Gülen cemaati ile bir dönem yakın ilişki içinde olan Yazar Latif Erdoğan ve Prof. Dr. Ahmet Keleş’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca yürütülen “Başbakanın ofisinde bulunan böceklerle” ilgili soruşturma kapsamında ifade verdiği ortaya çıktı. Latif Erdoğan’ın Ankara TEM Şube’de Mayıs ayında verdiği ifadenin 65 sayfa olduğu belirtilirken, Ahmet Keleş’in soruşturma savcısına “tanık” olarak bilgi verdiği öğrenildi.
Savcılık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Erdoğan ifadesinde şunları anlattı:
“1967 yılında Fethullah Gülen ile Kestane Pazarı’nda tanıştım. Kendisi ile tanıştığım o dönemde cemaat olgusunu bilmiyordum. Risale-i Nur okumaları yapıyorduk. Hoca Efendi ilmi iyi biliyordu. Biz de talebeleri olarak onun samimi olduğuna inanıyorduk. Sadece ben değil diğer talebeler de aynı şekilde düşünüyordu. Kestane Pazarı’nda vaaz eden vaiz olarak görmüyorduk çünkü kendisi diğer hocalardan farklı olarak Risale-i Nur konusundaki bilgi ve ilmiydi ve cezbediyordu. Dava adamı olduğunu düşünüyorduk.”
Cemaat yapılanması içerisinde başta hepimiz kardeş gibiydik. Ancak zaman içerisinde yurt, okullar ve dernekler açılınca bu değişmeye başladı. Kimileri bu kurumların başlarına geçmeye başladı. Hiyerarşik bir yapıya doğru gitmeye başladı. Başlangıçtaki noktadan uzaklaşılmaya başlandı. Kurumlar ile sektörler arasındaki ilişki, işveren-işçi ilişkisine dönüştü. Ekonomik endişeler ve kavramlar davanın önüne geçti. Yardım ve himmet paraları toplanmaya başlandı. Devlet kadrolarına yerleşmeye başladılar. Yaşananlar benim hizmetle yollarımın ayrılmasında kırılma noktamdır diyebilirim. Ben bu sürece başkalaşım süreci diyorum. Hoca Efendi de yolun başındaki argümanlardan vazgeçti bunu gördüm. Haramlara düştüler. Benim kopuşum 15 yıl öncesinde başladı. Ancak Gezi sürecine kadar sessiz kaldım. ”
Erdoğan, ifadesinde emniyet içerisinde bir kadrolaşma olduğundan bahsederek, daha önce basına yansıyan Osman Hilmi Özdil’in ve onunla hareket eden personelin emniyet imamı olduğunu savundu. Hizmet mensuplarının ordu da ve emniyette yapılandığını ve kadrolaştığını belirtti. Öte yandan, bazı dinlemelerin cemaat mensupları tarafından yapıldığını ifade etti. Kendisinin bu bilgiyi hizmet hareketinde etkin bir isimden öğrendiğini açıkladı.
Kemalettin Özdemir ile aynı evde kaldığını belirten Erdoğan, Özdemir’e de iftiralar atıldığını hatta kendisine Özdemir’e ait olduğu belirtilen bir kaset getirildiğini, kendisinin de izlemeyi reddettiğini aktardı. Özdemir’in Gülen’e en yakın isimlerden olduğunu, emniyet teşkilatı içerisindeki yapılanmayı çok iyi bildiğini belirten Erdoğan, Özdemir’in bilgisine başvurulması gerektiğini söyledi. Erdoğan’ın dinlemeler konusunda cemaate yönelik isnatlarda bulunduğu da ifade edildi.
Erdoğan, “devlet içerisinde devlet olma çabası tasvip edilemez” dedi. 7 Şubat MİT krizinin çözüm sürecine yönelik bir hamle olduğunu anlattı. Cemaat okulları ve yurtlarında insan yetiştirmeye karşı olmadığını anlatan Erdoğan, ancak bu insanların devlet içerisinde kadrolaşarak kendi adamlarını yerleştirme, devleti ele geçirme gibi gayretleri olduğunu gözlemlediğini ifade etti.
Erdoğan 65 sayfalık ifadesinde Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, gazeteci Ekrem Dumanlı, Kaynak Holding ile ilgili isnatlarda bulundu. İfade de Naci Tosun, Nevzat Ayvacı gibi isimlerle ilgili bilgilerin de bulunduğu öğrenildi.
Prof. Dr. Ahmet Keleş’in ise Gülen grubunun “tehlikeli ve derin” olduğunu ve Türkiye için tehdit oluşturduğunu anlattığı kaydedildi. Cemaat içerisinde bir operasyon kadrosu oluşturulduğunu beyan eden Keleş, okulların, üniversitelerin, emniyetin, ordunun, Dışişleri’nin içerisinde kadrolaştığını belirtti ve bulundukları kurumları yönlendirdiklerini, kurum içerisindeki müdür-amirlerini değil cemaat mensuplarını dinleyerek hareket ettiklerini öne sürdü. Öte yandan, Keleş, ağabeyler ve ablalar olarak tanımlanan kişilere yönelik de iddialar da bulundu.
Soruşturma kapsamında Kemalettin Özdemir’in de kısa süre sonra bilgisine başvurulacağı bildirildi.