Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayı ile anıt ağaçların bulunduğu Boğaziçi Üniversitesi arazisinin birinci derece doğal SİT alanı statüsünün kaldırılmasıyla ilgili davada bilirkişi raporu hazırlandı. Rapora göre, SİT statü değişikliği, hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin bütünlüğünü olumsuz etkileyecek bir düzenleme.
İstanbul’un Sarıyer ilçesi sınırları içinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi, Hacıosman Bayırı ve yakın çevrelerinin doğal SİT alanı statüsü, 7 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak değiştirilmişti. Kararla üniversite arazisinin 217 bin metrekarelik alanı ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’, 205 bin metrekarelik alanı da ‘nitelikli doğal koruma alanı’ olarak tescillenmişti.
Diken'den Canan Coşkun'un özel haberine göre bu kapsamda mimar, ekolog, sanat tarihçi ve şehir plancısı akademisyenlerden oluşan bilirkişi heyeti bir rapor hazırladı. Rapordan öne çıkan kısımlar şöyle:
"İstanbul’un yeşil dokusu söz konusu olduğunda Boğaziçi koruları her dönem özenle korunması gereken alanlar olarak değerlendirilmiştir.
Nafi Baba Tekkesi (kampüs sınırları içinde yer alıyor) çevresinde yaşları 150 yılın üzerinde meşe ve yaklaşık 80-90 yıllık yaşlı ve sağlıklı servi ağaçlarının yer aldığı görülmüş, bu bölgenin tarihi yapı ve yaşlı ağaç dokusuyla birlikte mutlak korunması gereken bir alan vasfında olduğu, bu doku ve kültürel değerinin gelecek nesillere bırakılacak önemli bir miras olduğu kanaatine varılmıştır.
Boğaziçi Üniversitesi korusuyla bu korunun tarihi ve kültürel bütünlüğü içinde yer alan kampüs binaları ve çevresindeki yeşil dokunun nitelikli koruma alanı içine alınarak, tüm alanın Boğaziçi dokusunun ekolojik bütünlüğünü devam ettirecek şekilde değerlendirilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Yeni düzenlemeyle kampüs mimarisine uymayacak pek çok yeni yapının da kampüs içerisine yapılabilme imkanı getirilmektedir. Bu sebeple Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk yapılaşma dönemine ait tarihi yapılar, dönem dönem bu bütünlüğe eklenmiş yapılarla doğal doku içerisinde mevcut haliyle korunmalıdır.
Sahip olduğu doğal ve kültürel özelliklerini bozulmadan günümüze kadar taşıyabilmiş Boğaziçi’ndeki nadir yerlerden biri ve Boğaziçi kimliğinin ve silüetinin önemli bir bileşeni olan Boğaziçi kampüsü doğal özellikleri yanısıra mekansal ve tarihsel özellikleriyle de mutlak olarak bütüncül şekilde korunması gerekli bir kültür varlığı olarak değerlendirilmektedir.
İmar mevzuatı açısından koruma statüsü özel kanunla tanımlanan bir alanda yönetmelikle statü değiştirilemez, SİT statüsünün değiştirilmeye çalışılması imar mevzuatına, planlama esasları, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırıdır.
Uluslararası koruma ilkelerinden bütünlük ilkesi gereği Boğaziçi Üniversitesi’nde SİT statü tanımlamasına ilişkin alınan kararın hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin bütünlüğünü olumsuz etkileyecek bir düzenleme olduğu düşünülmektedir."
Boğaziçi Üniversitesi arazisinin birinci derece doğal SİT alanı statüsünün kaldırılmasına dayanak olan ETBAR davacılarla paylaşılmadı. Aralık 2016 tarihli rapora göre, 25 Temmuz 2014’ten itibaren yaklaşık 30 ay süren çalışma kapsamında her bir doğal SİT alanı için toplamda 56 sonuç raporu hazırlanmış. Rapordan inceleme alanının Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs ile sınırlı tutulmadığı, bir bütün olarak Sarıyer ilçesinin geri görünüm ve etkilenme bölgelerine odaklanıldığı anlaşılıyor. 99 sayfalık raporda, biyo-ekolojik, jeolojik-jeomorfolojik-hidrojeolojik ve peyzaj karakteri çalışmalarına yer verilmiş.
Mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporunda ETBAR’a ilişkin tespitlere de yer verildi. Heyet, raporun beklenen yeterlik düzeyinde olmadığını, buna dayalı SİT değişikliğinin de bilimsel temelden yoksun olduğunu belirtti. Raporla ilgili öne çıkan yorumlar şöyle:
"Ekolojik temelli bilimsel araştırma raporları kapsamında çalışılması gereken konu başlıkları ve Sarıyer ve Beşiktaş öngörünüm bölgelerinin alansal büyüklükleri ve özellikleri göz önüne alındığında, eş zamanlı ve bir günlük sürede yapılan çalışmanın beklenen yeterlik düzeyinde olmayabileceği düşünülmektedir.
Boğaziçi flora ve faunasına ilişkin bugüne kadar yapılmış çok sayıda ve kapsamlı bilimsel çalışma olmasına rağmen, raporlarda literatür araştırmasına yer verilmediği tespit edilmiştir.
Raporda Boğaziçi korusu ‘sürekliliği olmayan kentsel yerleşim alanı‘ olarak tanımlanmış, Yıldız Parkı ‘yerleşim alanı‘ olarak gösterilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi’nin Güney Kampüs florasına ilişkin yapılmış bir çalışmada alanda bulunan türler olarak tanımlanan örneklerle, Boğaziçi peyzajına ilişkin tanımlanan bitki türleri arasında yer alan örneklere iki raporda da yer verilmemiştir.
İşleme dayanak ETBAR’ların biçim ve içerik olarak SİT statü sınırlarını tanımlamaya imkan verebilecek bilimsel yeterlilikte olmadıkları, ilişkili olarak yapılan SİT değişiklilerinin bilimsel temelden yoksun olduğu ve koruma esaslarına uygun olmadığı görüşüne varılmıştır."