Bölünme sendromundan kurtulmamız gerekiyor

Bölünme sendromundan kurtulmamız gerekiyor
''Demokratik açılım'' çalışmaları kapsamında yaptığı görüşmelerle ilgil bilgi veren İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hiç kimse devletin bütünlüğünü, milletin birliğini, resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay yıldızlı bayrağımız olduğunu ve milli marşımızın İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor'' dedi.

Bir ay önce Kürt açılımının ipuçlarını açıklayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bugün tekrar kameraların karşısına geçti ve süreçle ilgili ilerlemeleri aktardı. Muhalefetin "bölünme sendromu"ndan kurtulmasını isteyen Atalay, bunun "özgüven eksikliği" olduğunu söyledi. Atalay, gizli gündemlerinin olmadığını belirterek, "Demokratik açılım sürecinin sonunda terör sona erecek. Vatandaşlarımızın gönlü rahat olsun" dedi.

Bakan Atalay, basın toplantısının başında, Şemdinli'de şehit olan 4 askerin uğurlanması ve defin işlemlerinin bugün yapılacağını belirterek, üzüntülerini dile getirdi. Şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk halkına baş sağlığı dileyen Atalay, ''İnşallah yürüttüğümüz çalışmalarımız başarıyla sonuçlanır da bu olayları, bu acı haberleri yaşamayız'' diye konuştu.

'Çözüm için toplumda mutabakat var'

Bir aylık sürede değişik siyasi parti temsilcileri, 22 sivil toplum kuruluşu, 11 meslek örgütü, şehit ailelerini temsil eden 24 dernekten gelenlerin yanı sıra bireysel görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydetti. Atalay, dün de bazı sivil toplum örgütlerinden temsilcilerle görüştüğünü ifade etti.''Bir aylık süre zarfında yaptığım görüşme ve toplantılar süreç açısından son derece olumlu olmuştur'' diyen Atalay, bu süreci geniş çaplı görüşme, müzakere ve mutabakat anlayışı çerçevesinde yürüttüklerini kaydetti.

Görüşmeler sırasında farklı kesimlerin temsilcilerini dinleme fırsatı bulduğunu belirten Atalay, bu çalışmaların bir ''ortak akıl arayışı'' olduğunu ve bu konuda da hedefe ulaştıklarını kaydetti. Atalay, ''Sorunun çözülmesi gerektiği konusunda toplumda çok net ve güçlü bir mutabakatın var olduğun gördük. Herkes, bir defa, herkes terörün bitmesini istiyor. Herkes ülkemizde demokratik standartların yükseltilmesini istiyor. Bunlara karşı koyan hiç kimse yok''dedi.

'Her açılımın ardın yabancı bir el aranmasın'

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''her açılımın arkasında yabancı bir el aramaktan vazgeçilmesini'' isteyerek, ''Türkiye'nin büyüklüğünün ve gücünün farkında olalım. Bu meseleyi biz çözüceğiz. Yürüttüğümüz çalışmaları, bir yabancı düşünce kuruluşunun raporlarıyla ilişkilendirmek en hafif tabirle siyasi kompleksin bir tezahürüdür'' dedi.Bakan Atalay, ''Demokratik Açılım'' sürecine ilişkin bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında İçişleri Bakanlığı konferans salonunda basın toplantısı düzenledi.Süreçte yaptığı görüşmeler hakkında bilgi veren Atalay, görüştüğü kesimlerin bu mesele hakkında ne kadar hazırlıklı olduğunu gördüklerini ifade etti. Atalay, ''Böylesine geniş bir çalışma ve mutabakat çözüme ilişkin umutlarımızı çok artırdı, ben çok umutluyum. Sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek kuruluşları, odalar meğer bu konularda ne kadar çok çalışma yapmışlar, yıllar içinde'' dedi.Toplumun 25-30 yıldır bu konuyu yaşadığını belirten Atalay, sözlerine şöyle devam etti:''Bunları görünce şu ifadeleri de kullanmak istiyorum; artık eski alışkanlıklarımızı terk edelim ve kendi insanımıza ve kurumlarımıza güvenelim diyorum. Her açılımın arkasında yabancı bir el aramaktan vazgeçelim. Türkiye'nin büyüklüğünün ve gücünün farkında olalım. Bu meseleyi biz çözüceğiz. Bu öz güven ve kararlılığa lütfen sahip olalım. Yürüttüğümüz çalışmaları, bir yabancı düşünce kuruluşunun raporlarıyla ilişkilendirmek en hafif tabirle siyasi kompleksin bir tezahürüdür. Böyle bir iddiada bulunmak, Türkiye'nin bu konudaki bilgisinden, birikiminden haberdar olmamaktır, Türkiye'ye haksızlıktır, Türkiye'ye bühtandır. Bu kendi insanımıza güvenmemektir.'''Açıklama yeri Meclis'

