Ölen akrabası 'yeterince yakın değil' diye organ nakli yapılamadı!

Ölen akrabası 'yeterince yakın değil' diye organ nakli yapılamadı!

İki böbreği de iflas ettiği için organ nakli bekleyen Ahu Göçtürk, kalp krizi sonucu ölen akrabası Prof. Dr. Naci Balkan’ın böbreğini alamadı. Balkan ailesi bağış onayı vermişti, hastane hazırdı ama Ankara’dan ‘4. derece akraba değilsiniz olmaz’ yanıtı geldi.

Milliyet’ten Tunca Bengin’e konuşan Ahu Göçtürk, “Apar topar gel denilince bir ara ümitlendim, kurtuldum mu acaba diye sevindim. Ama İstanbul’a geldikten sonra ‘belki olmayabilirmiş’ gibi alıştırmaya dönük konuşmaları duyunca bir şeylerin ters gittiğini anladım. Organ Nakli Merkezi’ni arayıp neden diye sordum. Görevlinin sert bir üslupla   ‘akrabalık dereceniz yakın değil yanıtı üzerine de ‘Naci ağabey yaşasaydı, Ahu kurtulsun derdi’ diye düşündüm” dedi.

Göçtürk, “Naci ağabeyin böbreklerinin hiç tanımadığı iki kişiye gideceğini öğrenince de ‘Sakın geri almayın, başkalarının hayatı kurtulsun’ istedim. Giden gitti artık. Böbrek nakli için 20 bin kişi sırada bekliyor. Ben kaçıncı sıradayım, nasıl olacak bu iş onu hiç bilmiyorum. Galiba haftada üç gün diyalize girmem ve yaşım nedeniyle önceliğim varmış” diye konuştu.

Tunca Bengin’in Milliyet gazetesinin bugünkü (9 Temmuz 2015) nüshasında, “Yeni bir hayata mevzuat engeli” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Haftanın üç günü diyaliz makinesine bağlanarak yaşamı sürdüren,  kronik böbrek hastası 24 bin kişi gibi nakil umudu taşıyan 33 yaşındaki öğretmen Ahu Göçtürk’e beklediği telefon Çınarcık’ta yazlıktayken geldi. Annesi Göçtürk’e “Sana bir üzücü, bir de sevindirici haberim var” dedi ve sonrasını iki cümleyle özetledi:

“Naci ağabeyini kaybettik, eşi de bir böbreğinin sana verilmesini istedi. Hemen İstanbul’a dön.”

Yıllardır ağabey diye hitap ettiği, anne tarafından akrabası Prof. Dr. Naci Balkan’ın ölüm haberini duyunca üzülsün mü, sevinsin mi bilemeyen Ahu öğretmen soluğu deniz otobüsünde aldı. Yol boyunca Naci ağabeyini düşündü ve onun böbreğiyle yeni yaşamına dönük hayaller kurdu ama bunlar gerçek olamadı. Çünkü, Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Koordinasyon Merkezi “akrabalık bağının yakın olmadığı” gerekçesiyle bu bağışı onaylamadı. Dahası ailelerin iddiasına göre merkezin kararı üzerine fişi çekmeye hazırlanan hastane son anda ikna edildi ve yeni bir bağış sözleşmesi yapılarak profesörün organları başka hastalara nakledilebildi.

 

Ya hepsini ya hiç

 

Balkan ve Göçtürk ailelerini yasa boğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne de bildirilen bu olay 23 - 25 Haziran günlerinde Bodrum - İstanbul - Ankara hattında şöyle gelişti:

Türk Fizik Derneği kurucularından, İngiltere Essex Üniversitesi Bilgisayar ve Elektronik Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Balkan, tatil için geldiği Bodrum’da 23 Haziran’da kalp krizi geçirdi. Kaldırıldığı Acıbadem Bodrum Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen beyin ölümü gerçekleşince de makineye  bağlandı.

