Mustafa TURAPOĞLU/HAYMANA (Ankara), (DHA)- BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ, \"DEAŞ terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı Müslümanlara vermektedir. Bakın işte son şehitlerimizden Uzman Çavuş Osman Sürmen. Nasıl şehit oldu biliyor musunuz? İşte teröristler kitabımız Kuran’ın içerisine patlayıcı koyuyorlar, tuzaklıyorlar, bizim kahraman askerimiz Kuran yerde olmasın diye o kitabı eline alıyor ve Kuran-ı Kerim patlıyor orada şehit oluyor. Bunlara ‘din düşmanı’ dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor\" dedi.Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 34\'üncü İl Müftüleri İstişare Toplantısı Ankara\'nın Haymana ilçesinde bulunan bir otelde düzenlendi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, il müftüleri ve davetliler katıldı. Program İstiklal Marşı\'nın okunması ile başladı. Ardından Kuran-ı Kerim tilaveti okundu.Toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam dünyasının sıkıntılı süreçlerden geçtiğini söyledi. Müslümanların en temel sorununun parçalanmak olduğunu belirten Erbaş, \"Birbirlerine duyarlı, bağlı ve yan yana olması gereken Müslümanlar maalesef dağılmıştır. Ötekileştiren, suçlayan değil yapıcı bir dil kullanalım. Güçlü bir İslam dünyası insanlığın güvenliğini temin edecektir. Hak, hukuk, adalet arayan insanlığın umudu olacaktır\" diye konuştu.\'DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI GEREKENİ YAPACAK\'Erbaş, İslam dininin değişik davranışlar ve söylemler nedeniyle istismar edildiğini söyleyerek, şunları kaydetti:\"Yüce dinimiz İslam değişik isim, görüntü, tutum, davranış ve söylemlerle maalesef istismar edilmektedir. Dinin temel kaynaklarına ve akla aykırı, gerçeklere dayanmayan söylemler, hikâyeler, rüyalar üzerinden din anlatarak vatandaşlarımızın saf duygularının istismar edildiğine, dini duygularının sömürüldüğüne şahit oluyoruz. Dinin ticari kaygılar için kullanılması ve menfaate alet edilmesi istismardır. Toplumun genelini ilgilendirmeyen, tarihte kalmış, belki özel alanda ilim adamlarının konusu meseleleri herkesin önünde tartışmayı anlamsız ve faydasız buluyorum. Milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, barış ve huzuru bozan, ayrıştırıcı ve tefrikaya sebep olan anlayışlar İslami olamaz. Dolayısıyla İslam’ın hakikatleri söz konusu olunca herkes, aceleci ve popülist söylem ve yaklaşımlardan kaçınmak zorundadır. Yanlış bilgilerle, din konusunda toplumumuzu ayrıştırma ve aldatmaya yönelik faaliyetlere, dinin asli yapısını perdeleyen söylemlere karşı Diyanet İşleri Başkanlığı gerekeni yapacak ve hakikati ortaya koymaya devam edecektir.\"\'İSLAM HAKKINDA KONUŞURKEN DİKKATLİ OLMAK DURUMUNDADIR\'\"Din istismarı konusu bir güvenlik meselesine de dönüşmektedir\" diye konuşmasını sürdüren Erbaş, şöyle dedi:\"Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan FETÖ, DEAŞ, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, Müslümanlara, birlik beraberliğimize ve geleceğimize verdiği zarar ortadadır. İslam elbette bütün müminlerin ortak inancıdır ve değeridir. Hiçbir kurumun ve kişinin tekelinde değildir. Ancak herkes İslam hakkında konuşurken hak ve hakikate karşı sorumluluğun gereği olarak dikkatli olmak durumundadır. İslam’ın ilkelerini ve ufkunu yanlış ya da eksik anlamaya yol açabilecek, hatalı söz ve eylemlerden kaçınmalıdır. Hayati bir ilke olarak hakikati söylemek kadar, hakikati doğru bir yöntemle, açık ve anlaşılır bir üslupla, zamana, mekâna ve muhataba uygun olarak, konuşmak da aynı şekilde önemlidir ve ihmal edilmemelidir.\"\'BİRLİĞİMİZİN ÇİMENTO KURUŞLARINDAN BİR TANESİ\'Toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın devletin en önemli, kadim teşkilatlarından bir tanesi olduğunu söyledi. \"Bugün Diyanet İşleri Başkanlığımız üzerinden pek çok tartışma yapıldı\" diyen Bozdağ, \"Bu tartışmayı yapanların bir kısmı Diyanet\'e gerçekten karşı oldukları için yapıyorlar. Devletin içerisinde Anayasal bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın varlığından rahatsızlar. Memleketin dört bir yanına sağlıklı bir şekilde din hizmetinin verilmesinden rahatsızlar. Bir kısmı da alan daralttığı için rahatsızlar, bir kısmı da başka sebeplerden rahatsızlar. Herkesin rahatsızlık gerekçesi farklı olabilir. Ama şunun altını çizmekte fayda görüyorum: Diyanet İşleri Başkanlığı birliğimizin, dirliğimizin çimentosu kuruluşlardan bir tanesidir. Sadece bugün değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu sürece de Diyanet İşleri teşkilatı muhafaza edilmeli ve yaşatılmalıdır\" dedi.