BOYNER'DEN LİBYA UYARISI İSTANBUL (A.A)

-BOYNER'DEN LİBYA UYARISI İSTANBUL (A.A) - 22.03.2011 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeleri değedlendirerek, ''acele tavırlar almaktan kaçınmak, sonradan zorluk yaratabilecek söylemlerin cazibesine kapılmamak gerek'' dedi. Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 40 yıl önce TÜSİAD'ın kurulduğu dönemdeki toplumsal, ekonomik, uluslararası koşullara değinerek, o dönemin, ekonomilerin daha kapalı kaldığı, soğuk savaş mantığının uluslararası siyasetin çerçevesini belirlediği, kuralların esnemediği bir dünya olduğunu anlattı. 40 yıl sonra bugün dünya ekonomisinin ilk küresel krizinin yaşandığını, dünya ekonomisindeki büyüme emarelerinin kırılgan olduğunu, Ortadoğu'da dalga dalga yayılan hak ve özgürlük isyanlarının tetikleyebileceği şokların etkisiyle ivmesini kaybedebileceğini söyleyen Boyner, ABD'nin güç ve prestij kaybına uğrama durumuyla karşı karşıya kaldığı, BRIC ülkelerinin ön plana çıktığı, ancak yükselen güçlerin dünya sistemi üzerinde siyaseten etkili olabilecek ya da sorumluluk üstlenebilecek kapasiteye sahip olmadığı, Batı dünyasının ise zayıflaması ve kendi içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle rota belirleyemez durumda olduğu bir ortamda bulunulduğunu kaydetti. Boyner, bugünün Türkiye'sinin küresel ekonomiyle eklemlenmiş, etrafındaki gelişmeleri etkileme imkanı olan, bu iddiayı taşıyan bir ülke haline geldiğini, ancak 40 yıl önce olduğu gibi temel bazı sorunları halletmesi gerektiğini ifade etti. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmelere de değinen Boyner, Tunus ve Mısır'da diktatörlükler nispeten kısa sürede yıkılmışken, diğer bölge ülkelerinde değişimin çok kanlı olabileceğinin Libya örneğinden de anlaşılabildiğini belirtti. Ümit Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yine de, uzun bir tarihsel perspektiften baktığımızda tanıklık ettiğimiz olay ve gelişmelerin tarihin akışına uygun olduğunu söylememiz gerekir. Küresel sistemin hem ekonomik hem siyasal bakımdan dışında kalmış ya da bırakılmış bir bölgenin insanları, nihayet kendi kaderlerini kontrol edebilecekleri, vatandaş olarak haklarına sahip çıkabilecekleri yönetim biçimlerini talep ediyorlar. Biz bu talepleri doğal, yerinde ve haklı buluyoruz. Çok farklı bir tarihe ve gelişme çizgisine sahip Türkiye'de de hala devam etmekte olan bir hak ve özgürlük arayışı var. Bölge insanlarının gıpta ile izlediği bir ülkenin vatandaşları olarak da bize düşen onlara destek vermektir.'' Libya'da huzurun bir an önce, daha fazla kan akmadan sağlanması ve ülkenin inşasına, kalkınmasına bir an önce yeniden başlanması dileğinde bulunan Boyner, Libya olaylarının, fırtınalı sularda dış politika yürütmenin zorluğunu gösterdiğine işaret etti. Tüm ülkelerin pozisyonlarını sık sık gözden geçirmek zorunda kaldığı bir dönemden geçildiğini söyleyen Boyner, ''Bu durumda acele tavırlar almaktan kaçınmak, sonradan zorluk yaratabilecek söylemlerin cazibesine kapılmamak gerekiyor'' dedi. Boyner, Türkiye'nin bölge ülkeleri açısından model olup olmayacağı tartışmaları konusunda ise şöyle konuştu: ''Yaşananlar, bölgede tek bir geçiş süreci yaşanmayacağını, farklı ülkelerin değişim ve dönüşüm yöntemlerinin farklı olacağını gösterdi. Türkiye'nin de bir model olmaktan çok deneyiminden yararlanılabilecek bir örnek oluşturacağına inanıyorum. Tarihsel deneyimimiz ve 200 yıllık modernleşme tarihimizin bizi getirdiği yerin önemi de burada yatıyor. Bölge ülkelerindeki halkların nihayet ellerine geçirdikleri bu fırsatı değerlendirirken