Bu arada da olay üzerine İstanbul’dan Bodrum’a gelen akrabası ve 55 yıllık arkadaşı Ümit Yazdıç’ın,”organ bağışı düşünürseniz, bir böbreğini de yeğenimiz Ahu’ya verebilir miyiz?” önerisine profesörün İngiliz eşi, çocuğu ile Türk kardeşi onay verdi ve 25 Haziran günü saat 17.00’de de organ bağış prosedürleri tamamlanarak Ankara’daki Organ Nakli Koordinasyon Merkezi’ne gönderildi. Aynı anda da İzmir’den gelecek özel ekibin alacağı organların 8 saat içinde nakledilmesi gerektiği için öğretmen Ahu Göçtürk ve ilgili tüm hastaneler teyakkuza geçirildi. Sonrasını Ümit Yazdıç şöyle anlattı:    

“Herkes nakil heyecanını yaşarken saat 18.00 gibi Bodrum’daki hastaneden ‘Ankara nakil için onay’ vermedi diye telefon geldi. Hemen Ankara’daki Organ Nakli Koordinasyon Merkezi’ni arayıp nedenini sorduk. Merkez yetkilisi Binnaz Hanım ‘yasa gereği 4. dereceye kadar akrabalıklar için şartlı bağış geçerli, sizin akrabalık bağınız ise 6. derece bu böbreği alamazsınız’ diye yanıt verdi. Israrla ‘profesör benim ablamın eşinin kardeş çocuğu, Ahu öğretmen ise diğer ablamın kızı’ dediysek de yeterli bulunmadı. Hatta bu durumda diğer organları da kabul edemeyiz denildi. Biz çaresizlik içinde hukukçulara danışırken saat 20.00 gibi acilen hastaneye gelin diye arandık. Gittiğimizde ısrarcı olunması halinde bağıştan vazgeçebileceğimiz ve fişin çekileceği ya da Ahu öğretmen dışında yeni bir bağış işlemi yapılması halinde organların alınabileceği bildirildi. Bunun üzerine biz de gece yarısı yeni bir bağış sözleşmesi yaparak organların heba olmasını önledik ve 13 kişiye nakiller gerçekleşti.”

 

Binlerce Ahu öğretmen var

 

Yaşanan bu gelişmeler üzerine change.org sitesinde “Ahu öğretmen böbreğine kavuşamadı, bundan sonra binlerce Ahu öğretmen gibiler organına kavuşsun” sloganıyla bir kampanya başlatan Ümit Yazdıç, amaçlarının “Bu olay örnek alınarak yanlış olan bir şey varsa düzeltmek, insan onuruna, sevgisine layık düzenlemelerin oluşmasını el birliği ile sağlamak, gerekirse kanunları, prosedürleri değiştirtmeyi sağlamak” olduğunu yazdı. Sonra da şu sorulara yanıt istedi:

- Prof. Dr. Naci Balkan’ın İngiliz eşi, 24 yaşındaki oğlunun, Türk kardeşinin (benim önerim ve izin istememi kabul ederek) tüm organlarını bağışlayıp bir organını öğretmen Ahu Göçtürk’e vermesinde ne gibi suiistimal ve kötü niyet aranabilir?

- Ölen kişinin vasiyeti ve ailesinin bağışlaması ile en sevdikleri 4. derecenin üstü akrabasına dostuna bir organını     dahi verememesi, organ bağışını artırır mı azaltır mı?

- Ulusal Organ Nakli Koordinasyon Merkezi’nin katı tutumu, organ bağışlarının kimlere (isimleri değil, kadın, erkek, çocuk) ya da kaç kişiye verildiğinin bilinememesi, organ bağışlayan aileye bir teşekkür yazısı dahi çok görülmesi insanları organ bağışı yapma konusunda motive eder mi?

- Tüm organlar içinden bir böbreğin dahi genç öğretmen Ahu Göçtürk’e verilmesine izin vermiyoruz, isterseniz tüm bağıştan vazgeçebilirsiniz diye merhum Prof. Naci Balkan’ın makineye bağlı fişini çektirmek, hangi, insanlık, etik kuralı ile bağdaşır?

