputnik'in The Guardian'dan aktardığına göre; Genel Kurulun ilk konuşmalarında BM Güvenlik Konseyi'nin genişletilmesi, İsrail-Filistin sorununun “iki devletli çözümle” sonuçlandırılması, Paris İklim Anlaşmasını önemi konuları öne çıktı. 

BM’de reform isteyenler arasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Suriye ve Irak gündemine ağırlık verdi. 

İşte açılış konuşmalarında öne çıkanlar:

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres:

“Dünyamızın başı belada, insanlar acı çekiyor ve öfkeliler” diyen Guterres, dünya nüfusunun en önemli sorunlarının eşitsizlik ve iklim değişikliği olduğunu söyledi.

“Toplumlar bölünmüş, siyasi söylem kutuplaşmış durumda” diyen BM Genel Sekreteri, parçalanmış değil “barış içinde bir dünyaya” ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Guterres, BM kurulunun 7 önemli önceliği olduğunu söyleyerek bunların ilkinin “nükleer silahlar” olduğundan bahsetti, Kuzey Kore'nin füze denemelerini kastederek, “denemeleri lanetliyorum” dedi. Guterres tüm ülkelerin nükleer silahsız bir dünya için daha fazla sorumluluk almasını istedi. 

Bir başka önemli konunun terörizm olduğunu söyleyen Guterres, terörizmle yüzleşmek için insanları radikalize eden koşulların da hedef alınması gerektiğine dikkat çekti. “Bugünün savaşlarını kimse kazanmıyor” diyen Guterres, Myanmar’da Rohingyalı Müslümanların durumuna ilişkin de hükümeti uyardı. 

İsrail ve Filistin için “iki devletli çözüm”ün zorunluluğunu vurgulayan Guterres, iklim değişikliği tehdidine de dikkat çekti. BM Genel Sekreteri, göç sorunu ile ilgili ise mültecilere kapılarını kapatan ülkeleri eleştirere, “Açık olalım; sadece bir mülteci kriziyle karşı karşıya değiliz, aynı zamanda bir dayanışma kriziyle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

“Göç bir seçenek olmalı, ihtiyaç değil” dedi.Guterres'in “Güvenli göç sadece dünya elitlerine mahsus olamaz” sözleri de büyük alkış aldı.

BM 72. Genel Kurulu Başkanı Miroslav Lajcak:

Lajcak, kurulun önceliklerinin iklim değişikliği, göç ve eşitsizlik olduğunu söyledi, “Ne yazık ki çatışmalar için harcadğımız zaman ve parayı onları önlemek için harcamıyoruz” dedi.

“İki alanda da (göç ve terörizm) başarılı olmanın tek yolu bireysel pozisyonlarımıza yapışıp kalmak yerine insanlara odaklanmak” dedi.

Lajcak ayrıca BM üyesi ülkelerin Paris İklim Anlaşmasına uymaları ve insan haklarını korumaları gerektiğini de ekledi. ABD; Paris Anlaşmasından çekildiğini açıklamıştı. Lajcak reforma ihtiyacı olduğunu belirttiği BM’nin “kapılarını daha geniş açması gerektiği” vurgusu yaptı.

Brezilya Devlet Başkanı Michel Temer:

Ülkesinde genel grev ve kitlesel halk eylemlerinin hedefinde olan ve istifası talep edilen Temer, BM Genel Kurulundaki konuşmasında, “Bugün her zamankinden daha çok BM’ye ihtiyacımız var. Fakat reform hala gereklidir” dedi ve BM Güvenlik Konseyinin genişletilmesini talep etti. 

Temer, ABD Başkanı Trump’ın ABD için sık sık dile getirdiği “korumacılık”ı eleştirdi, bu tür ilkelerin “gelişim ve kalkınmayı engellediği”ni söyledi. “Ulusalcılığın şiddetlendirilmesini reddediyoruz” ifadesini kullandı. Temer, Paris İklim Anlaşmasını da desteklerini belirtti. Ayrıca nükleer silahsızlanma önerdi.  

