Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gazetesi saldırılarından yargılanan ve Ergenekon’da hem sanık, hem tanık, gizli tanık olan Osman Yıldırım tahliye edildi.
Milliyet Gazetesi Ankara Haber Müdürü Gökçer Tahincioğlu'nun Milliyet'te Ergenkon davası ile ilgili yaptığı analiz şöyle: Ergenekon davasının binlerce sayfalık dosyalarından ağırlaştırılmış müebbetler, 20, 30’ar yıllık hapis kararları çıktı. Ve bir de hafifliği şaşırtan cezalar. Kim darbeci kim değil, kim gerçekten hangi eylemi yaptı, komutanlardan “terör suçlusu” olur mu tartışmaları bir yana dursun, cumhuriyet tarihinin en radikal saldırılarından biri de bu davayla karara bağlandı. Ve o karar, o saldırı olayıyla ilgili verilmiş ilk karardan çok farklıydı.
Osman Yıldırım, onlarca “tanınmış ve yetkili” ismin yargılandığı Ergenekon davasında, tanınmışlığına ters orantılı biçimde “etkili” olmuş bir isim. Bazı ifade tutanaklarında, polisin “Osmanım” diye hitap ettiği, verdiği bilgilerle davanın seyrini değiştirmiş bir “hafif” suçlu.
Kız kardeşini öldürmekten ve sahte evraktan sabıkalı Osman Yıldırım’ın, 2006’dan önceki profili bütünüyle karanlık. 2006 sonrası ise fazlasıyla değişken. Danıştay saldırısı için Alparslan Arslan’la birlikte Ankara’ya gelen, saldırı sırasında otelde bulunan Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine 3 kez bomba atılması eylemlerinin de kahramanlarından. Yıldırım, bir kez bizzat el bombası atarken, diğer eylemler sırasında azmettirici konumunda. Arslan’la birlikte eylemleri planlayan ve diğer eylemcileri bulan Yıldırım, ilk ifadelerinde bunlara gerekçe olarak da başörtüsü takmış domuz karikatürünü gösterdi. Ancak ne olduysa duruşmalar ilerledikçe oldu.
Tetikçi Alparslan Arslan’ın babası aracılığıyla avukatlarla görüşmek isteyen Yıldırım, önce cinayeti ve saldırıları JİTEM’in yaptırdığını söyledi. Ancak mahkemede ciddiye alınmayınca bu kez avukatlara Ergenekon’u anlattı. Tam o sırada Ergenekon soruşturması başlamış ve Danıştay cinayetinde adı geçen Muzaffer Tekin gibi isimler bu soruşturmayla da bağlantılandırılmıştı. Ancak gariplikler birbirini izledi ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon soruşturmasını beklemeden davayı karara bağladı. Mahkeme, savcılıktan bir takım soruşturma evrakını istemiş, gelen evraka göre davayla soruşturma arasında bağ olmadığını belirtmişti.
Mahkeme, sanıklardan Alparslan Arslan’ı iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapse, diğer sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ı ise müebbet hapse mahkum etti. Arslan’ın “bir numara” olarak tanımladığı Süleyman Esen de terör örgütü üyeliği ve bomba temin etmek suçlarından toplam 10 yıl 9 ay hapis cezası aldı.
Bu süreçte çıkan Ergenekon iddianamesinde ise Danıştay ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılar hükümeti devirmek isteyen örgütün eylemi olarak gösterildi. Sanıklar bir karara göre “şeriatçı”, iddianameye göre ise hükümeti devirmek isteyen “ulusalcı örgütün” tetikçileriydi. Osman Yıldırım ise kararı duyduğunda şeriat sloganları atan bir “aşırı”.
O dönemde açıklama yapan Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, “İstanbul’dan bize ‘bağlantı yok’ diye bir belge gönderildi. O yüzden birleştirme kararı vermedik” demişti. Karadeniz, aynı soruyu Milliyet’e ise “İstanbul Başsavcılığı’na, Ergenekon şüphelileriyle saldırıların bağlantısı olup olmadığını sorduk. 2-3 defa yazı gönderdik. En sonunda bazı belgeler gönderildi. Ancak bunların içinde ‘arada bağ kurulamadığına’ yönelik bir yazı var mıydı, hatırlamıyorum. Kabarık bir dosya olduğu için. Ama böyle bir yazı yoksa da, özel bir bağlantı kurulmuş olsa herhalde bize bildirirlerdi. Biz davayı bitirdikten sonra da bağlantı kurulmuş olabilir” diye yanıtladı. Çelişkiyi Yargıtay giderdi. Dosyalar Ergenekon davasında birleşti. Ancak bu kez de yeni çelişkiler doğdu.
Osman Yıldırım, cezaevinde savcılara verdiği ifadelerle davaların birleşmesini sağlayan isim oldu. Artık hem sanık hem tanık hem de gizli tanıktı Yıldırım. Alparslan Arslan’a yoldaşlık ettiği Danıştay saldırısı eyleminden beraatine karar verildi önceki gün. Cumhuriyet gazetesine yönelik azmettirici olduğu söylenen bombalı saldırılardan da aklandı. Zaten atılan el bombaları da patlamamıştı. Neticede o şiddet eylemlerinden değil de tehlikeli madde bulundurmaktan, Ergenekon üyeliğinden ceza aldı. Hizmetleri nedeniyle de cezası dörtte üç indirildi. Alparslan Arslan ve Cumhuriyet gazetesi bombacıları ceza alırken, Yıldırım’ın tahliyesi kararlaştırıldı. Süleyman Esen’in ise hiçbir faaliyeti bulunamadı. Beraatine karar verilirken, mahkeme not düştü: “Cevşeninin talep etmesi halinde karar kesinleşince iadesine...”
İade edilen o cevşen, Danıştay saldırısının Veli Küçük ve Muzaffer Tekin gibi emekli ve her dönem tartışmalı askerlerin ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmasını sağladı. Karara göre, dinci değil ulusalcı bir örgüt şeriatçı gibi görünerek saldırıları tasarlamıştı. El bombaları, seri numaraları, parmak izleri ile dolu tartışmalı bir süreçten sonra hemen her dosyada olduğu gibi yine konsensus sağlanmadı. Özgürlüğüne kavuşturulan ve dosyadaki en önemli şiddet eylemlerinin tamamında yer alan Osman Yıldırım’ın sözü, hiçbir şiddet eylemi bulunmayanlardan daha muteber sayıldığından, gizli tanıklık, toplumu tam olarak iki parçaya ayırdı. Aydınlanabilecek onca soru işareti, daha ikna edici yargılamalara kaldı.