İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Aliağa’ya getirilecek Brezilya donanmasına ait Sao Paulo savaş gemisi ile ilgili olarak "Gemi ile ilgili bakanlığın açıklamaları hiç güven vermiyor. Hindistan'ın kovaladığı gemiyi biz neden alıyoruz? Gemi, boyutu son derece şaibeli ve kafa karıştıran bir açıklama ile yürüyor. Bakanlığa çağrı yapıyoruz. Durdurun, bu gemi çıkmasın, gelmesin" dedi.
Brezilya donanmasına ait, bünyesinde tonlarca asbest barındırdığı iddia edilen Nae Sao Paulo adlı savaş gemisinin Aliağa'da sökümü için Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından izin verilmesi; İzmir Mimarlık Merkezi'nde düzenlenen basın açıklaması ile protesto edildi.
Açıklamaya; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Genel Sekreteri Aykut Akdemir, TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi yöneticileri ve üyeleri katıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Sao Paulo gemisi ile ilgili yapılan açıklamaları eleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer şöyle konuştu:
"İki başlığı var, bu hikayenin. Birincisi geminin kendisi, ikincisi Aliağa söküm tesisleri. İki boyutu var. Gemi ile ilgili bakanlığın açıklamaları hiç güven vermiyor. 'Gemiyi gezdiririz, herkes görsün' diyorlar. Geminin tehlikeli atık envanterini çıkaran firma, girilemeyen yerler olduğunu söylüyor. Biz gezip, neyi göreceğiz? Geminin Hindistan tarafından kabul edilmemiş olması, bir de üstüne onur kırıcı bir durum. Hindistan'ın kovaladığı, geri gönderdiği gemiyi biz neden alıyoruz, nasıl alıyoruz? Gemi boyutu, son derece şaibeli ve kafa karıştıran bir açıklama ile yürüyor.
Öbür tarafta, Aliağa'da 40 yıldır devam eden gemi söküm işlemleri var. 22 işletme var. 8'i sadece, Avrupa Birliği normlarına uygun işletme yapıyor. 3'te 2'sinin neye göre işlem yaptığı belirsiz. ÇED'den muafiyet tanınmış bu firmalara. Bir mandıra açarken 'ÇED olumlu' raporu almak zorundasınız. Binlerce tonluk gemilerin söküldüğü bir yerde yayılan emisyon, ortaya çıkan kirlilik... Bunların hiçbirinin ÇED mevzuatına tabi olmadığını görüyoruz. Kabul edilebilir değil. Her iki başlıkta da mücadeleyi sürdüreceğiz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Soyer şöyle devam etti:
"Aliağa ile ilgili yeni düzenlemelerin yapılmasının önünü açacak bu mücadele. Seferihisar'da bana orkinos çiftliklerine karşı mücadele ederken 'Ne yapıyorsun?' diye sorarlardı. Ben de 'Çevreyi, Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan korumaya çalışıyorum’ derdim. Bundan gurur duymuyoruz. Çevreyi, Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan korumak çok üzücü. Bakanlığı sağduyuya, basirete, çevre duyarlılığına, bu memleketin doğasına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bizimle beraber aynı kaygıyı taşımaya davet ediyoruz. Bunlar kabul edilemez. İzmirlinin görebileceği, içine sinebileceği, kimsenin kuşkuyla baş başa bırakılmayacağı bir süreç istiyoruz. Ben şahsen de Tunç Soyer olarak kişisel dava sürecini de başlatmayı düşünüyorum. Tüm İzmirlileri de bu dava sürecine katılmaya davet ediyorum. İzmirlilerin içi rahat olsun. İzmir sahipsiz değil. Zehirlerden korumaya, atıklardan, çöplük olmaktan korumak için elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz.
Greenpeace ile istişare yapıyoruz. Şu an gemi daha yola çıkmadı. Çıkıp buraya gelişi en az 45 gün. Bugün itibariyle bakanlığa, devlete bir çağrı yapıyoruz. 'Bu süreç böyle cereyan etmesin. Durdurun, bu gemi çıkmasın, gelmesin' diyoruz. Duyuyorlar, bekleyip göreceğiz. Biz burada İzmir'e sahip çıkmaya devam edeceğiz. İzmir'de sivil toplum kuruluşlarını tüm dernekleri vatandaşlarımızı bu mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Farkındalığı ne kadar büyütürsek o kadar hayırlı bir iş yapmış oluruz."
Mücadeleyi uluslararası boyuta da taşımayı planladıklarını belirten Tunç Soyer, "Çevre duyarlılığını taşıyan bir çok kurulla istişare ediyoruz. Greenpeace ile temas halindeyiz. Onlar bir toplantı organize ediyorlar. Mümkün olduğunca uluslararası hale getireceğiz bu mücadeleyi. Çünkü bu sadece İzmir'in değil dünyanın meselesi. El birliği yapacağız" diye konuştu.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Aykut Akdemir, 15 aydır söz konusu gemi ile ilgili bazı belgeler talep ettiklerini anımsatarak, "Bu bugünün sorunu değil. 15 aydan bu yana değişen bir şey yok. O gün talep ettiğimiz hiçbir belge açıklanmadı. Bu gemi ilk değil. Son da olmayacak. Göz ardı edilen her türlü kural bu ülkenin doğasına, suyuna zarar vermekte. Gemiyi durdurun, İzmir'e getirmeyin. Dava süreci hazırlığımız var. İzmir'de yereldeki tüm kurum, kuruluş ve örgütlere çağrı yapıyoruz. Bu mücadeleyi tekleştirmek ve büyütmek gerekiyor" diye konuştu.
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak da "Sadece bir gemi değil. Aliağa'daki gemi söküm alanının koşullarının da değerlendirilmesi gerekiyor. İnsan sağlığı için başta asbest ve radyoaktivite olmak üzere orada çalışan insanların sağlığına olumsuz etkiler yapacak maddelerin ülkemize girdiğini görüyoruz. Türkiye'de atık politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor" dedi.
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise şunları söyledi:
"Baro olarak davalar açıyoruz. Yürütmeyi durdurma karaları da çıkıyor. Ama uygulayana kadar kaşla göz arasında gemiler sökülmüş oluyor. Yaşanacak felaketler yaşanmış oluyor. Bu alanda çalışan ülkelere baktığımızda Türkiye'nin içinde bulunduğu riski görmek mümkün. Çok az sayıda ülkede bu söküm işlemlerinin yapıldığını görüyoruz. Pakistan, Bangladeş ve Hindistan gibi. İdarenin pervasızlığı nedeniyle davalardan başka bir şeye ihtiyaç var. Sökülmesin istiyorsak daha kararlı bir mücadeleye ihtiyaç var. Ben Baro Başkanıyım, dava yolunu önermemiz gerekiyor ancak bu sefer ülkemizde farklı bir yol gösteriyoruz. Bu kez farklı bir yola ihtiyaç var. O tesise demir atan gemi sökülüyor. Sökülmesin istiyorsak bu kez daha büyük mücadeleye ve sivil itaatsizliğe ihtiyaç var. Etkileri çok uzun zaman devam edecek bir süreçten söz ediyoruz. Gaziemir'deki radyoaktif çöplük halen temizlenmiş değil. İktidar umursamıyor. İdarenin yurttaşların sağlığı ve çevre konusunda en ufak bir kaygı taşımadığını görüyoruz. Biz üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz. Ölüm gemisinin Aliağa'ya yanaşmasına izin verilmemesi gerekiyor. Tüm yurttaşlarımızın o geminin limana yanaşmaması için harekete geçmesini umuyorum."