BOYNER'DEN MUMCU VE DİNK HATIRLATMASI İSTANBUL (A.A)

-BOYNER'DEN MUMCU VE DİNK HATIRLATMASI İSTANBUL (A.A) - 20.01.2011 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, vatandaşların adalete olan açlığını giderecek, hukukun üstünlüğüne güvenini yerine getirecek bir yargı reformuna ihtiyacın çok derin ve öncelikli olduğunu ifade etti. Boyner, '''Hrant Dink cinayeti rahmetli Uğur Mumcu gibi, birçok faili meçhul gibi bir sembol niteliğindedir. Bize adaletin bir türlü yerine gelmemesini hatırlatır''dedi. Boyner, TÜSİAD Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında, Türkiye'nin hem dünyadaki ve çevresindeki gelişmelerden çok etkilenen hem de çevresindeki gelişmeleri derinden etkileme imkanına sahip bir ülke olduğunu söyledi. Tarih boyunca Anadolu üzerinde egemen olmuş olan tüm güçlerin bu nedenle çevrelerindeki gelişmelere de dikkat etmek zorunda kaldığını, burada yaşanan gelişmelerin de çevre bölgelerdeki hatta dünya düzenindeki gelişmelere ilham verebileceğini, bunları yönlendirebileceğini anlatan Boyner, şöyle devam etti: ''Hatırlarsanız ABD Başkanı Bill Clinton 1999'da ülkemizi ziyaret ettiğinde 21. yüzyılın yönü çizilirken Türkiye'nin yapacağı tercihlerin yüksek düzeyde bir belirleyiciliği olacağını söylemişti. Sayın Clinton galiba haklı çıktı. Stratejik tercihlerinden başlayarak, Türkiye'nin laikliğini nasıl sürdüreceği, demokrasisini derinleştirip derinleştiremeyeceği, etnik ya da mezhep temelli vatandaşlık sorunlarını nasıl aşacağı, vatandaş-devlet ilişkisini nasıl geliştireceği, dış politikasının rotası gibi konularda yapacaklarımız hep 21. yüzyılın gidişatını etkileyecek tercihler.  Bu tercihleri yaparken, sorunlarımıza çözüm ararken mutlaka kendi normlarımıza uygun, özgün çözümler üretmeliyiz. İçinde bunca çeşitliliği barındıran bir toplumun bu gerçeklikten, hemen her alanda yaratıcı sentezler çıkarabilmesi gerekir. Ancak bu çağda 'biz bize benzeriz' diyerek içimize kapanamayız. İnsanlığın deneyimlerine, birikimine sırtımızı çeviremeyiz. Dünyanın bize sunduğu deneyim zenginliğinden, zamanın imbiğinden geçerek şekillenmiş örneklerden yararlanmak zorundayız.'' -BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLERİN KORUNMASI...- Özel hayatın kutsallığı kadar bireyselliğinin, bireysel özgürlüklerin ne pahasına olursa olsun korunmasının vazgeçilemeyecek ilkeleri olduğunu dile getiren Boyner, şu görüşleri dile getirdi: ''Hukukun üstünlüğünün, hak ve özgürlüklerimizin dokunulmazlığının, din ve inanç hürriyetinin, kuvvetler ayrılığının toplumumuzda yaygın kabul görmüş anlayışlar olması için çalışıyoruz. Özgür bireylerin derneği olarak kurulduğumuzdan beri fikir ürettiğimiz ölçüde var olduk, çıkarlarımızı koruduğumuz ölçüde değil. Bu yolla girişimcilerimizi daha başarılı temsil ettik, birlikte daha iyiyi bulduk, öğrendik.  Bundan sonra da aynı şekilde davranmayı sürdüreceğiz. Zira önümüzde üzerinde fikir üretilmesi gereken çok konu, çözülmesi gereken çok mesele, peşinden gidilecek çok dava var. Bu fikirleri üretmek, bu meseleleri çözmek, bu davaların peşinden koşmak bunu yaparken de kamuoyunu harekete geçirmek ve onunla birlikte hareket etmek ve girişimcilerimizi en iyi şekilde içerde ve dışarda temsil etmek bizim işimiz. Bunları gerçekleştirirken kırk yıldır yaptığımız gibi TÜSİAD olmayı, TÜSİAD gibi davranmayı, öncü kurucuların mirasına layık olmayı sürdüreceğiz.'' -''ADALET DUYGUSUNDAN YOKSUNLUK''- Kendisine, konuşmasını hazırlarken, böyle bir günde, böyle bir platformda konuşmasından ''en çok ne akılda kalsın istersin'' diye bir soru sorulduğunu ifade eden Boyner, şöyle devam etti: ''Yanlış anlaşılmasın, insani duygularla şunu söyleyebilirim; söylediğim her şey akılda kalsın, herkes beni doğru anlasın, samimi olduğuma inansın isterim. Ama bir konuya dikkati çekmeden, Türkiye'de yaşayan birçok insanımızın özlemi olan bir konunun altını çizmeden buradan inmek istemiyorum. Dün Hrant Dink'in 4. ölüm yıl dönümüydü. Sevenlerinin, kaybına alışamayanların derin acısı bir yana, Hrant Dink cinayeti rahmetli Uğur Mumcu gibi, daha burada sayamayacağım birçok faili meçhul gibi bir sembol niteliğindedir. Bize adaletin bir türlü yerine gelmemesini hatırlatır. Türkiye tarihinde bir türlü gerçek suçlusuna ulaşamadığımız cinayetleri, karanlık, derin, bir türlü adalet önüne çıkartılamayan güçleri hatırlatır. Adalet duygusundan yoksunluk en büyük yoksunluktur. Sayın Başbakanım, okuduğunuz şiir yüzünden on yılı aşkın bir süre hapis yattınız. Bu yoksunluğu çok iyi anladığınızı tahmin ederim. Bugün yargılama sürelerinin uzamasından dolayı yaşadığımız sıkıntılardan tutalım, vatandaşın en temel hak ve özgürlüklerine bakış açısına kadar temelinden yeniden inşa etmemiz, vatandaşın adalete olan açlığını giderecek, hukukun üstünlüğüne olan güvenini yerine getirecek bir yargı reformuna ihtiyacımız çok derin, çok öncelikli... Her bir vatandaşımız için, hepimiz için, tarafsız, bağımsız ve kaliteli, zamanında çalışan adalet... Vicdanlarımızın rahatlığı, adalete ve hukuk üstünlüğüne güvenip önümüze bakmamız, Türkiye'nin geleceği için olmazsa olmaz.''