Venezuela’daki siyasi krize değinen Temer, “Demokrasinin alternatiflerine yer yok” diyerek Venezuela hükümetini üstü kapalı şekilde eleştirdi. Temer kendi halkı tarafından sivil darbe ile eski Devlet Başkanı Dilma Rousseff'i devirmekle suçlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump:

Trump, 41 dakikalık konuşmasında, başta İran ve Kuzey Kore olmak üzere birçok ülkeyi hedef aldı ve “dünya barışını korumak” iddiasındaki BM Genel Kurulunda dünya savaşı rüzgarları estirdi.

“Haydut devletler” diye tanımladığı ülkelerden gelen tehditler konusunda uyarı yapan 

Trump, ülkesinin kendisini ve müttefiklerini savunmak zorunda bırakılması halinde Kuzey Kore'yi “tamamen yok edeceğini” söyledi, “ABD buna hazır, istekli ve bu kabiliyeti var, ancak umarım buna gerek kalmayacak” diye konuştu.

Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un için ise “Roket adam bir intihar görevinde” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı, İran’ı da Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırmaya niyetli “çürümüş bir diktatörlük” diye tanımladı ve İran yönetimine “terörü desteklemeye son verme” çağrısı yaptı. Trump, Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmayı da eleştirdi.

Konuşmasının diğer bölümlerinde Venezuela’daki krize değinen Trump, “ABD'ye düşman solcu bir hükümetin ABD açısından kabul edilemez olduğunu ve ülkesinin bu durumu oturup izleyemeyeceğini” söyledi. Trump daha önce de Venezuela’yı askeri müdahale ile tehdit etmişti.

Uluslararası kapitalizmin temsilciliğini de elden bırakmayan Trump, Sovyetler Birliği, Küba ve Venezuela üzerinden “sosyalizm” eleştirisi yaptı, sosyalizmin sadece “ızdırap ve fiyasko” getirdiğini savundu.

Trump konuşmasında Türkiye, Ürdün ve Lübnan’a ise mülteci kabul ettikleri için teşekkür etti. 

Trump’ın konuşmasına İran’dan yanıt gecikmedi. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Twitter hesabından yanıt verdi: “Trump’ın cahilce nefret söylemi 21. yüzyıla değil Ortaçağ’a ait. Yanıt vermeye değmez. İranlılara yönelik sahte empati kimseyi kandıramaz.”

Gine Devlet Başkanı Alpha Conde:

Afrika kıtasının sorunlarına dikkat çeken konuşmasında Conde, özellikle gençler olmak üzere “Afrikalıların refaha hasret” olduklarını söyledi. 

BM Güvenlik Konseyinin “güncel gerçeklikleri yansıtmadığını” savunarak konseydeki Afrika temsiliyetinin eksikliğine dikkat çekti.

Conde, Afrika Birliği tarafından seçilecek Afrika ülkeleri temsilcilerinin de kabul edilerek Konseyin genişletilmesini istedi. 

Terörizm sorununa da değinen Conde, bunu ancak "yoksulluk biterse" ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekti. İsrail-Filistin sorunu için "iki devletli çözüm"e desteklerini ifade ederken Kore yarımadasında ise nükleersizleşme talep etti. 

Conde ayrıca, “Afrikanın genç nüfusu ve kadınlar insanlık tarihinde yeni bir sayfa açmaya kararlı” diyerek bunun gerçekleşmesi için BM’den destek istedi. Conde konuşmasını Paris İklim Anlaşmasına destek belirterek ve Sierra Leone’ye uluslararası yardım talep ederek bitirdi.  

İsviçre Konfederasyonu Federasyon Konseyi’inden Doris Leuthard:

Leuthard, Trump'ı hedef aldığı konuşmasının İngilizce bölümünde hiçbir ülkenin tek başına dünyanın sorunlarını çözemeyeceğini belirterek, “BM’nin amacı uluslararsı barışı ve güvenliği korumaktır” dedi.

Konuşmasına Fransızca devam eden Leuthard, cinsel sömürünün ortadan kaldırılması ve Libya krizinin çözümü konularına değindi. 

İsviçre’de “devlet başkanı” bulunmuyor, bunun yerine seçilerek belirlenen 7 kişilik bir Federasyon Konseyi mevcut. 

