Boyner: Aile şirketleri ataerkil yapıdan kurtulmalı

Boyner: Aile şirketleri ataerkil yapıdan kurtulmalı

T24- TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner,  Türk ekonomisinin daha güçlenmesi ve gelişmesi için toplam şirketlerin yüzde 95’ini oluşturan aile şirketlerinin, yönetim ve kontrol yapısında uluslararası standartların yerleşmesi gerektiğini söyledi. Boyner, bunun da babadan oğula geçen ve şeffaflığı dışlayan ataerkil bir yapıdan günün gereklerine uygun kurumsal yönetim anlayışına geçilmesiyle sağlanacağına dikkat çekti. 

TÜSİAD ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün (TİDE) destekleri ile “Aile Şirketleri Platformu” adı altında düzenlenen seminer dizisinin üçüncüsü; İç Anadolu Sanayi ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun (İÇASİFED) desteği ile bugün  (24 Mayıs 2011) Ankara Sanayi Odası ev sahipliğinde gerçekleşti.

Toplantıda bir konuşma yapan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner şunları söyledi.

Türkiye ekonomisini geliştirmek ve bu gelişimi sürdürülebilir kılmak istiyorsak; ülkemiz şirketlerinin %95’ini oluşturan aile şirketlerimizin temellerini güçlendirmek ve uluslararası standartlarda bir yönetim ve kontrol yapısına sahip olmalarını sağlamak zorundayız. Ancak, milli gelirin %75’ini oluşturan önemli katkılarına rağmen aile şirketlerimizin gelecek kuşaklara devrolma oranlarının oldukça düşük olması; hedefler ile araçların uyumlu olmadıklarını bizlere göstermektedir.

Aile şirketlerimizin sürdürülebilir bir başarı ile ticari ömürlerini uzatmaları kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirdikleri oranda mümkün olacaktır. Kurumsal yönetimin şeffaflık, adillik, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkeleri ışığında kendilerini yenileyebilen şirketlerimiz, büyümenin önünde çok büyük bir engel olan finansmana erişim sorununu aşacak, rekabetçi bir yapıya kavuşacak ve nitelikli insan kaynağına ulaşabilecektir.

Bu bağlamda, ülkemizde özellikle son on yıllık zaman diliminde kurumsal yönetimi kendi inisiyatifleri ile hayata geçiren şirketlerimize baktığımızda, küresel pazarlarda yer alabilmek için önemli bir rekabet ortamına eriştiklerini rahatlıkla görebiliyoruz. Türkiye’nin en can alıcı problemlerinden olan kayıtdışı ile mücadelede kurumsallaşmanın önemini, kurumsallaşmanın da süreklilik için gerekliliğinin altını çizmeliyiz. 

Değerli Konuklar,

Kurumsal yönetimin getireceği olumlu katkıları değerlendirirken, bu anlayışı aile şirketlerimiz açısından doğru konumlandırmalıyız. Kurumsal yönetime doğru atılan her adım şirketin öncelikle üst yönetim kademesinde bir değişim başlatacak ve bu değişim yukarıdan aşağıya inen bir yapı içerisinde şirketin dönüşümünü sağlayacaktır.

Daha açık söyleyelim: Kurumsal yönetim anlayışının yerleşmesi, babadan oğula geçen ve şeffaflığı dışlayan ataerkil bir yapıdan günün gereklerine uygun, uluslararası standartlara paralellik taşıyan ve artık şirketlerimizin bağımsız hükmi şahsiyetleri olduğunu anlamamızı sağlayan bir süreç anlamına gelecektir.

Ancak dönüşüm sürecinde şirketin sahip olduğu değerlerin ve kurum kültürünün korunması gerektiği unutulmamalı, bugüne kadar aile şirketlerinin ayakta kalmalarını sağlayan bu değer ve kültür, gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Tam da bu sebeple dönüşüm katılımcı bir süreç ile yaşanmalı, iletişim kanalları açık olmalı ve bilgi paylaşımı şeffaf bir yapı ile sağlanmalıdır.