Boğaziçi Üniversitesi bünyesindeki Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi tartışmalarla açıldıktan sonra sular durulmadı. Merkezin kuruluşuna öncülük eden isimler arasında yer alan ve Nazım Hikmet’in Türkiye haklarının temsilcisi olan Gündüz Vassaf merkezin yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı.
T24'ün telefonla ulaştığı Vassaf, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin tohumlarının 2009 yazında atıldığını ve yıllar içinde merkezin kurulduğunu hatırlattı. Vassaf, izleyen süreçte merkezin kurulmasına öncülük eden kişilerin zamanla bir şekilde uzaklaştırıldığını söyledi.
27 Kasım 2014 tarihinde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi Genel Kurulu üyelerine bir mektup yazdığını belirten Vassaf, mektubu T24’le paylaştı:
“Sanıyorum, 2009 yazıydı. Evimde yaptığımız bir toplantıya katılanlarla Türkiye’de bir kuruluşun NH’in kültürel mirasını değerlendirebilmesine ilişkin düşüncelerimizi paylaştık. Sabreden derviş muradına erdi. Yıllar içinde üç ayrı rektör ile (Ayşe Soysal, Kadri Özçaldıran ve Gülay Barbarosoğlu) toplantılarımız sonucu sizin de desteğinizle NH Merkezi kuruldu. Rektörlük tarafından çok güzel bir yer tahsis edildi. Öngördüğümüz, arşiv oluşturma, sözlü tarih gibi faaliyetlere başlandı. Ancak kurumun idari tutumunu sağlıklı bulmuyor, gelişiminden endişe ediyorum.
BÜ adına verilen sözlerin tutulmaması ve evet unutulması, yurt içi ve dışında, özellikle Amerika ve Rusya’da geleceğe yönelik ilişkileri ve Üniversite’nin itibarını sarstı. Türkiye’den baştan sağlanması önerilen kritik ilişkileri Merkez’den soğutacak mesafe kondu. Yönetim Kurulu’nun temel kararları alma, merkezin kararları uygulama mercii olması gerekir. Toplantı gündemleri YK’nun görüşü de alınarak belirlenmeli. Brown Üniversitesi’nden Prof. Mutlu Blasimg Konuk’un açılış için davet edilmesine (NH’in şairliğini dünyada en iyi bilen, onu evrensel şiir kültüründe diğer dünya şairleriyle değerlendirebilen, alışılmış milliyetçi ve ideolojik kalıplar ötesinde yaklaşabilen) rağmen merkez müdürünce karardan dönülmüş, açılış için davet edilen başkaları unutulmuş, kurumsal süreklilik ve demokratik ilkeler ihlal edilmiş, hatta açılış için değişiklik kararı öncesinde rektörlüğe bildirilmeden alınmıştır. Orhan Pamuk kimsenin haberi olmaksızın davet edilerek yeni açılış tarihi saptanmış, gene de kendisine söz verilen tarihte konferanslar dizimizi başlatma önerisi kaale alınmamıştır. Bu ve benzer uygulamaları müteakiben YK’dan ayrılmalar sonucu yeni üyelerin seçilmesi de gündeminize gelebileceğinden, endişelerimi paylaşarak bilgi akışında şeffaflığın sağlanabileceğini umuyorum.
Şahsen yurt içi ve yurt dışında NH izinde onu dolaylı olarak temsil ettiğim çalışmalarımı paylaşamama konumuna getirildiğimden ızdırap duyuyorum.
Hassasiyetle üstünde durulması gereken diğer bir konu da, özellikle kamuoyuna yansıtılacak faaliyetlerde Nazım Hikmet’in, Türkiye’de belirli kesimlerce kerrat cetveli gibi ezberlettirilen açlık grevi gibi mağduriyeti değil dünya şairliğiyle bu konuya ehil kişiler tarafından araştırılarak vurgulanmalıdır.
Ruh birliği sağlanmadan, karar alma sorunu giderilmeden Merkez’in yakında kamuoyuna ilan edilecek açılışa hazır olmamasının olumsuz yansımaları olabileceğini düşünüyor; Merkezin esenliği açısından Genel Kurulumuzun toplantıya çağrılarak sorunları araştırmasını öneriyorum.”
