Brezilya’da internete düzenleme getiren ve ‘Marco Civil’ olarak adlandırılan yasa tasarısı kabul edildi. Yasada devlet, internete erişimi sürekli açık tutarak, kullanıcıların bu insan hakkını garantilemekle mükellef tutuluyor. Kullanıcıların kişisel verilerinin ifşasına karşı mahremiyetleri garanti altına alınıyor. Servis sağlayıcıların e-posta ve kişisel verilere mahkeme kararları dışında erişimi, internet üzerinden fişleme suç sayılıyor. Ancak bazı kesimler ‘Marco Civil’in tarafsızlıktan uzak olduğunu ve ‘InternetBRAS tipi yani muhaliflere karşı kullanılabilecek yeni denetim aygıtı’ yaratıldığını savunarak yasaya karşı çıkıyor.
Taraf gazetesi yazarı Ceyda Karan, “Yasa’nın internet teknolojisinin belirleyici olduğu bir dünyada insan hakları ve daha bağımsız teknoloji geliştirme/ kullanımına dair küresel tartışmalarda öncülüğü Brezilya’nın üstlenmesi anlamına geldiği” değerlendirmesinde bulundu.
Ceyda Karan'ın Taraf gazetesinde “İnternet cini şişeden çıktı” (28 Nisan 2014) başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Lamı cimi yok, sanal âlemdeki gelişmeler bu yüzyıla damgasını vuracak. Kim bilir belki de bilimkurgu filmlerindeki dünya çok uzak değil. Toplumsal ve teknolojik gelişmeler ve insanlığın gidişatı artık bu platform temelinde şekilleniyor. Hâl böyleyken, dünya ülkeleri bu teknolojiyi insanlığın kullanımına sunma konusunda seçtikleri toplumsal örgütlenme modeline göre pozisyonlar alıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen hafta interneti ‘CIA’in icadı’ olarak niteledi. Doğrusu interneti ‘espiyonaja’ indirgeyen anlayışın izahı zor. Zira cinin şişeden çıkması misali, bu teknolojiyi bir kere serbest bıraktınız mı, dönüşü/ kontrolünün kolay mümkün olmadığı aşikâr...
Günümüzde iktidarların ‘kontrolcü, korumacı’ pozisyon aldıkları model bir yanda, ‘verili düzensizlikten farklı bir toplumsal örgütlenme modeli yaratmaya çalışanlar’ diğer yanda... Türkiye’nin ‘internet yasakçıları’ liginde oynamayı seçmesi karşısında çareyi durumu ti’ye almakta bulmuşken, gözlerimizin önünde ikinci grup ülkeler başka sulara yelken açmakta. Bu açıdan geçen hafta Brezilya’da yaşananlar ibretlik bir başlangıcı teşkil ediyor.
Latin Amerika’nın öncü ülkesi Brezilya geçen hafta internet yasasını onayladı, eşzamanlı olarak NETmundial diye anılan ‘Küresel Paydaşların İnternet Yönetimi’nin Geleceği’ başlıklı forumu düzenledi. 25 Mart’ta Brezilya Kongresi’nin alt kanadı Camara dos Deputados’ta kabul edilen; 22 Nisan’da ise Brezilya Senatosu’nda onaylanan ve kadın Devlet Başkanı Dilma Rousseff tarafından imzası, NETmundial’in açılışına denk getirilen yasa ‘Marco Civil da Internet’ diye anılıyor. İspanyolcadan ‘İnternete Sivil Çerçeve’ diye çevirebiliriz. Kısaca ‘Marco Civil’ diye anılıyor. Destekçileri ‘internet hakları beyannamesi’ yahut ‘internet anayasası’ nitelemelerini münasip görüyor. Yasa ifade özgürlüğü, ağların güvenliği, gizliliğin korunması, hükümetlerin sorumlulukları, internet erişiminin küresel düzeye ulaştırılması, sunucuların tarafsız hâle getirilmesini içeriyor. World Wide Web(www) sisteminin kurucusu olarak internet’in ‘babası’ olarak anılan Tim Berners-Lee, bu yasayı “Web’in kuruluşunun 25. Yıldönümüne verilmiş hediye” sözleriyle selamladı, “Bütün ülkelerdeki vatandaşların haklarının ‘dijital haklar beyannamesiyle’ korunmasının yolunu açıyor” vurgusu yaptı.
