Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda'nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki göstermesine ve görüşmesini iptal etmesine ilişkin polemik konusu olacak yorumlarda bulundu. Dün iki kabulün gündeme geldiğini, bunlardan birinin de ABD'de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının gördüğü kabul olduğunu anımsatan Bozdağ, "Sayın Obama ve ekibi, Başbakanımızı, Başbakan olmasına rağmen devlet başkanı protokolü ile karşıladılar ama öte yandan CHP'nin Genel Başkanı'nın ise görüşmesini iptal ettiler ve görüşme konusunda verilen izinleri ortadan kaldırıp; 'bu üslupla bizim çatımız altında konuşamazsınız' diye adeta kovdular oradan. Kapıya kadar gidiyor sayın Kılıçdaroğlu. Kabul edilmeyince geri dönüyor ama Türkiye'ye iner inmez 'ben iptal ettim' diyor. Ya bari bu kadar Avrupa'nın gözünde de bizi rezil edecek bir yalanı söyleme" dedi.
Konya'ya gelen Bozdağ, Dedeman Otel'de düzenlenen "Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu" öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bozdağ, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Swoboda'nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki göstermesine ve görüşmesini iptal etmesine ilişkin bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaşadıklarının, "Türkiye'de muhalefetin seviyesini göstermesi" açısından son derece önemli bir hadise olduğunu söyledi.
Yaşananların, Türkiye açısından üzücü bir hadise olduğunu ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti:"Tabii Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Swoboda, CHP'ye, demokratik bir muhalefetin nasıl olacağına dair bir ders vermiştir. Her seçimde milletimiz CHP'ye ders veriyor ama Türkçe verdiği için Kılıçdaroğlu belki anlamadı ama Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı zannedersem bu sefer İngilizce bir ders verdi. Türkçe anlamadığını, İngilizce anlamış olur. Avrupa'da siyasetin iftira ve yalan üzerine bina edilemeyeceğini Kılıçdaroğlu görmüş oldu. Çünkü Türkiye içerisinde yaptığı değerlendirmelere baktığımız zaman, tamamıyla siyasal bir eleştiri içinde değil; hakaret, sövme ve iftira üzerine bina edilmiş bir muhalefet anlayışı görüyoruz. Esasında Swoboda'nın itirazı, Avrupa'da siyasetin yalan, iftira, hakaret, sövme üzerine yapılamayacağını, böyle bir siyasete kendi logolarının altında izin veremeyeceğini ifade ediyor. Swoboda, böyle bir yaklaşım ortaya koydu."
CHP'nin bu yaşananlardan ders alması gerektiğini dile getiren Bozdağ, "Çünkü Avrupalılar sayın Başbakanımıza nasıl bakıyor, Kılıçdaroğlu nasıl bakıyor? Suriye'deki hadiselerde Esad'a Avurpalılar eli kanlı bir diktatör olarak bakıyor. CHP Genel Başkanı, heyet üzerine heyet gönderiyor Esad'a. Esad'ı meşrulaştırmak için Avrupa kapılarında dolanıyor. Onu meşrulaştırmak için tüm dünyanın ayakta alkışladığı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını Esad ile aynı düzeyde gösterecek bir düzeyselliğin maalesef içine girebiliyor" dedi.
Dün iki kabulün gündeme geldiğini, bunlardan birinin de ABD'de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının gördüğü kabul olduğunu anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Sayın Obama ve ekibi, Başbakanımızı, Başbakan olmasına rağmen devlet başkanı protokolü ile karşıladılar ama öte yandan CHP'nin Genel Başkanının ise görüşmesini iptal ettiler ve görüşme konusunda verilen izinleri ortadan kaldırıp; 'bu üslupla bizim çatımız altında konuşamazsınız' diye adeta kovdular oradan. Üzücü olan bir şey de şu; kendi konuşmalarında da var, Swoboda'nın açıklamalarında da var. Kapıya kadar gidiyor sayın Kılıçdaroğlu. Kabul edilmeyince geri dönüyor ama Türkiye'ye iner inmez 'ben iptal ettim' diyor. Ya bari bu kadar Avrupa'nın gözünde de bizi rezil edecek bir yalanı hem de o insanla yaşadıkların ortadayken söyleme. Ama maalesef alışkanlık haline gelince, Türkiye döndüğünde aynı yalanı bir kez daha söyledi. Eminim ki Swoboda ve orada yaşayanlar bizdeki muhalefetin ne kadar yalan üzerine, iftira üzerine bina edildiğini; Kılıçdaroğlu'nun orada yaşadıklarıyla Türkiye'de yaptığı açıklamaları mukayese edince daha net görecektir."
