Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bugün ABD ve Rusya’nın ortaklaşa hazırladıkları bir tasarıyı kabul ederek, IŞİD’in finansal kaynaklarının kesilmesi için, Türkiye gibi ülkelere ek yasal düzenleme yapma zorunluluğu getirecek.
Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın haberine göre; ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Hazine Bakanlığı içinde oluşturduğu finansal istihbarat birimi, IŞİD’le mücadele kapsamında, dünya genelinde maliyecilerin terörle mücadelenin ön saflarında yer almasını sağlayacak bir girişim başlatıyor. Bugün New York’taki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin tarihinde ilk kez Maliye Bakanları nezdinde yapılacak toplantısında IŞİD’in finansal kaynaklarının kurutulması yönünde Amerikan-Rus ortak çalışması bir tasarının kabul edilmesi beklenirken, çıkacak karar Türkiye gibi ülkelere terör finansmanının engellenmesinde ilave yasa düzenlemeleri zorunluluğu getiriyor.
Konuyla ilgili bilgi veren üst düzey bir Amerikan Yönetimi yetkilisi, düzenlenecek toplantının spesifik olarak “IŞİD’in finansal kaynaklarının kesilmesine” yönelik olduğunu belirterek, savaşçılarına para ödemek zorunda olan IŞİD’in aynı zamanda yurtdışındaki militanlarının ihtiyaçlarını karşılama ve ekipman temin etmede “dışarıdan finansmana” bağlı olduğunu vurguladı. Bu nedenle de örgütün uluslararası finans sistemine erişime ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Yetkili, IŞİD’in finansal sisteme erişimini engellemek için atılan adımları ise başlıca dört başlıkta ele aldı:
1) Örgütün petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği gelirin azaltılması için petrol sahalarından petrol taşıyan tankerlere, tüm petrol altyapısının hava saldırılarıyla vurulması.
2) Son birkaç ay içinde 30 ayrı bölgede IŞİD’in finans işlerini yürüttüğü belirlenen 30’dan fazla kişinin terör listesine alınması.
3) Irak Hükümeti’yle birlikte çalışarak IŞİD’in uluslararası finansal sisteme erişimini kolaylaştıran, Irak’ta IŞİD kontrolündeki bölgelerde hizmet veren 90’dan fazla banka şubesinin kapatılması.
4) Özellikle Türkiye ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerle çalışarak IŞİD’in resmi ya da gayrıresmi finans sistemine fonlar aktarmasının önlenmesi.
Yetkili, kabul edilecek tasarının geçmişi 1999’da Taliban’a karşı çıkarılan yaptırım kararlarına kadar uzanan ve 2001’deki 11 Eylül saldırılarından sonra düzenlenen “El Kaide’ye Yönelik Yaptırımlar Rejimi” kararının yenilenmesi olacağını belirterek, “Yapacağımız şey, bunu güncelleyerek hem IŞİD hem de Eli Kaide’ye odaklanmak olacak” dedi. Yetkili, uluslararası toplumun terörizmle mücadelesini güçlendirmeyi hedefleyen bu tasarıyla “terörist ilan etme kriterlerinin genişletileceğini”, sadece El Kaide üyesi değil IŞİD üyelerinin de kapsama alındığını belirterek şöyle konuştu: “Tasarı, dünya genelindeki tüm BM üyesi ülkelerin yabancı terörist grupları ve yabancı terör savaşçılarının finanse edilmesini uygun biçimde suçlamasını ve spesifik bir terör yasasıyla bağlantısı olmasa bile her türlü militan toplama, eğitim, seyahat faaliyetleri dahil herhangi bir amaç için teröristlerin ve herhangi bir terör örgütünün finanse edilmesini yasadışı kılmayı sağlayacak hukuki düzenlemeleri mevzuatında bulundurmasını istiyor.”
Hazırlanan tasarının IŞİD’le mücadelede tek bir model olmadığını ve çeşitli ülkelerde değişik yöntemler uygulandığını vurgulayan yetkili, ABD’de olduğu gibi bazı ülkelerde herhangi bir terör örgütüne her türlü finansal yardımın suç sayıldığını, ancak bazı ülkelerde sadece spesifik bir eylem planı ya da eylemle bağlantılı terör finansmanının suç sayıldığını söyleyerek, bunun “dar bir tanımlama” olduğunu, terörle mücadelede yetersiz kaldığını söyledi. Yetkili, bazı ülkelerde “terör örgütü” tanımının da sadece o ülkeye yönelik terör eylemi içinde olan örgütleri içermesinin yine “dar bir tanım” olduğunu dile getirdi. Yetkili, 2010-2014 arası Ankara’da görev yapan ABD Büyükelçisi Frank Ricciardone döneminden beri Ankara ve Washington arasında tartışma konusu olan meselede herhangi bir ülke ismi vermekten ise kaçındı. Yetkili, tasarının ayrıca üye ülkelerden terörle mücadele eden hükümetler arasında bilgi paylaşımını artırmalarını isteyeceğini, özel sektörle de daha fazla bilgi alışverişi içine girilmesinin amaçlandığını söyledi. Yetkili, “Bu bizim 11 Eylül’den aldığımız bir dersti. Finansal verilerin uygun bir şekilde işlenmesi, ülkelerin iç ve dış güvenlikleri için son derece önemli” dedi.
Önümüzdeki dönem, Irak ve Suriye’de yaklaşık 10 milyon kişinin yaşadığı bir bölgeye hâkim olan IŞİD’in en önemli iki gelir kaynağının kontrol ettiği bölgelerden topladığı vergilerle petrol ve doğalgaz geliri olduğunu söyleyen Amerikalı yetkili, örgütün petrol satışlarından ayda 40 milyon dolardan yılda yaklaşık 500 milyon dolar kazandığının hesaplandığını belirtti. Yetkili, IŞİD’in bankalara erişimi olmadığını bu yüzden “havaledar” denilen para taşıyan kişilerle sınırlardan nakit para geçirdiğini söyleyerek, Türkiye, Ürdün ve Irak’ta takas evleri olduğunu, bu ülkelerin buna tedbir almalarının gerektiğini belirtti.
Yetkili, IŞİD ve Esad Rejimi arasındaki ilişkiye dair ise rejim ve IŞİD arasında bir kontrat olmasa bile IŞİD’in kontrol ettiği bölgeden çıkarılan doğalgazın Suriye Rejimi tarafından kullanıldığını ifade etti. Amerikalı yetkili tasarıyı Ruslarla birlikte hazırlamalarına rağmen, Rusya’nın Türkiye’ye yönelik IŞİD’le petrol ticareti yaptığına yönelik suçlamalarını ise “temelsiz” bulduklarını bir kez daha tekrar etti. Konuyla ilgili bilgi veren Amerikan Yönetimi’nden başka bir üst düzey yetkili ise IŞİD bölgesinden Türkiye’ye eskiden kaçakçılık yöntemleriyle giden petrol olduğunu ama şu anda kaçakçılık seviyesinin çok düşük olduğunu, sorunun “diplomatik“ olarak da çözüldüğünü belirtti. Yetkili, “Türkiye’ye satılan (IŞİD’e ait) petrol çok ufak. İlk başlarda vardı ama azaldı” dedi.