Gündüz Vassaf yeni yönetimle Nermin Mollaoğlu, Melih Güneş ve Raşit Çavaş’ın kuruldan uzaklaştırıldığının altını çizerek T24’e şunları söyledi:
“Öfkeli değilim ama hayal kırıklığı yaşıyorum. Bu olanları basının ve kamuoyunun vicdanına sunuyorum ki üniversite kendine çeki düzen versin. Açılış konuşmasında rektör ‘Sevgili öğrencilerim’ diyor ama salonda öğrenci yok, sadece özel davetli insanlar var. Nâzım Hikmet sadece okulun değil Türkiye’nin, dünyanın şairi. Açılış ve açılışa giden süreç demokratik ilkelerin ihlal edildiği bir süreçti ve Nazım Hikmet’e layık değildi. Her ne kadar hasbelkader üniversite ile ilişkilerim olduğu için bu merkez kurulduysa da benim merkezden ricam başka üniversitelerin edebiyat birimleriyle, Nâzım Hikmet sevdalısı başka kişi ve kurumlarla birlikte çalışmasını istiyordum."
"Bakın mesela geçen hafta kaybettiğimiz Talât Sait Halman… O da çok üzgündü. Halman’ın danışma kurulunda olmasını önermeme rağmen kendisine davetiye bile gitmedi. Başka üniversitelerle işbirliğinde olmasını sağlayacaktı. Brown Üniversitesi’nden Prof. Mutlu Blasimg Konuk’un açılış için davet edilmesini önermiştik ki, Mutlu Hanım bir edebiyat profesörü ve Nâzım Hikmet hakkında bir kitabı çıktı. Onu 20’inci yüzyılın dünya şairi olarak değerlendiriyor. Onun sayesinde Nâzım Hikmet Brown Üniversitesi ile Amerika’ya gidecekti ve sadece mağdur edilmiş bir şair değil onurlu ve dünya edebiyatına da geçmiş bir şair olarak anılacaktı. Ama Mutlu Hanım’la da köprüleri attılar. Açılış bu şekilde gerçekleştiği için üzüldüm, böyle olmamalıydı, ama Orhan Pamuk'un konuşmasını çok beğendim. Bizim amacımız onu dünya edebiyat platformuna katmaktı. Biliyorsunuz yazın bütün okullar kapalı. Biz merkezi kurarken hayallerimizin biri de yazın okullarda edebiyat kampları yapmaktı. Gençler kitap okumaya, yazmaya teşvik edilecekti, onlar için çeşitli programlar yapılacaktı. Bu önerimi gündeme alma gereği bile duymadılar. Böyle olmamalıydı…”
17 Aralık, 2014
Sevgili Genel Kurul Üyeleri
Beni seçmekle onurlandırdığınız Nâzım Hikmet Merkezi Yönetim Kurulu üyeliğinden affınızı rica ederek istifa ediyorum. Kurulun, yönetmelikte de belirtildiği gibi demokratik esaslara göre çalışması gerektiğini hatırlatmak zorunluluğunda kaldığımda Merkez Müdürü tarafından ‘tacizci’likle itham edildiğim bir yapıda kendim ve sizin de beni ilk seçtiğinizde tanımlamanızla Nâzım Hikmet adına yer almam mümkün değil. Ayrılış nedenlerimi sizle ayrıntılı olarak bilahare paylaşacağım. Yıllar önce böyle bir merkezin kurulması için üniversite dışından birlikte yola çıkan herkesin (Melih Güneş, Raşit Çavaş, Nermin Mollaoğlu, Haluk Oral) Merkez’den uzaklaşmış (yoksa uzaklaştırılmış duygusundalar mı demeliydim?) konumda bırakılmış olmaları üzücü ve sanırım dikkatinizden kaçmayacaktır. İleride ve başka bir yapıda arzu edildiğinde sizle beraber olmak istediğimden emin olabilirsiniz. Ve sizler de benim gibi açılış toplantısına öğrencilerin alınmamasından üzülmüş tedirgin olmuşsunuzdur. Bir üniversitede adını taşıyan bir açılış toplantısına öğrencilerin alınmamasına Nâzım Hikmet ne derdi kimbilir? Ya da aradan yarım asır geçtikten sonra bir üniversiteye yakışır bir şekilde dünya şairi sıfatıyla değerlendirilebilecekken hâlâ açlık grevi gibi mağduriyetiyle sergilenmesi.
Gündüz Vassaf