Türkiye örneğinden yararlanmaları, bizim onların mücadelelerine destek vermemiz doğaldır. Ancak belirleyici olan, her ülkenin kendi yurttaşlarının iradesi olacaktır.'' -"TÜRK EKONOMİSİ BUGÜN DAHA SIHHATLİ" Türk Sanayicileri ve İşadamladı Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Erkut Yücaoğlu ise TÜSİAD YİK toplantısında yaptığı konuşmaya, Japonya'daki felaketin yaralarının bir an önce sarılmasını dileyerek başladı. Yücaoğlu, bir başka dileklerinin de başta Libya olmak üzere Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da huzurun ve demokrasinin daha fazla kan dökülmeden tesis edilmesi olduğunu kaydetti. TÜSİAD'ın bu yıl 40 yaşını tamamlamış olmanın kıvancını yaşadığını ifade eden Yücaoğlu, istekli ve güçlü katkılarla böylesine başarılı bir 40 yılın yaşandığını söyledi. Hem dünyada hem de bölgede Türkiye'yi yakından etkileyecek ekonomik, siyasi gelişmelerin ve yeni risk alanlarının oluştuğunu belirten Yücaoğlu, 1929 buhranından sonra dünyanın yaşadığı en büyük krizin atlatıldığını, ancak 2009'dan bu yana devam eden toparlanmanın çok kırılgan bir şekilde yürüdüğünün görüldüğünü anlattı. Finansal sistemin çökmemesi için bütün gelişmiş ülkelerin kamu fonlarının devreye sokulduğunu ve dünya ekonomisinin uçurumun kenarından döndürüldüğünü anımsatan Yücaoğlu, ''Tabii bu yapılırken bütçe dengeleri altüst oldu. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda bütçelerin çok daraltılmış bir çerçeve içinde yürütüleceğini ve bu nedenle büyümenin ciddi bir şekilde yavaşlayacağını düşünüyoruz'' dedi. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olayların ise yeni siyasal gelişmelere yol açtığı gibi ekonomik dengeleri biraz daha bozacağını dile getiren Yücaoğlu, petrol ve gıda fiyatlarındaki artışa işaret etti.  Bu artışlardan dolayı birçok ekonomide enflasyon baskısının başladığını belirten Yücaoğlu, bu nedenle merkez bankalarının buna cevaben faiz artırması gündeme gelecekse, birtakım fonların gelişmiş ekonomilerden uzakta duracağının hesaba katılması gerektiğinin altını çizdi. Yücaoğlu, ''Dünya ekonomisinde özellikle yabancı sermaye girişi yavaşlarsa Türkiye'de hedef alınan yüzde 4,5-5'lik büyüme hedefi de olumsuz etkilenecektir'' dedi. Şu sıralarda enflasyonun düşük seyrettiğini hatırlatan Yücaoğlu, şöyle devam etti: ''Bu bizi mutlu ediyor. Ama yüksek üretici fiyatları, yüksek çekirdek enflasyon ileride genel enflasyon seviyesini artıracağının bir işareti olarak gözüküyor. Kasım ayından bu yana Merkez Bankası yeni politika girişimiyle yola çıktı. Bunun sonucu sıcak para girişi yavaşladı. Türk Lirasındaki değer artışı bir miktar kontrol altına girdi. Fakat kredilerdeki büyüme istenilen seviyeye düşürülemedi. Burada beklentimiz, yeniden munzam karşılıklarının kısılması ve belki de bu yıl içinde gösterge ve politika faizlerinin artık yükselişe geçmesi. Bunu iş alemi olarak biz zaten hissediyoruz. Bugün bizim talep ettiğimiz kredi faizlerinde bir artış başlamıştır. Kuzey Afrika'daki gelişmelerle ilgili müteahhitlik gelirlerinde azalma beklenmektedir. Artan petrol fiyatları da ithalat faturamızı yükseltecektir.'' Japonya'daki felaketin sonuçlarını tahmin etmenin mümkün olmadığının belirten Yücaoğlu, şu ana kadar Japon Merkez Bankasının müthiş bir likiditeyi piyasaya sunduğunu hatırlattı. Yücaoğlu, ''Bütün bu bahsettiğim risk alanları aslında, Türk ekonomisinin bugün daha sıhhatli olduğu ve ekonomik dengelerin de daha iyi yönetildiği gerçeğini değiştirmiyor. Hakikaten Türkiye makroekonomik istikrarsızlıkları geride bıraktı. Buna inanmak istiyoruz'' dedi.