Borcu olan kişi daha rahat yalan söylüyor

Borcu olan kişi daha rahat yalan söylüyor

Alışveriş ve tüketim çılgınlığı birçok kişiyi borç batağına sürüklüyor. Vatandaşın ödeme imkânı bulunsa dahi alışverişlerde "kredi kartına 3-5-8 taksit yapabiliriz" teklifiyle, kısa ya da uzun vadede borç altına sokuluyor. Aşırıya gitmenin sosyal ve iktisadî hayatın dengesini altüst edeceğini söyleyen uzmanlar, "Kişinin borçlanınca çoğu zaman yalan söylemek mecburiyetinde kaldığını ve sözünde durmadığını" belirtti.

Türkiye’de son verilere göre halkın kredi borcu 127 kat arttı. Daha önce 4,3 milyar olan kredi kartı borçları, 77,7 milyara çıktı. Borcunu ödeyemeyen 2,5 milyon kişi ise kara listeye girdi.

Zaman'dan Zeynep Aytop'un haberine göre, günümüzde yapılan borçlanmaların bir ihtiyaçtan ziyade daha çok zengin olma, daha çok büyüme, lüks hayata kavuşma gibi saiklerle yapıldığı belirtiliyor.

 

'Kanaat-İktisat dengesi korunamıyor'

 

Sakarya Üniversitesi İktisat profesörü Ali Seyyar ise temel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecek gelir seviyesine sahip bir kişinin, alışverişlerinde hiçbir zaman borçlanmayı düşünmemesi gerektiğini söylüyor. Birçok kişinin reklamların da etkisiyle piyasaya sürülen cazip nesnelere sahip olma arzularını ertelemediğini ve bir an evvel bunları elde etmek istediğini kaydeden iktisat profesörü, “Borçlanarak da olsa uzun süreli taksitli alışveriş imkânları bireysel arzularımıza hemen cevap vermektedir. Burada önemli bir psiko-sosyal hastalığımız gün ışığına çıkmaktadır: Kanaat ve iktisat dengesini koruyamamak.” ifadelerini kullanıyor.

"Hayatını düzene koyan ve bu çerçevede alışveriş yapan bir kişi, borçlanmak yerine tasarruf potansiyeline sahip olacağı için, bunları iktisat ile değerlendirmesini de bilir” diyen Prof. Seyyar,  gelirinin üzerinde harcama yaparak borçlananların sadece geçici olarak heveslerini tatmin ettiklerini belirtiyor.

 

Borçlanmaya karşı ne yapılabilir?

 

Türkiye’de yaklaşık 57 milyon kredi kartı kullanıcısı bulunduğunu ve 2 milyondan fazla borçlunun icralık olduğunu aktaran Prof. Ali Seyyar şunları öneriyor: “Başta haklarında icra takibi başlamış kredi kartı borçlusu kart hamilleri olmak üzere bütün kredi kartı sahiplerine gelir düzeyleri ile tüketim özgürlükleri arasında akıllı dengeyi sağlayan bir bilinçlendirme eğitimi verilmelidir. Para ve tüketim yönetimine dair bu eğitimi bizzat kredi kartı dağıtan bankalar ve bunları denetleyen bağımsız kuruluşlar vermelidir. Ayrıca kredi kartlarının sınırsız kullanımı bloke eden denetleyici haricî bir sistem oluşturulmalıdır. Örneğin vatandaşlarımızın tüketime yönelik harcamaları miktar üzerinden değil de oran üzerinden belirlenmelidir. Harcama oranlarının sınırı, gelir seviyelerine ve hedeflenen kişisel tasarruf çizgisine göre ayarlanmalıdır.”