\'KENDİNİZİ BU TÜCCARLARA KULLANDIRMAYIN\'Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın bugüne kadar görevlerini bir şekilde yerine getirdiğini belirten Bozdağ, şunları söyledi:\"Elbette ki çok iyi işler yaptığı gibi eksik bıraktığı, belki yanlış yaptığı işler de oldu. Ama biz bunlar üzerinden kendimize bir özeleştiri yapıp, ‘gelecekte daha iyi, daha doğruyu nasıl yaparız’ın üzerinden kafa yormamızda elbette fayda var. Bu toplantı işte bize bu konuda fayda sağlayacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın kendisine yüklenen görevleri başarılı bir şekilde yerine getirmesi, elbette öncelikle kendi mensuplarının çok iyi yetişmesini gerektirir. Bugün Diyanet İşleri teşkilatı gibi Türkiye\'mizin bütün il, ilçe, belde ve köylerinde teşkilatlanmış pek az bir devlet kurumu vardır. Bu açıdan baktığımızda çok güçlü bir teşkilat olduğunu görüyoruz. Ama böylesine büyük bir teşkilat, bu kadar çalışanı olan teşkilat, \'toplumuzun içerisindeki yanlışların çoğalmasına engel olmak, doğruların güç bulmasına katkı sağlamak konusunda beklenen faydayı tam sağlıyor mu, desek burada tam sağladığını söyleyemeyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı personeli dini konularda esasında ak sütün içindeki ak kılı herkesten önce fark edecek ve fark ettirecek bir keskin bakışa sahip olmaları gerekir. Eğer FETÖ terör örgütünü herkesle beraber, hatta çoğu insandan sonra Diyanet İşleri teşkilatı fark etmek zorunda kaldıysa bu bizim çok büyük bir eksikliğimizdir. Bakıyorsunuz sahte bal satıyorlar, arasında din anlatılıyor. Cinsel bazlı ojeler satıyorlar, arkasından önünden sonundan din anlatan insanlar. Böyle televizyonlara çıkıp din anlatanlara da buradan sesleniyorum: Kendinizi bu tüccarlara kullandırmayın. Ne kadar televizyon var bilmiyorum. Ama bunların hepsinin de bir takibi gerektiğine ben yürekten inanıyorum.\"\'TERÖR ÖRGÜTLERİ MÜSLÜMANLARA ZARAR VERMEKTEDİR\'Bugün İslam coğrafyasının dört bir yanında terör örgütlerinin eylem yaptığını söyleyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:\"Bir yandan DEAŞ terörü, bir yandan El Kaide terör örgütü, bir yandan Boko Haram terör örgütü, bir yandan FETÖ terör örgütü, bir yandan etnik terör yapan PKK, PYD. İnsanları öldürüyorlar, insanları katil yapıyorlar, terörist yapıyorlar, ne kadar kutsal varsa ayaklar altına alıyorlar. Bakın işte son şehitlerimizden Uzman Çavuş Osman Sürmen. Nasıl şehit oldu biliyor musunuz? İşte teröristler kitabımız Kuran’ın içerisine patlayıcı koyuyorlar, tuzaklıyorlar bizim kahraman askerimiz Kuran yerde olmasın diye o kitabı eline alıyor ve Kuran’ı Kerim patlıyor, orada şehit oluyor. Bunlara ‘din düşmanı’ dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor, bazı hocalar bunlarla beraber alternatif cuma namazı kılıyor, kıldırıyorlar. Onlara soruyorum, sesleniyorum buradan: Bu alternatif cuma namazı kıldırdığınız, önüne geçip durduğunuz alçaklar, kitabımız Kuran-ı Kerimin içerisine bombaları koyuyorlar, Kuran’ları ayaklar altına alıyorlar ve insanları Kuran içerisinde bombalarla şehit ediyorlar. Bunun karşısında durulması gerekmez mi? Ama bir dönem bazı yerlerimizde bu bölücü terör örgütü için sarığını cübbesini alıp öne geçenler çıktı ve şu anda da o terör örgütüne destek olan bazı dini tahsil gören kişiler var. Onlara buradan sesleniyorum, diyorum ki \'Sizin tahsilini yaptığınız dinin hangi ayetinde, hangi hadisinde böylesine \'terör örgütlerine destek olun, yardım edin, önünden gidin\' diye bir hüküm var?\' Yok. DEAŞ terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı hem Müslümanlara vermektedir. Bunların yaptıkları yüzünden insanlar, İslam\'dan ve Müslümanlıktan nefret eder hale geldi.\"\'DİN BİR MAGAZİN KONUSU DEĞİL\'Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın yeni dönemde FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütleri dahil tamamıyla ilgili vatandaşları doğru bir şekilde bilgilendirmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, şunları kaydetti:\"Bunun için ayrı bir talimata gerek yok. Bu bizim doğal vazifemiz. Dinimizi, Müslüman kılıfı içerisinde zarar verenlere karşı korumak bizim doğal vazifemizdir. Biz bunu yapmalı ve bu noktada bu çalışmaları sürekli haline getirmeliyiz. Eğer sürekli getiremezsek bundan çok büyük bir zarar göreceğimizi hepimizin bilmesinde fayda var. Din bir magazin konusu değil. Fazla reyting için kullanılacak bir malzeme hiç değil. Şimdi sosyal medya hesapları çıktı. Sosyal medyaya kapılan zavallılar var. Bir fazla tık alma yarışına girme konusu hiç değildir. Din taraftar toplanmak için kullanılamaz. Şöhret olmak için kullanılmaz. Ama maalesef şu anda sosyal medya hesaplarına baktığınızda pek çok şeyi orada görüyoruz. Ben buradan diyorum ki, sosyal medya hesaplarını kullanan herkese, bu hesapların nerelerden, nasıl yayıldığını hep beraber görünüz. Buradan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum: Sosyal medya hesapları üzerinden eğer din araştırması yaparsak hataya düşeriz.\"Bozdağ ayrıca il müftülerine seslenerek düzenlenen Kuran kurslarına daha çok öğrenci gelmesi için çalışma yapılmasını istedi, kendisinin de öğrenci göndereceğini belirtti.FOTOĞRAFLI