T24 Haber Merkezi
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla rektörlüğe atanan Melih Bulu'ya karşı protestoları sürüyor. Kadıköy Rıhtım'daki basın açıklamasında "Siyasal iktidar tarafından 'terörist' ilan edildik, 'başları ezilmeli' denilerek hedef gösterildik" denirken, rektörlük seçimlerinin yapılması talep edildi.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, eski AKP milletvekili aday adayı Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolarını bugün de sürdürdü.
Boğaziçi Üniversitesi'nin Güney Kampüs'ünde Onur Yürüyüşü gerçekleştiren öğrenciler, ardından Kadıköy Rıhtım'da basın açıklaması yapmak üzere diğer üniversitedeki öğrencilerle bir araya geldi.
Kadıköy'de 17.30'da başlayan eylemde Bulu'nun ve diğer rektörlerin istifası ve rektörlük seçimlerinin düzenlenmesi talep edilirken, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek verdikleri için işten çıkarılan ODTÜ'lü asistanların da işlerine iade edilmeleri gerektiği vurgulandı.
Öğrencilerin açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
"1 Ocak gecesi Boğaziçi Üniversitesi dahil olmak üzere 5 farklı üniversiteye kayyum rektörler atandı. Boğaziçi Üniversitesi'nde başlayan kayyum karşıtı protestolar büyük bir hızla ülkenin dört bir yanındaki üniversitelere yayıldı. Öğrenciler, akademisyenler ve üniversite emekçileri başta olmak üzere toplumun tüm kesimleri siyasal iktidarın kayyumcu zihniyetine tepki gösterdi.
"Boğaziçi'nde, Ankara'da kayyum rektör istemiyoruz diyen arkadaşlarımız gözaltına alındı, polis tarafından darp edildi. Kadın katillerinin kapısında çilingir bekleyen polis, arkadaşlarımızın evinde kapı duvar bırakmadı. Boğaziçi ile dayanışan ODTÜ'lü asistanlar, türlü bahanelerle işten atıldı. Arkadaşlarımız derhal işlerine iade edilmelidir.
"Siyasal iktidar tarafından "terörist" ilan edildik, "başları ezilmeli" denilerek hedef gösterildik. Fakat bunların hiçbiri işe yaramadı, bugün yine sözümüzü söylemek üzere buradayız!
"Üniversitelerimizi Melih Bulu, Verşan Kök, Mahmut Ak ve daha nice kayyuma teslim edecek miyiz?
"Buna cevabımızı günlerdir Ankara'da, İzmir'de, İstanbul'da ve daha birçok şehirde; öğrenciler olarak yaptığımız eylemlerle, kurduğumuz dayanışmalarla verdik.
"Atanmaları konusundaki tek kriter iktidara bağlılıkları olan kayyumların, rektörlük vasfını taşıyacak liyakat göstermediği, saray vizyonuyla donatıldıkları açıktır. Boğaziçi kayyumu, emek hırsızı Melih Bulu'nun ilk icraatı, üniversitenin kapısına kelepçe vurdurmak olmuştur. Hala Boğaziçi'nin kapısı önünde onlarca polis beklemekte. Üniversitelere siyasi iktidarın baskı ortamını yaratma aracı olarak yerleştirilen polis teşkilatı kampüslerden derhal çekilmelidir!
"Üniversite bileşenlerinin karar alma mekanizmalarına dahil edilmediği, sesi çıkan öğrencilerin disiplin soruşturmalarıyla cezalandırıldığı, bilimsellikten uzak kararlarını akademiye dayatan darbe mahsulü YÖK tarafından domine edilen mevcut üniversite yapısını kabul etmiyoruz! Kayyumların, yarattıkları baskı ortamının sonunu getirmek için; demokratik, özgür üniversitenin inşası için YÖK kapatılmalıdır!
"Biz üniversitelerin öznesi öğrenciler, hakkımızda alınan kararları ne kayyumun ne de siyasi iktidarın eline bırakacağız. Üniversitelerin AKP teşkilatlarına dönüşmesine izin vermeyeceğiz.
"Bu nedenle kampüslerde, meydanlarda günlerdir şunu haykırıyoruz: Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörler istifa etmelidir! Üniversitelerin yönetimi seçimler yolu ile, tüm üniversite bileşenleri tarafından belirlenmelidir.
"Bugün Boğaziçili öğrenciler "okulumuzu biz yönetebiliriz" diyerek yola çıktılar; akademisyenler, işçiler ve öğrencilerden oluşan bileşenler meclisi kurmaya girişerek üniversite bileşenlerini asıl söz sahibi yapmanın yolunu açtılar. Biliyoruz ki Boğaziçi Direnişi ile kurulan ya da güçlendirilen üniversite dayanışmaları; üniversitelerde söz, yetki ve karar hakkımızın olmasını sağlayacak ilk adımdır.
"Bugün üniversite bileşenlerinin iradesini gasp edenler, bu ülkede kimseye özgür olma imkanı tanımayanlardır. Biz bu kayyumcu zihniyeti, belediyelerine kayyum atanan, seçme ve seçilme hakkı gasp edilen Kürt halkından tanıyoruz. Biz bu kayyumcu zihniyeti, kadınların rahmine el uzatan cüretkarlığından, LGBTİ+'ların kimliğine saldıran aymazlığından tanıyoruz. Biz bu kayyumcu zihniyeti, emekçiye kuru ekmeği reva gören; kuru ekmeği dahi olmadığını söyleyene "abartma" diyebilen pişkinliğinden tanıyoruz. 4 Ocak günü üniversitenin kapısına vurulan kelepçe, yalnızca akademinin değil, bu ülkede ezilen tüm kesimlerin tutsaklığının sembolüdür.
"Bugün burada yine hep birlikteyiz, hep beraber haykırıyoruz: Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek! Direnişimizle, dayanışmamızla üniversiteleri özgürleştireceğiz. Biz üniversitelerin öznesi öğrenciler, hakkımızda alınan kararları ne kayyumun ne de siyasi iktidarın eline bırakacağız. Dayanışmalar yan yana geldikçe, üniversite bileşenleri okulun yönetimine katıldıkça mücadelemiz büyüyecek.
"Biz üniversitelilerin taleplerini bir kere daha dile getiriyoruz:
"Bugün burada hep birlikteyiz, hep beraber haykırıyoruz: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!"