Slovakya Lideri Andrej Kiska:

Kiska, “egoizm”in bir kenara bırakılarak sorunların çözümünde birlikte çalışılmasının önemine değindi. Kiska, “Kuzey Kore nükleer silahlarıyla açıkça dünyamız için bir tehdittir. İnsan hayatına bu denli saygısızlık hoşgörülemez” dedi.

Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari:

IŞİD ve Boko Haram tehditlerine değinen Buhari, konuşmasında ayrıca kadınların güçlendirilmesi,özgür ve adil seçimler gibi konulardan bahsetti, “Demokrasiye inancımız sağlam ve sarsılmadı” dedi.

Çekya Cumhurbaşkanı Miloš Zeman:

Zeman BM Genel Kurulundaki konuşmasında, “Yarın kıyamet günü olacağını biliyor olsaydım bugün gider elma ağacımı dikerdim” diyerek Martin Luther’e atfedilen bir sözü kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron:

Göreve gelir gelmez işçi haklarına göz diken ve OHAL’den de faydalanarak Meclisten geçirmeden kararnamelerle yeni iş yasasını hayata geçirmeye hazırlanan Fransa’nın “ultraliberal” Cumhurbaşkanı Macron, mülteci krizi, iklim değişikliği gibi konulara değindi.

Suriye'de kimyasal silahlara karşı olduklarını belirtirken, “bu tür sorunlar”ın sadece askeri yöntemle çöülemeyeceğini siyasi yönteme de ihtiyaç olduğunu belirtti.

Myanmar’da Arakanlı Müslümanlaea yönelik “etnik temizlik” uyarısı yapan Macron, Kuzey Kore için ise “varoluşsal bir tehdit” ifadesini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Çin ve Rusya dahil tüm ülkelerin “Kuzey Kore'yi müzakere masasına getirmek için” sorumluluk alması gerektiğini söyledi. 

Kuzey Kore’den İran’a geçen Macron, Traump'ın aksine İran’la yapılan nükleer anlaşmayı savundu, “Bu iyi bir anlaşma, barıi için temel bir anlaşma” dedi.

Trump’ın inşa etmek istediği “Meksika duvarı”nı ima eden Macron konuşmasında “Bizi koruyacak olan duvarlar değil, harekete geçme isteğimizdir” ifadesini kullandı.

Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos:

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile 52  çatışmalara son verilen ve FARC'ın silah bıraktığı Kolombiya'da halk önderleri, sendikacılar, köylüler ve FARC temsilcileri paramiliter güçler tarafından hala katlediliyor. Kolombiya çocukların yetersiz beslenmeden öldükleri ülkeler arasında. Buna rağmen Kolombiya Devlet Başkanı Santos, BM Genel Kurulundaki konuşmasında kendi halkı için değil "Venezuela halkı için acı çektiğini" söylerek komşu hükümeti hedef aldı. “Uluslararası toplumu Venezuela halkı için barışçıl çözüm bulmaya” çağırarak da bir nevi “müdahale” çağrısı yaptı.

Konuşmasında uyuşturucu sorununa değinen Santos, “Talep varsa tüketim de olacaktır” gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini savundu.

Konuşmasının sonunda ise klişelerin romantizmine sığındı: “Sevginin gücüyle korkuyu yeneceğiz”

Litvanya Lideri Dalia Grybauskaite:

Konuşmasında Rusya’yı hedef alan Grybauskaite, bu ülkeyi “sahte haberler yaymak”la suçladı, “Saldırganlık diplomatik bir araç değildir” dedi.

Ayrıca, “Zorbalar zayıftır çünkü güvensizlerdir” ifadelerini kullandı.

Litvanya Lideri konuşmasını, “Korkunun yenmesine izin veremeyiz” sözüyle tamamladı.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed El Sani:

Suudi Arabistan’ın öncülüğünde “teröre destekle” suçlanarak Körfez ülkelerinin ambargosuna maruz kalan Katar’ın liderinin konuşması da BM Kurulunda öne çıkan konuşmalar arasındaydı.

El Sani, ülkesinin ve halkının, komşuları tarafından 5 Haziran'dan beri uygulanan haksız ambargo altında olduğunu savunarak, “Buradan karşılıklı egemenlik haklarımıza saygı göstererek ön koşulsuz diyalog çağrımızı yineliyorum” dedi.

