Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü öğrencileri, Prof. Dr. Naci İnci'nin Sosyal Bilimler Enstitüsü (SBE) Müdürlüğü görevine vekâleten atanması sonrası bir açıklama yaparak "Sosyal bilimler enstitüsüne bir fizikçinin atanması gibi bir absürtlüğe şahitlik etmekteyiz" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi'nde Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına karşı tepkiler sürerken, rektör yardımcılığını kabul eden Prof. Dr. Naci İnci de Sosyal Bilimler Enstitüsü (SBE) Müdürlüğü görevine vekâleten atandı. Böylece sosyoloji, siyaset bilimi, tarih, psikoloji gibi sosyal bilim dallarındaki yüksek lisans programlarını ve tezlerini koordine eden SBE'nin başına Fizik bölümünden bir isim getirilmiş oldu.
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü öğrencileri, "Atananların atadıklarını tanımıyoruz, özgür üniversiteyi savunuyoruz" başlıklı bir açıklama yaparak konuya tepki gösterdi.
Açıklamada, "Daha önce Bulu tarafından atanan bir başka akademisyen bu görevi reddettiğini belirtip istifasını verdi. Akabinde, 9 Şubat 2021 tarihinde 245 akademisyenden 201’inin katıldığı seçimde ise Ünal Zenginobuz SBE Müdürlüğü’ne 197 oyla seçildi" denildi.
Sosyal bilimler enstitüsüne bir fizikçinin atanmasının "absürt" olarak değerlendirildiği açıklama, şöyle devam etti:
"Üniversite özerkliği ve demokrasi kavramlarına aşina olmayan Melih Bulu, nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bulu, üniversitenin demokratik işleyişini akademiyi baskı altına alan bir istisna hâli olarak görmekte ve yaptığı usulsüz atamaları 'normalleşme' olarak sunmaktadır. Bölümlerinin iradesini hiçe sayarak Bulu ile çalışmayı kabul eden iki rektör yardımcısı ve gece yarısı kararıyla kurulan Hukuk Fakültesinin atanmış dekanı dışında Boğaziçi Üniversitesinin hiçbir bileşeni kayyum rektörün meşruiyetini tanımamaktadır.
Öyle ki Sosyal Bilimler Enstitüsüne bir fizikçinin atanması gibi bir absürtlüğe şahitlik etmekteyiz. Bünyesinde yer aldığı Fizik Bölümünden arkadaşlarımızın tutukluluğuna dair hiçbir kaygı gütmeyen Naci İnci, iktidar yanaşmacılığının bir insanı hangi durumlara düşürebileceğinin somut örneği hâline gelmiştir.
BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübünün kapatılması, tutuklamaların, gözaltıların ev hapislerinin uygulanması, devam eden polis ablukası, gece yarısı kararlarıyla fakültelerin kurulması, Kayyum Bulu ve yaverlerinin antidemokratik kararları hayatımızı, özerk ve demokratik üniversite mücadelemizi hedef aldıkça direnişimiz büyüyerek sürecektir.
Muktedirler gayrimeşru yollar kullanarak direnişimizi kırabilecekleri gibi bir yanılsama içerisindeler. Özgür, özerk, demokratik ve toplumcu üniversite talebi Türkiye’nin tüm üniversitelerinde yankılanmaktadır. Üniversitelere 'normalleşme' adı altında yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz."
Öğrenciler, açıklamalarının sonunda da "Tutuklanan ve ev hapsinde tutulan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın", "Üniversitemizi abluka altına alan polis ordusu geri çekilsin", "BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübüne yönelik kapatma kararı iptal edilsin", "Tüm kayyum rektörler ve üniversitelerde antidemokratik yollarla atanan idareciler istifa etsin", "Bütün Türkiye’de rektörlük seçimleri üniversitelerin tüm bileşenlerinin katılımıyla yapılsın" şeklindeki taleplerini sıraladılar.