BM: Suriye’deki bütün taraflar şiddete son vermeli, tek çözüm Annan planı

BM: Suriye’deki bütün taraflar şiddete son vermeli, tek çözüm Annan planı

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye için Annan barış planının şu anki tek seçenek olduğunu vurgulayarak “Suriye’deki bütün taraflar şiddete son vermelidir” dedi. Suriye’de yaşananların uluslararası toplumu kaygılandırdığını belirten BM Genel Sekreteri, “Suriye’de işler böyle devam edemez. Her gün onlarca insan öldürülüyor. Tam bir sayı vermek zor olsa da bugüne kadar yaklaşık 10 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor” diye konuştu.

İstanbul’da bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, 300 BM gözlemcisinin Suriye’de bulunduğunu belirterek “Ama 300 silahsız gözlemcinin bütün şiddeti durdurmasını beklemek gerçekçi olmaz. Hem hükümet, hem muhalif güçler bütün taraflar şiddete son vermeli” dedi.

Özgür Ulusoy'un Cumhuriyet'teki haberine göre; İstanbul’da bulunan Ban Ki-mun’un dün bir grup gazeteciyle düzenlediği yuvarlak masa toplantısına Suriye damgasını vurdu. BM Genel Sekreteri, Suriye’de şu anda ‘bütün seçeneğin’ Annan planı olduğunu vurguladı.

Ortak Özel Temsilci Kofi Annan’ın birkaç gün önce Suriye’de bulunduğunu ve Suriye’nin artık bir kırılma noktasına geldiğini ifade ettiğini kaydeden Ban, “Bütün taraflar şiddete son vermeliler ki, Suriye halkının beklentilerine cevap verecek siyasi çözüm süreci için siyasi müzakereler ve diyalog başlayabilisin” dedi. Genel Sekreter böylece İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve uluslararası hukuk adına faillerden hesap sorulabileceğine dikkat çekti. BM’nin yaklaşık 300 silahsız gözlemciyi Suriye’ye gönderdiğini anımsatan Ban Ki-mun, “300 silahsız gözlemcinin bütün şiddeti durdurmasını beklemek gerçekçi olmaz. Şiddete bütün taraflar son vermeli. Hem hükümet, hem muhalefet güçleri hem de şiddete başvuran, insanlara saldıran, katleden diğer bütün güçlerin şiddete son vermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Hula benzeri katliamlar Suriye’yi iç savaşa götürür

Güvenlik Konseyi üyelerinin tek ses olarak konuştuğunda ve birlikte hareket ettiğinde barış ve güvenlikle ilgili meselelerde ciddi bir etkileri olacağını söyleyen BM Genel Sekreteri, krizin başında BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında görüş birliği olmadığını, ancak gözlemci misyonuna dair alınan 2043 sayılı kararla yakın zamanda tek ses olarak hareket ettiklerini belirtti.

Ban, Hula katliamının ardından bütün dünyadan gelen kınama açıklamalarını da “cesaret verici” olarak niteledi. Şimdi üye ülkeler arasında yaklaşım farkı bulunduğunu belirten Ban Ki-mun, ancak Hula’dakine benzer katliamların devamı halinde, bunun felaketle sonuçlanacak bir iç savaşa yol açacağı görüşünün geçerli olduğunu ve pek çok liderin de kendisinden sonra benzer görüşü dile getirdiğini vurgulayarak, “hem Suriye hükümetine hem muhalif güçlere şiddeti sona erdirme” çağrısını yineledi. Genel Sekreter Ban, iki tarafa da seslenmekle birlikte, Suriyeli yetkililerin ayrım gözetmeksizin şiddet kullanmasına dikkat çekerek, BM gözlemcilerinin de Şam rejiminin ağır silahlar kullandığını doğruladığının altını çizdi.

‘Herkes plana uymalı’

Annan planının başarılı mı başarısız mı olduğunu söylemek için koşulların prematüre olduğunu ifade eden Ban Ki-mun, “Ama sahip olduğumuz bütün seçenek bu, şu anda bir B planımız yok” dedi. Söz konusu planın hem Güvenlik Konseyi, hem Arap Birliği ülkeleri hem de uluslararası topluluk tarafından benimsendiğini ve Suriyeli yetkililer ile hatta muhalif güçlerce kabul edildiğini anımsatan Ban, bütün tarafların plana uyması gerektiğini kaydetti.

Soru üzerine, Türkiye hükümetinin, Suriye krizinin başlangıcından beri hem insani hem siyasi olarak önemli bir rol oynadığını belirten Ban, üst düzey yetkililerin sürece müdahil olduklarını, Suriyeli yetkililerle, hatta Beşar Esed’le görüşerek şiddeti durdurma tavsiyesinde bulunduklarını anımsattı. Türkiye’nin 25 bin göçmene cömertçe evsahipliği yaptığını belirten Genel Sekreter, Türkiye’nin Suriye konusunda önemli bir rol oynamaya devam edeceğine emin olduğunu belirtti.

Ban, Suriye’nin Dostları grubunun amacının hem Suriye hükümetine hem muhalif güçlere barış planına uyulması çağrısı yapmak olduğunu dile getirerek, Türkiye’nin de muhalif güçlerle görüştüğünü, çabaların koordine edilebileceğini sözlerine ekledi.