Ahu öğretmen, haftada 3 gün diyalize giriyor. Şirnak Kumçatı’da 6 yıl öğretmenlik yapan Ahu Göçtürk, şimdi İstenbul’da mesleğine devam ediyor.

 

‘Bekleyen sayısı 3-5 bine inebilse’

 

Ahu öğretmene, ölen profesör akrabasının böbreğinin verilmeme nedeninin mevcut mevzuattan kaynaklandığını belirten Organ, Doku Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanı Murat Öztürk, bunun gerekçelerini ise şöyle açıkladı:

“Mevzuatımıza göre 4. dereceye kadar olan akrabalara bağış yapılabiliyor, sonrasında ise akrabalık ilişkileri zayıfladığından dolayı organın adaletli dağıtımı için sistem üzerinden yapılması gerekiyor. Bu da yeğenlerin, torunların çocuklarına kadar uzanan kadar uzanan geniş bir aile kapsamına giriyor. 6. derece akrabalık dediğiniz zaman ise çok uzak, köylünün köylüsü gibi bir şey ve kanıtlamakta çok zor. Aslında bu çok tartışılacak, ucu açık bir konu, genişletilebilir yani ama böyle bir sistem kurmak zorundayız. Çünkü herkesin sevdiğine vermesi ya da manipüle edilmesi gibi olayların önü açılabilir. 4. derece akrabalıkta ise para bağı ya da kaçakçılık gibi olaylar zordur.

Şu anda 24 bin kişi böbrek bekliyor. Buna karşılık beyin ölümü sonrası gerçekleşen bağış sayısı çok az. Örneğin geçen yıl 1810 beyin ölümü gerçekleşti, sadece 407’si için organ bağışı onayı verildi. Yani 1403 meftanın organları canlı canlı gömüldü. Keşke organ bekleyen insan sayısı 3-5 binlere düşse de isteyen istediğine verebilse.”

Bodrum’daki hastanenin yetkilileri ise fiş çekme gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.

 

‘Naci ağabey, Ahu kurtulsun derdi’

 

Şırnak’ın Kumçatı beldesinde 6 yıl görev yaptıktan sonra İstanbul'a dönen öğretmen Ahu Göçtürk, 1,5 yıl önce tansiyon rahatsızlığı nedeniyle gittiği hastanede iki böbreğinin de iflas ettiğini öğrendi. O günden bu yana da haftada üç gün dörder saatlik seanslarla makineye bağlanarak yaşam mücadelesi veriyor. Bu arada Gaziosmanpaşa Cemal Gürsel İlköğretim Okulu’nda çok sevdiği öğretmenlik mesleğine devam ediyor. İki hafta önce gelen telefonla “kurtuldum” diye sevinen Ahu öğretmen o gün yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Apar topar gel denilince bir ara ümitlendim, kurtuldum mu acaba diye sevindim. Ama İstanbul’a geldikten sonra ‘belki olmayabilirmiş’ gibi alıştırmaya dönük konuşmaları duyunca bir şeylerin ters gittiğini anladım. Organ Nakli Merkezi’ni arayıp neden diye sordum. Görevlinin sert bir üslupla   ‘akrabalık dereceniz yakın değil yanıtı üzerine de ‘Naci ağabey yaşasaydı, Ahu kurtulsun derdi’ diye düşündüm. Naci ağabeyin böbreklernin hiç tanımadığı iki kişiye gideceğini öğrenince de ‘Sakın geri almayın, başkalarının hayatı kurtulsun’ istedim. Giden gitti artık. Böbrek nakli için 20 bin kişi sırada bekliyor. Ben kaçıncı sıradayım, nasıl olacak bu iş onu hiç bilmiyorum. Galiba haftada üç gün diyalize girmem ve yaşım nedeniyle önceliğim varmış.”