1864 yılında Sultan Abdülaziz tarafından sanatçı Jules Bonheur’a Paris’te yaptırılan ve orijinal adı “Dövüşen Boğa” olan Kadıköy’ün Boğa Heykeli, 150. yaşını kutluyor.
Paris'te Rus Çarı ve Fransız imparatoruyla özel görüşmeler yapan Abdülaziz, fuarda Beylerbeyi ve Çırağan Sarayı'nın bahçeleri için Rouillard'ın ekibine içinde Boğa'nın da bulunduğu 24 hayvan figürü heykeli sipariş verir. Sultan'ın avcılığa olan özel ilgisinden dolayı hayvan heykellerinden etkilenmiş olduğu söylenir.
Boğa Heykeli’nin Tarihçesi 1900’lerde Boğa İstanbul'a geldiğinde Beylerbeyi'nde, kardeşi Diklenen Boğa'nın yanında yerini aldığı söylense de Boğa'ya ait en eski fotoğraf Yıldız Şale'de görülür.
İttihat ve Terakki Fırkası'nın başa gelmesiyle birlikte, sarayların bahçesindeki heykeller parti yöneticilerince çeşitli yerlere kaçırılır ve 1940'larda İstanbul'un çeşitli yerlerinde ortaya çıkar.
Fotoğrafları olmamakla beraber, Enver Paşa'nın Dövüşen Boğa'yı diğer heykellerle birlikte Beylerbeyi Sarayı'ndan Belgrad Ormanlarındaki Bilezikçi Çiftliği'ne taşıdığı, ardından da Kadıköy Kız Lisesi olarak da bilinen Mermer Köşk'e götürüldüğü söylenir.
Uzun süre gözlerden uzak kalan Boğa Heykeli, 1940'ların sonunda Lütfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayı'nın önünde tekrar ortaya çıkar.
1950'lilerin ortasında yeni açılan Hilton Oteli'nin Harbiye girişine konduysa da eski mekanı olan Lütfi Kırdar'a geri getirilir ve 1970'e kadar burada kalır.
1971'de heykel, günümüzde Kadıköy Belediyesi Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi olarak hizmet veren Kadıköy Şehremaneti binasının önüne getirilir. Paris'ten İstanbul'a birkaç ayda gelen Boğa Heykeli'nin 150 yıllık İstanbul turu 1987 yılında Kadıköy Altıyol'da son bulur.
Yeni yerine hemen alışan Boğa, kısa sürede Kadıköy'ün en önemli sembollerinden birine dönüştü. Bugün Boğa Heykeli ve bulunduğu Altıyol Meydanı toplumsal muhalefetin İstanbul'daki simge alanlarından biri.
Bianet’te yer alan habere göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Saraylar Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı 2013 Mayıs'ında Kadıköy Belediyesi’ne gönderdiği yazıyla Kadıköy Altıyol’da bulunan boğa heykelinin sahibinin Milli Saraylar olduğunu ileri sürerek heykelin iadesini talep etti.
Dönemin Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk bu talebi, bianet'e yaptığı açıklamada şöyle aktarmıştı: "Bize Beylerbeyi Sarayı’ndaki ‘Böğüren Boğa’ heykelinin Altıyol’daki boğa heykelinin eşi olduğunu ve boğayı kendilerine iade etmemizi söylüyorlar."
Kadıköy Belediyesi ilçenin simgesi olan heykeli müzeye vermemiş, üstelik heykelin eşini meydana koymayı teklif etmişti: "İstanbul’da kaç kişi saraya kapatılan ‘Böğüren Boğa’yı biliyor? Ama tüm İstanbul, Kadıköy’deki boğayı bilir. Boğaların beraber olmasını istiyorlarsa onu da Altıyol’a koyalım. Heykeller kentte insanlarla olduğu sürece anlamlıdır.”
Boğa'nın heykeltıraşı Isidore Jules Bonheur 1827'de ressam bir babanın ve müzisyen bir annenin çocuğu olarak Bordeux'da dünyaya gelir. Ablası Rosa Bonheur ve diğer iki kardeşi Auguste ve Juliette de yaptıkları hayvan figürleriyle tanınırlar. Paris'te Ecole Nationale Supérieure des Beaux-Arts'ın Resim Bölümü'nde okurken eserleri çeşitli sergi ve fuarlarda yer almaya başladı. Pierre Louis Rouillard'ın yönettiği bir sanat atölyesine kabul edilen ve birçok eserini bu atölyede ortaya koyan Bonheur'un "Boğa" da dâhil olmak üzere birçok eseri 1855'ten itibaren ölene dek, Sultan Abdülaziz'in 1867'de ziyaret ettiği l'Exposition Universelle'de (Beynelmilel Fuar) sergilendi.
Boğa figürü olarak ilk olarak M.Ö. 450'de Atina sikkelerinde, M.Ö. 300'de Girit Adası'nda bulunan sikkelerde ve Sezar'ın öldürülmesinden sonra çıkan iç savaşı kazanıp Roma İmparatoru olan Augustus'un M.Ö. 25'de kendi adıyla bastırdığı sikkelerde karşımıza çıkıyor.