Bakan Atalay, şimdiye kadar yaptığı temaslarda ortaya çıkan görüş ve düşüncelerin başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarca değerlendirildiği, bu konudaki kurumsal işbirliğini sürdüğünü söyledi.Atalay, ''Bu değerlendirmeler yaptığımız taslak çalışma ve görüşlerimiz kısa, uzun, orta vadeli tekliflerimizi Başbakanımıza sunacağız. Bu konu hem Bakanlar Kurulumuzda hem de grubumuzda görüşülmesi gerekiyor. Ekip çalışması devam edecek. Bizim niyetimiz, mümkün olabildiğince parlamento yasama yılı başlayana kadar çalışmaları belli bir seviyeye getirmektir. Bu konuların, politikaların, önerilerin ilk açıklanacağı yer TBMM çatısının altı olacaktır'' diye konuştu.Bir soru üzerine, Atalay, ''Af diye bir kavramı biz zikretmedik, zikretmiyoruz. Bu işin başı silahların bırakılması'' dedi.

'Tartışılmaz ilkeler'

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Hiç kimse devletin bütünlüğünü, milletin birliğini, resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay yıldızlı bayrağımız olduğunu ve milli marşımızın İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor'' dedi.Atalay, İçişleri Bakanlığı Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, ''demokratik açılım'' çalışmaları kapsamındaki temasları hakkında bilgi verdi.Demokratik standartların yükseltilmesi ve terörün sona erdirilmesi konusunda herkesin ortak iradeye sahip olduğunu ifade eden Atalay, ''Elbette bu önemli meselede farklı görüşler, katılmadığımız yanlış bulduğumuz düşünceler olmuş olabilir, olacaktır da... Demokratik hukuk devletinde olması gerektiği gibi herkesin karşılıklı anlayış, saygı ve hoşgörü çerçevesine en aykırı düşünceleri bile dile getirmesi bu sürecin gereğidir'' diye konuştu.''Kişilik haklarına saldırmadan, hakarete başvurmadan medeni vatandaşlar gibi meselenin tartışılabilmesi gerektiğini'' anlatan Atalay, samimi tartışma zeminin oluşmasının demokratik açılımın ilk aşaması olduğunu dile getirdi.''Demokratik açılım'' adı verilen sürecin ilk aşamasında çok başarılı olduğunu ifade eden Atalay, tartışma ortamı, samimiyet, empati yapabilme, şefkat ve merhamet duygularının ekranlara yansımasının, insanların birbirleri için kaygı hissetmesinin toplumun derinlerinde asırlardır var olan duygular olduğunu söyledi. Atalay, ''Hepimiz yaşıyoruz bunları. Müthiş bir zenginlik. Bunu bütün samimiyetimle ifade ediyorum. 'Demokratik açılım' dediğimiz illa büyük teklifler, politikalar değil işte. Tüm bunlar çok önemli gelişmelerdir'' diye konuştu.''Demokratik açılımın amacı ve hedefleri çok açık ve net olduğu halde geçtiğimiz bir ay içerisinde kafaların karıştırılmaya ve zihinlerin bulandırılmaya çalışıldığını gördük'' diyen Atalay, şöyle devam etti:''Bütün bu olumlu çalışmaların içinde bu tür bazı gelişmeler bizi biraz üzdü. İçinde bulunduğumuz süreç, bu ülkede yaşan herkesin, her vatandaşın daha huzurlu olmasını sağlayacaktır. Bizim amacımız bu. Sayın Başbakanımızın, geçen haftaki 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında ifade ettiği gibi, bizim bu açılımından muradımız bu ülkede yaşayan herkesin ama herkesin kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir. Bu meselenin ortaya çıkardığı maliyetin çok yüksek olduğu da bilinmektedir. Yine Sayın Başbakanımızın aynı konuşmada ifade ettiği gibi, Türkiye çok uzun yılladır terörle mücadele halindedir. Bu acı tecrübe canımızdan binlerce gencecik can koparıp atmıştır. Türkiye, bu yılları acıyla, gözyaşıyla geçirmiştir. Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır. Refaha doru atılması gereken adımlar, yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, çaresizliğe doğru atılmıştır.Bunlara rağmen sürece karşı çıkanların birtakım yanlış verilerden ve ön yargılardan hareketle yanlış sonuçlara ulaştıklarını görüyorum. Bu kesimler bizim söylemediğimiz sözleri bize atfederek, katılmadığımız toplantıları bize mal ederek, birtakım hayali projeler üreterek, sürece karşı çıkmaya çalışıyorlar. Dahası, kendilerini bilgilendirmek ve görüşlerini almak için kapılarını çaldığımızda da kabul etmediler. Dolayısıyla bilgi sahibi olmadan üretilen siyasi polemiklerin ülkemize hiçbir faydası yoktur. Biz, Türkiye'nin neredeyse çok büyük kesimini temsil eden odalarla, kuruluşlarla, sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük, hiçbirisinin bu konularda niyetle, hedefle, varılmak istenen ilgili hiçbir tereddütü yok. Çünkü bilgi sunduk, görüştük karşılıklı görüşlerimizi paylaştık. Diğer siyasi partilerimizle de paylaşılsa birbirimizi anlasak bu tür yaklaşımlar eminim olmayacaktır.''

