Cumhurbaşkanı kararıyla Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu, atamam kararının ardından çıkan protestolara ilişkin olarak "Eleştirel kültürde protesto geleneği var, buna saygı duyuyorum. Ama maalesef benim durumumda başka dış unsurlar da devreye girdi. Öğrencilerimiz bunu fark ettiler ve diğer dış gruplarla bir araya gelmediler" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 1 Ocak gecesi Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan eski AKP milletvekili aday adayı Prof. Dr. Melih Bulu, atanmasının ardından başlayan protesto gösterileri ve öğrencileriyle yaptığı görüşmeyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Sabah gazetesinden Burak Çelik’e konuşan Prof. Dr. Bulu, şunları söyledi:
"Öğrencilerimle konuştum ve çok memnun oldum. Gerçekten karşılıklı güzel bir mülakat oldu. Bizim Boğaziçi kültürümüz işte böyle bir şey. Her insanın görüşü aynı olmak zorunda değil. Demokrasi uzlaşma kültürüdür. Demokrat olduğumuzu iddia ediyorsak ve inanıyorsak uzlaşmamız lazım. Protesto eden öğrencilere çok saygı duyuyorum ama diğer taraftan da demokrasiye inanıyorlarsa da uzlaşma kültürüyle beraber düşünmeleri gerekiyor. İlla benim dediğim olacak diye bir söylemle girilirse bu demokrasi olmaz. Mutlaka tarafların asgari müştereklerde anlaşmaları lazım. Bütün dünya Boğaziçi'ndeki demokrasi kültürünün nasıl olduğunu gördü. Boğaziçi'nin bu konuda Türkiye'ye örnek olacağını düşünüyorum."
"Öğrencilerimiz heyecanlı, enerjileri var. Bu eleştirel kültürde de protesto geleneği var. Buna saygı duyuyorum. Bunun olması iyi bir şey. Ama maalesef benim durumumda başka unsurlar da devreye girdi. Bu da tutuklananların kimliğinden belli. Öğrencilerimiz bunu fark ettiler ve diğer dış gruplarla bir araya gelmediler. İnsanlar protesto ederken de devamlı zihinlerini çalıştırıp karşı tarafa argüman geliştirip iddiasını daha da sağlamlaştırmak üzerine ciddi bir zihinsel enerji harcıyorlar. Ben hiçbir öğrenciyi ocu, bucu diye görmek istemiyorum. Çünkü insanların bugünkü fikriyle yarınki fikri aynı olmuyor. Zaman içerisinde insanlar beni tanıdıkça kafalarındaki soru işaretleri gidecek ve birlikte güzel işler yapacağımızı düşünüyorum.
"4 yıl sonra Boğaziçi bugün bulunduğu noktanın çok daha üzerinde olacak. Girişimci araştırma üniversite modeli benim düşüncemin temellerini oluşturuyor. Boğaziçi'ndeki inovasyon ekosisteminin geliştirilmesi benim yine diğer bir hayalim. Boğaziçi'ne gelen öğrencilerin üniversiteye geldikleri zaman heyecan duymalarını istiyorum. ‘Bugün ne yapacağız’, ‘Nasıl yeni bir şey düşüneceğiz’in heyecanını duymalarını istiyorum.
"Girişimci araştırma üniversitesi olarak ben Stanford Üniversitesi'ni rol model olarak görüyorum. Dünyanın önde gelen üniversitelerinin arasında benim aklıma yatan ve son dönemde ABD'de Silikon Vadisi'nin oluşmasında merkezi olan Stanford Üniversitesi dünyayı da büyük oranda değiştiriyor.
Stanford ile Boğaziçi daha fazla özdeşleşiyor. Boğaziçi'nde bilişim teknoloji merkezlerine ek olarak sağlık ve güvenlik gibi birçok farklı teknolojiyi merkeze alan start-up'lar hayata geçecek."