El Sani, “Son günlerde baskı ve zulüm altındaki insanların kaderleriyle tek başlarına yüzleşmek durumunda kaldıkları yönünde bir his yayılıyor. Sanki uluslararası arenada 'orman kanunları' geçerliymiş gibi. Uluslararası hukuku ve anlaşmaları uygulayacak bir sistemin yokluğunda tehdit altındaki ülkeler kendi ittifakları ve imkanlarıyla ayakta durmaya çalışıyorlar. Ülkem ve halkım, komşularımızın 5 Haziran'dan beri uyguladığı haksız ambargo altındayken karşınızdayım. Bu ambargo, aile bağları dahil hayatın tüm katmanlarını etkiliyor. Katar, ekonomi ve kalkınmasını söz konusu ülkelerin kontrolü altında olmayan hava ve deniz rotaları üzerinden devam ettiriyor. Katar'a uygulanan ambargo önceden bilgi verilmeden aniden uygulandığı için Katarlılar bunu ihanet olarak görmektedir” dedi. 

El Sani, Katar'ın egemenliğine saygı gösteren ve bu kriz döneminde Katar halkına destek olan “dost ve kardeş ülkelere” de teşekkür etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:

Erdoğan da BM Genel Kurulundaki konuşmasında birçok konuya değindi.

“Suriye tüm dünyada derin yaralar açtı” diyen Erdoğan, “Suriye halkını maalesef uluslararası toplum yalnız bıraktı. Bu insanların yaşadıklarıı kayıtsız kalamazdık. Şuanda ülkemizde 3 milyonun üstünde Suriyeli ile 200 binin üstünde Iraklıya ev sahipliği yapıyoruz. Astana toplantılarını başlattık. Yeni bir planı hayata geçiriyoruz. İstikrarlı ve müreffeh bir Suriye için her adımı destekliyoruz. Mülteci akınını önlemek için her türlü adımı atıyoruz” dedi.

Avrupa Birliğini mülteciler konusunda verdiği yardım sözlerinin tutmamakla eleştiren Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) aldığı bağımsızlık referandumu kararına da değindi, “Irak'ın da toprak bütünlüğü konusunda bağımsızlık talepleri gibi çatışmaya neden olabilecek taleplerden vazgeçilmeli. Erbil'i girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz. Karar bölgede yeni çatışmalara neden olabilir” dedi.

BM’de reform isteyenler arasında olan Erdoğan bu konuyla da ilgili, “Biz güvenlik konseyinin tamamı aynı hak ve yetkilere sahip 20 ülkeden oluşan bir yapıya sahip olmasını öneriyoruz. İkinci dünya savasşı sonrası bir dünya yok. Tüm dünya ülkelerinin görev aldığı bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin insanlığın vicdanı olacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu:

ABD Lideri Trump’ın konuşmasına –özellikle de İran’la nükleer anlaşma eleştirilerine- en çok heyecanlanan lider İsrail Başbakanı Netanyahu oldu. Trump’ın konuşmasını “çok cesur” bulan Netanyahu, İran’la nükleer anlaima sürerse Kuzey Kore ile yaşananan benzer bir sorun ortaya çıkacağını ileri sürdü. Netanyahu, “İran perdesi”nin Ortadoğu’nun üzerine indiğini savundu.

Netanyahu konuşmasında bol bol İsrail’deki teknolojik gelişmeleri övdü. Terörizm konusundaki istihbarat çalışmalarının ne kadar ileri olduğunu anlattı.

Trump’ın İsrail ziyaretine ve kendisin Avustralya, Asya, Güney Afrika ve Avrupa gezilerine değinerek “70 yıl sonra dünya İsrail’i ve İsrail de dünyayı kucaklıyor” dedi.

Netanyahu “espri” de yaptğı konuşmasında Antartika’ya giderek penguenleri görmek istediğini çünkü penguenlerin “İsrail destekçileri olduğunu”, İsrail-Filistin çatışmasının ‘siyah-beyaz’ meselesi olduğunu anladıklarını söyledi.