'Bölünme sendromundan artık kurtulmamız gerekiyor'

''Demokratik açılım'' sürecinin temel unsurlarını geniş bir müzakere sonucunda oluşturulacağının daha önce ifade ettiğini anımsatan Atalay, ''Bu yüzden biz herhangi bir paket yahut eylem planı çıkarmadık. Halen de bu çerçevede işte bu tür ortak aklı bularak bunları olgunlaştırmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.''Buna rağmen muhalefet veya bazı kesimlerin bir tarafta bizi içeriği açıklamamakla suçladıklarını'' dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:''(Yani, bilinmiyor ne yapılacağı) dediler. Diğer yandan, 'demokratik açılım sürecinin ülkeyi böleceğini, üniter devlet yapısını yıkacağını, yeni azınlıklar yaratılacağını' ifade ettiler. Anlatamadık. Vatandaşlarımız herhalde bunları görüyorlar. Öncelikle, bölünme sendromundan artık kurtulmamazı gerekiyor. Bin yıldır birlikte yaşayan ve iç içe geçmiş milletimizi bölmeye kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir. Çünkü milletimizin hamuru kardeşlik mayasıyla yoğrulmuştur. Bunun şu günlerde nasıl ortaya çıktığını zaten hepimiz görüyoruz. Siyaset yapma sorumluluğunu taşıyanların sürekli bölünme fobisi üretmekten ve çatışma lobisinin değirmenine su taşınmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Öte yandan, üniter devlet yapısının sürekli gündeme getirilmesi bizce öz güven eksikliğinin bir sonucudur.Hiç kimse devletin bütünlüğünü, milletin birliğini, resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay yıldızlı bayrağımız olduğunu ve milli marşımızın İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor. Biz bu temel ilkeleri zaten tartışılmaz olarak kabul ediyoruz. Bunlar çok söylendi. Partimiz kurulduğundan bu yana Başbakanımızın bu konularda çok güzel ifadeleri var. Bunu sadece bu süreçte değil, çok önceden...Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum, bu proje devlet ve millet olarak bütünlüğümüz pekiştirecek milli birlik, kardeşlik ve huzur projesidir. Bu projede tek bir muhatabımız vardır, o da daha önce ifade ettiğimiz gibi milletimizdir. Biz millete güveniyoruz. Ben bir toplum analizcisiyim. Çok araştırma yaptım ve her araştırma sonrasında Türk toplumuna hayranlığım artmıştır. Bizim toplumumuzun basiretine benim güvenim çok fazla. İnsanlar konuşur, anlatır ama onun ön sezisi basireti algılamaları, ortak aklı oluşturur getirir damgasını vurur.''