Kılıçdaroğlu'nun her yurt dışı gezisinde, "Hem CHP'yi rezil eden hem Türkiye Cumhuriyeti devletini rezil eden" sonuçlar çıktığını anlatan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buradan CHP'lilere tavsiyede bulunuyorum. Kılıçdaroğlu'nun CHP ve Türkiye'yi daha fazla rezil eden durumlara sokmaması için parti meclisi bir karar almalı. Kılıçdaroğlu'nun Türkiye toprakları dışında, hatta CHP grup toplantıları dışında siyaset yapmasını yasaklamalıdır. Çünkü ancak CHP grubu içindekiler Kılıçdaroğlu'nu alkışlıyorlar ama onun dışındakiler alkışlamıyor. Çünkü ideolojik bir körlük içinde olduğunuzda gerçekleri göremiyorsunuz. O yüzden CHP Genel Başkanına parti meclisi, yurt dışı seyahat yasağı koyarsa, grupta yaptığı iftira, hakaret ve yalan üzerine konuşmaları, grup dışında tekrarlamama kararı alırlarsa, o zaman belki CHP Genel Başkanı, CHP'ye daha az zarar verir diye düşünüyorum. Umarım parti meclisi, bu seyahati değerlendirir ve ona göre bir karar verir."
Kendilerinin yabancı ülkelerden gelen muhalefet partilerin liderleriyle görüşmeler yaptıklarını anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Görüşmelerimiz sırasında, kendi ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza dönük bir takım konuları eleştirdiğimiz zaman, örneğin onların bir tanesine hak verirken, 2-3 tanesinde ise sanki ülkenin Başbakanı gibi kendi ülkelerinin uygulamalarını savunan bir yaklaşım içerisine giriyorlar. Ancak bizim ana muhalefet partimizin Genel Başkanı Türkiye'yi kötülemek, karalamak, Türkiye'nin Başbakanını kötülemek, meclisini, hükümeti kötülemek, Türkiye'de olan biten her şeyi daha kötü göstermek için adeta yarış yapıyorlar. Eskiden bunu terör örgütlerinin bir takım oralardaki uzantıları yapıyordu ama şimdi sayın Kılıçdaroğlu bizzat kendisi yapıyor. Allah aşkına bir kendisine sormalı. Yurt dışında Ak Parti ile rekabet etmek için, Türkiye'yi kötülemek, Türkiye'yi karalamak, Türkiye'de yaşanan değişimi görmezden gelmek doğru mudur? Her gidilen yere adeta Türkiye'yi şikayet ediyorlar. Türkiye'yi gammazlıyorlar, biraz halk tabiri olacak ama böylesi bir siyaset anlayışı var; bu hiç ahlaki, etik değil. Umarız CHP'liler, bu tavırdan sonra bir değişikliğe uğrarlar. CHP, dün de ifade ettim, solcu bir parti değil. Esasında radikal sağda olan bir partidir. Şu anda bizim radikal sağda olan partilere baktığımızda en uçta MHP duruyor. En uçta duran MHP'nin solundaki bir partidir. Yoksa soldaki bir parti değildir."
Bozdağ, alkol satışına ilişkin kanun teklifiyle ilgili başka bir soru üzerine, "içki yasağı" diye bir şeyin söz konusu olmadığını, bunun her zaman çarpıtıldığını söyledi.
"Şu anda TBMM'de görüşülen kanun teklifi içerisinde içki içmeyi yasaklayan tek bir düzenleme yoktur" diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Yapılan nedir? Amerika'da ve Avrupa'da içkinin satışının yapıldığı yerler, reklamı dahil, diğer hususlar dahil, Avrupa'daki, Amerika'daki kuralları Türkiye'ye taşımaktır. Bizim yaptığımız bu. İçki vatandaşa ulaşana kadar geçen kısımdaki, imalattan, ambalajına, reklamına, satılacağı alana ve açılacağı yerlere ilişkin Avrupa'nın ve Amerika'nın standardını biz Türkiye'ye taşıyoruz. Yoksa içki yasağı getirmiyoruz. Bu tamamıyla bir çarpıtmadır, gerçek dışıdır."