Fehmi Koru / Yeni Şafak / 21 Eylül 2008Boykot mu, nedenmiş o? Son kampanyanın başka ülkelere uzanan bir büyük tezgâh olduğu ortada... Büyük bir medya grubu konunun bu yönüne hiç temas etmiş olmasa da bilen bunu böyle biliyor. Sonuca tam erişememiş ve sarsıntı istenilen genişlikte meydana getirilememiş olsa da, tezgâhın amacının Türkiye'ye mümkün olduğunca geniş bir siyasî sarsıntı yaşatmak olduğunun da farkında geniş kitleler... Büyük medya grubu elinden geldiği kadar bu gerçeği gizlemeye çalışsa da, neyin amaçlandığını pek çok kişi görüyor, görmeyenler de tahmin ediyor. Bugün verilen kavganın ardında 'halkın haber alma hakkı' ile ilgili bir titizlik yatmıyor; Ak Parti iktidarı, geçmiş iktidarların alıştırdığı gibi, medya patronlarının isteklerine ram olup yeni rantlar elde etmelerine yardım etseydi, kamuoyunu olağanüstü meşgul eden son olay duyulmayabilirdi. Kitleler bu gerçeği de biliyor. Gerçeklerden haberdarsınız, çünkü bunları bizlerden okudunuz, doğruları söyleyenlerin televizyon ekranlarında yaptığı yorumlar sayesinde bilgi dağarcığınıza kattınız. Türkiye demokratik bir ülke; iyi ki öyle... Çok seslilik ve çeşitlilik her alanda kendini hissettiriyor; büyük bir medya grubu bütün rakiplerini tek bir kefeye koyup 'yandaş medya' diye küçümseyerek bu çok sesliliği sakatlamaya çalışsa da etkili olamıyor işte. Meraklı olan, beynindeki gri hücreleri öldürmemiş herkes bu ülkede gerçeklere er veya geç erişebiliyor. Ülkemizin medya düzeninin çarpıklığı da hemen herkes tarafından fark ediliyor. Gazete ve televizyonların neredeyse yarısı tek bir kişiye ve onun oluşturduğu yabancı ortaklıklara ait. Bu bir insana olağanüstü güç veriyor; istediği zaman ülkenin gündemini değiştirebilme gücü... Bu gücü kullanıp kullanmamak o bir tek kişinin sorumluluk duygusuna bırakılmış... Okurlar/izleyiciler bu gerçeğin de farkındalar. Çünkü bu gerçek de değişik yayın organlarında yazılıyor, farklı ağızlar tarafından dile getiriliyor. Çok seslilik, çeşitlilik, üstü örtülmek istenen gerçeklerin mutlaka dışa vurmasına yarıyor da ondan... Bilinmesi kamu yararına olan hiçbir gerçek uzun süreli gizli kalamıyor ülkemizde; bir yerde bir yazan, bir açıklayan çıkıyor. Teknoloji, medyadaki büyük-küçük ayrımını ortadan kaldırdı. Bugün çok satan gazetelerde yazıp da hiç okunmayan yazarlar olduğu gibi, sırf internette okur karşısına çıkıp geniş kitlelere ulaşabilenler de var. “Türkiye'de kamuoyu oluşturmada en etkili yazarlar kimler?” sorusu, çok satan gazetelerde yazanlardan başlanarak cevaplandırılmıyor artık. Yeni fark edilse bile, bu, epeydir böyle. Eskiden medya gücüyle seçim sonuçları kolayca etkilenebiliyordu; son iki seçimdir çok satan ve çok izlenen medya organları bu güçlerini kaybetti. Medya saptırıcı, zihinleri bulandırıcı yayınlarıyla iktidarların performansını olumsuz etkileyebiliyor bugün belki, ancak o gücünü de yavaştan kaybetmeye başladığı çok belirgin. Kısa süre sonra patronları adına konuşup yazanlar, söylediklerini dinleyecek, yazdıklarını okuyacak kimse bulamayacak... Böyle bir ülkede farklı çağrışımlar yaptıran 'boykot' sözcüğünü ağza almayı gerektiren bir ortam yok. Etkisi kalmamış kalemler ve satsa da ciddiye alınmayan gazeteler gündemi belirlemede yetersiz kalıyorlar zaten. Onların haklarından gelen rakipleri var, bizler varız. Gerçekler her zaman üstün gelir Sayın Başbakan, buna güvenin...