BM'DEN DİYALOG KARARI BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A)

-BM'DEN DİYALOG KARARI BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) - 10.09.2010 - BM Genel Kurulu, Kosova ile Sırbistan arasında diyalog öngören bir karar kabul etti. 192 üyeli BM Genel Kurulunun tüm üyelerin kabul ettiği kararda, BM Genel Kurulu ''AB'nin Sırbistan ile Kosova arasında diyalog süreci yaratma yönündeki isteğini memnuniyetle karşılayarak bu diyalog sürecinin bölgede barış, güvenlik ve istikrar unsuru olacağı, diyaloğun iki tarafa iş birliği getireceği, AB üyeliği yolunda ilerleme kaydedilmesini sağlayacağı ve insanların hayatlarını iyileştireceğini'' belirtti. Kararda, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Kosova'nın bağımsızlığıyla ilgili aldığı tavsiye karar da not edildi. Sırbistan tarafından Genel Kurul'a ilk sunulan karar tasarısında, Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesinin kabul edilemez olduğu belirtilerek, Kosova'nın nihai statüsü hakkında görüşmelerin devam etmesi gerektiği ifade edilmişti.  Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan yaklaşık 70 ülkenin bu metne karşı çıkması üzerine, AB grubu ülkeler Sırbistan'ı söz konusu karar tasarısını geri çekerek yeni bir karar tasarısı sunmaya ikna ettiler. AB'ye üye olmak isteyen Sırbistan da uzun müzakereler sonucunda Genel Kurula 192 üye ülke tarafından kabul edilen karar tasarısını sundu. Ancak BM Genel Kurul salonuna Kosova'nın temsilcilerinin gelmesi Sırbistan tarafında huzursuzluk yarattı ve çıkan tartışma sonucunda karar tasarısı üzerinde görüşmelerin başlaması 2,5 saat kadar gecikti.  Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç'in BM'ye üye ülke olmayan Kosova'nın Genel Kurula hangi sıfatla katıldığını sorması ve Kosova'nın salonda bulunmaması gerektiğini belirtmesi üzerine Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya ve ABD, Kosova temsilcilerini ''misafir heyet'' olarak Genel Kurul salonuna aldıklarını belirttiler. Sırp bakan karar tasarısının kabulünün ardından yaptığı konuşmada ise kararın Kosova'nın statüsü konusunda ''tarafsız'' pozisyonda olduğunu ve Kosova'nın statüsü konusunda yargıda bulunmadığını söyledi. Jeremiç, Sırbistan'ın Kosova'nın bağımsızlık kararını hiçbir zaman kabul etmeyeceğini yinelerken Genel Kurul kararının ''Sırplar ve Arnavutlar arasında kapsamlı bir barış sözleşmesinin sağlanmasına uygun bir atmosferin yaratılmasına yardımcı olmasını umduğunu'' söyledi. İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grant kararın Kosova ve Sırbistan ilişkilerinde yeni bir evrenin başladığını gösterdiğini söylerken ABD'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Rosemary Di Carlo ise ülkelerin Kosova'nın bağımsızlığını desteklemeleri gerektiğini, ancak Kosova'nın durumunun özel olduğunu ve başka çatışmalar için örnek teşkil edemeyeceğini vurguladı. -BÜYÜKELÇİ APAKAN- Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan kararın kabulünün ardından Türkiye adına yaptığı konuşmada, UAD'nin aldığı tavsiye kararın, Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesinin uluslararası hukuğu ihlal etmediğini açık şekilde belirttiğini ve bu tavsiye kararının Kosova'nın nihai statüsü konusundaki yasal süreci sona erdirdiğini söyledi. Türkiye'nin Genel Kurul kararını memnuniyetle karşıladığını bildiren Apakan, kararın bölgede kalıcı barış, istikrar ve refahın sağlanması yönünde önemli bir adım olduğunu vurguladı. Sırbistan'ın bu kararı sunma yolunda attığı adımları Türkiye'nin takdir ettiğini belirten Apakan, Sırbistan'ın bölgede önemli bir aktör ve ortak olduğunu, Sırbistan ve Kosova arasında sağlanması hedeflenen diyaloğun ortak anlayışı sağlamak açısından tek geçerli yol olduğunu ifade etti. Türkiye'nin Kosova'yı tanıdığını, Kosova'nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, demokratik kurumlarını, Avrupa-Atlantik yönelimini desteklediğini ve Kosova'nın bölgesel iş birliği projelerine dahil olmasını istediğini ifade eden Apakan, ''Şimdi yapılması gereken, Sırbistan ve Kosova'yı ikili ilişkilerini diyalog ve karşılıklı saygı temelinde değerlendirmeleri yolunda yüreklendirmektir'' diye konuştu.  Türkiye'nin Kosova ve Sırbistan ile dostluğa dayanan ilişkileri olduğunu kaydeden Apakan, Türkiye'nin bölgede barış, istikrar ve refahın sağlanmasını istediğini, bölgenin ortak geleceğinin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yapılarıyla bütünleşmesinde yattığına inandığını ve bölgede yapıcı diyaloğun sağlanmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu bildirdi.