Norveç'te 77 kişiyi öldüren aşırı sağcı terörist Breivik, adada karşısına çıkanların ölmemek için kendisine yalvardığını ancak hepsinin de kafalarına ateş ettiğini söyledi.
Breivik, Oslo'da hükümet binası yakınındaki bombalı eylemi gerçekleştirdikten sonra gemiyle Utöya Adası'na gittiğini, üzerinde polis kıyafeti olduğu için kendisini polis olarak tanıttığını anlattı.
Breivik, saldırıya ilişkin sorulara yanıt vermeden önce salondakileri uyararak, "Şu andan itibaren adadaki saldırı ile ilgili bütün detayları anlatacağım. Anlattıklarımı duymak istemeyen varsa şimdi dışarı çıksın" dedi.
Silahı eline aldığı andan itibaren karşısında duran gençlerin vücutlarının sarsıldığını ve hep bir ağızdan, "yapma, yapma" diye bağırdıklarını anlatan Breivik, "Bir an düşündüm. Ya şimdi yapacaktım ya da asla. Başlarına ateş etmeye başladım" dedi. Breivik, "İnsani duygularımı bir kenara bırakmamış olsaydım, bu eylemi yapamazdım. Korkunç bir olaydı" yorumunda bulundu.
Silahıyla ateş etmeye başladığında önünden kızların ve erkeklerin aynı anda koşup uzaklaşmaya çalıştıkları sırada birbirlerine "kaçın, kaçın" diye seslendiklerini de kaydeden Breivik saldırı anındaki düşüncelerini şöyle aktardı:
"Ancak peşlerinden ateş etmeye devam ettim. 'Bugün sizleri öldüreceğim Marksistler' diye bağırdım. Direkt kafalarına ateş ediyordum. Yere düşenlere de bir kaç kez daha ateş ettim. Hepsi panik halindeydi. Birleşselerdi beni yenebilirlerdi, ama önceden taş ve kütük hazırlamıştım."
İlk saldırıyı gerçekleştirip kafeterya önüne geldiği zaman burada bir gençle karşılaştığını, kulağında kulaklıkla müzik dinlediğini ve olanları duymadığını anladığını söyleyen Breivik, bu genci de kafasına ateş ederek öldürdüğünü anlattı. Bu sırada elindeki silahı yarı otomatik Glock marka silah ile değiştirdiğini, bundan sonra bir dergi ile gizlediği silahı ile gençlere ateş edip öldürmeye devam ettiğini bazılarının da yine şaşkın bakışlar arasında kendisine, "Hayatımızı bağışla" diye yalvardıklarını söyledi. Breivik, kendisine saldırmak isteyenlerin de olduğunu ancak o gençleri de etkisiz hale getirip öldürdüğünü söyledi.
Breivik, adada gençlerden 21'ini öldürdükten sonra polise telefon ettiğini, olayı anlattığını ve teslim olmak istediğini, polisi beklediği sırada yine kafeterya önünde çok genç bir kız gördüğünü ve çok genç olduğu için ona ateş edip öldürmediğini, ancak biraz daha ilerde bir grup gördüğünü ve bunların hepsine kafalarına ateş ederek öldürdüğünü kaydetti.
Zaman zaman adanın değişik yerlerinde bulunan gençlerin bazı silah sesleri duyduklarını ancak ne olduğunu anlamadıklarını fark ettiğini de söyleyen Breivik işlediği cinayetleri şöyle anlattı:
"Onların yanlarına gidip, şaşırtmak için 'Burada neler oluyor' diye soruyordum. Ancak içlerinden bazıları bana 'Onları sen öldürdün' diyenler de oluyordu. Bir ara kafeteryaya doğru da ateş açtım. Deniz kenarında bulunan bota binip kaçmak isteyenler de vardı. Onları ateş edip öldürdüm."
Saldırıya ilişkin tüm detayları oldukça soğukkanlı şekilde anlatan Breivik, savcının bazı sorularına zaman zaman yüzünde hafif gülümseme ile yanıt verdi.
Daha sonra polis helikopterinin geldiğini ve teslim olduğunu aktaran Breivik, "Bu sırada Norveç'in en nefret edilen insanı olacağımı düşünerek, elimdeki Glock marka silahıma baktım ve kendimi de öldürmeyi aklımdan geçirdim. Ancak daha sonra cezaevinde yaptıklarımı yazıp mücadele etmenin daha iyi olacağına karar verdim" diye konuştu.