Bozdağ: Kılıçdaroğlu, namusluysan o Ak Parti'li yöneticiyi açıkla

Bozdağ: Kılıçdaroğlu, namusluysan o Ak Parti'li yöneticiyi açıkla

T24 - Oda TV yazarı İklim Bayraktar'ın, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik taciz iddialarına ilişkin olarak, CHP yönetimi asıl iddianın AKP'li bir yönetici olduğunu söylemesi üzerine, AKP Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Namuslu bir Genel Başkansan Ak Parti'li yöneticiyi açıkla" dedi.

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Oda TV yazarı İklim Bayraktar'ın savcılık ifadesinde Baykal'ın kendisine tacizde bulunduğuna dair iddiası Ankara kulislerinde bomba etkisi yaptı.

Kılıçdaroğlu, Bayraktar'ın iddialarındaki kişinin aslında AKP'li bir yönetici olduğunu işaret etmişti.

'Baykal 15 dakika görüştü'

Bayraktar'a ilk tepki Baykal'dan geldi. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz, "Deniz Baykal'ın vekili" sıfatıyla yaptığı yazılı açıklamada, "Odatv'de gazetecilik yaptığını söyleyen bir kişinin, 24 Ocak 2011 tarihinde, Deniz Baykal'ın sekreterini iki, korumasını da bir kez arayarak ısrarla görüşmek istediğini" belirterek, "Görüşme gerekçesi olarak, herhangi bir gazetecilik faaliyeti, röportaj talebi dile getirilmemiştir. Bazı fotoğraflar verileceği söylenmiştir" ifadesine yer verdi.

Deniz Baykal'ın bu kişiyle tanışmadığını ve ziyaret öncesi aralarında telefon görüşmesi yapılmadığını kaydeden Yılmaz, görüşmenin Baykal'ın TBMM'deki "22 metrekarelik odasında gerçekleştiğini" bildirdi. Odanın konumuna ilişkin bilgiler veren Yılmaz, "Ziyaretin 15 dakika sürdüğünü, herhangi bir fotoğraf getirilmediğini, ziyaretçinin de herhangi bir gerginlik yaşamadan gülen bir yüzle oradan ayrıldığını" ifade etti.

Kılıçdaroğlu: AK Parti ile ilgili iddia var

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, odatv muhabiri İklim Bayraktar’ın, Deniz Baykal hakkındaki taciz iddiasıyla ilgili olarak “Bana AKP'li bir yöneticiyle ilgili özel ilişkiyi banda alabileceğini söyledi. Hatta adres bile verdi. Bu kişinin ismini İklim Hanım açıklasın” dedi.

Mardin’de gazetecilerle sohbetinde şunları söyledi:

“Odatv muhabiri geldi. Görüşmek istiyordu, randevu aldılar ben de görüştüm. Basındaki iddialarını anlattı. Ancak bir de Ak Parti üst düzey yöneticisine ait özel ilişkiden söz etti. Hatta bu konuda adres bile verdi. Kasete alınması teklifi bu Ak Parti yöneticisiyle ilgiliydi. İklim Hanım görüşmemizi madem banda almış, o zaman AK Partili bu yöneticinin ismini İklim Hanım kamuoyuna açıklasın. Ben o ismi açıklamak istemem. Banda aldıysa açıklasın. Neden bunu anlatmasını istiyorum? Olayları AKP medyası getirip sanki CHP içinde birileri komplo yapıyormuş gibi haber yapıyor. Bir kısmı verilmiyor, bir kısmı veriliyor. Açıklandığında asıl şok karşı tarafta yaşanacak. Bunu açıklarsa merak diyorum AKP medyası ne yazacak. Açıklamazsa ben açıklamayacağım. Benim elimde ses kaydı yok. Ses kaydı bende olsa ben açıklarım. İddia sahibi ben değilim karşı taraf.”

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise Kılıçdaroğlu'na sert yanıt verdi. "Daha önce Kılıçdaroğlu'nun soru sorarak çamur attığın çok gördük" diyen Bozdağ, şöyle konuştu: "Siyasi ahlaka sahipse açıklasın. Kimseyi töhmet altında bırakmasın. Namuslu genel başkansan AK Partili o yöneticinin ismini açıkla."

Kaleli: Şaşırtan bir yaklaşım

Kaleli'nin iddiası ise şöyleydi:

“Baykal’la yaptığım görüşmeye ilişkin bir ses veya görüntü kaydı yok. Böyle bir şeye gerek de yok. Kılıçdaroğlu, TBMM’deki grup toplantısında, ilk kez, Baykal’ın isminden söz etmişti. Ben de hem bu konuyu, hem de güncel konuları görüşmek için grup toplantısından sonra röportaj yapmak için odasına gittim. ‘İlk defa kürsüden adınızı geçirdi’ diye sorduğumda, rahatsızlık verici, şaşırtan ve üzen bir yaklaşımda bulundu. Psikolojim bozulmuştu. Eşime anlattım. Basına yansımasını da istemiyordum. Eşim de ‘git en yüksek mertebeli CHP’liye anlat’ dedi. Ertesi gün Gürsel Tekin beye ulaşabildim. 2 gün önce de Muharrem İnce’nin olayı (İnce’nin Kılıçdaroğlu aleyhine bazı belgeler vermek için geceyarısı Kaleli’nin evine geldiğine yönelik iddialar) olmuştu. Yaşadığım bu ikinci olay bardağı taşırınca gittim Gürsel beye anlattım.

Daha binadan çıkmadan Soner bey (Yalçın) beni aradı. Yalçın, ‘Gürsel bey beni aradı, doğru mu?’ dedi. Ben de doğru olduğunu söyledim. Soner beye haber bile olmaması gerektiğini söyledim. Konuyu kapattık.”