Yasa, Brezilya’nın internet teknolojisinin belirleyici olduğu bir dünyada insan hakları ve daha bağımsız teknoloji geliştirme/ kullanımına dair küresel tartışmalarda öncülüğü üstlenmesi anlamına geliyor.
Asıl manidar olan Rousseff’in, ‘Marco Civil’i 23-24 Nisan’da düzenlenen NETmundial’de imzalaması. Foruma 80’den fazla ülkeden 800’den fazla katılımcı iştirak etti. Salt hükümetler değil, internet şirketleri, teknoloji uzmanları ve kullanıcı haklarını temsil eden sivil toplum kuruluşları da... Forum NETmundial.bradresinden canlı yayınlandı. Bu arada Türkiye’den de Bilgi ve İletişim Kurumu heyeti foruma katılırken, Türk heyetinin ne yapıp ne söylediğini bilmememiz bize özgü bir durum olsa gerek!
Foruma ‘Marco Civil’ damgasını vururken, asıl tartışma ‘küresel internet yönetimi’ etrafında şekillendi. Zira internet yönetiminin küresel dizaynı önemli. Bugünkü yönetim, merkezi California’da olan ve domain isim ve adreslerini belirleyen ICANN’da (Tahsis edilmiş isim ve numaralar için internet şirketi- Internet Corporation for Assigned of Names and Numbers). Amerikan yönetiminin ICANN üzerinde gözetim hakkı var. NSA skandalının iyi tarafı Obama yönetiminin geçen ay bu gözetim hakkından Eylül 2015 itibariyle feragat edeceğini duyurması olmuştu. İşte forumda ICANN’ı kimin yöneteceği ele alındı. Sansürü doğal karşılayanlar sadece hükümetlerin söz hakkı olmasını istiyor. Nitekim forumda Çin, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan ile birlikte internet için BM’de bir tüzük hazırlanması önerisi sundular. Amerika bu tutumu eleştirse de ‘teknolojik üstünlüğünü’ yitirmesine yol açacak bir paydaşlıktan hazzetmediği açık. Gel gör ki NSA skandalı ellerini zorlaştırmış durumda.
Mesele daha çok tartışılacak. Bu yıl birisi BM çerçevesinde iki konferans daha düzenlenecek. Ama Sao Paulo’dan çıkan sonuç bildirisi, Brezilya gibi ülkelerin işin içine sektörü, akademisyenleri, sivil toplumu soktukları ‘paydaşlık’ modeli. Kısa vadede dünya nüfusunun üçte birinin interneti kullanım biçimini değişmese de geleceğini belirleyecek reformların tohumları atıldı. Hem de Brezilya liderinin ortaya koyduğu beş temel ilke çerçevesinde: İfade özgürlüğü, şeffaf ve paydaşlara dayalı yönetim, evrensellik ve ayrımcılığı dışlamak, değerler empoze etmeksizin kültürel çeşitlilik ve ağ tarafsızlığı. Rousseff’in deyişiyle‘internet yönetiminin küresel, demokratik, açık ve adem-i merkeziyetçi bir ağ olarak devamlılığını sağlarken, hak ve sorumlulukları dengelemek çabası’...
Yasaya da foruma da eleştiriler eksik değil. Kimileri ‘Marco Civil’in tarafsızlıktan uzak olduğunu ve ‘InternetBRAS tipi yani muhaliflere karşı kullanılabilecek yeni denetim aygıtı’ yaratıldığını söylüyorlar. NETmundial forumunu da ‘komedi’ olarak niteleyip önerilen standartların gerekli korumaları içermediğini savunuyorlar. Bu konuda sivil toplum adına bir mektup da imzaya açıldı. Mektup hükümetlerin vatandaşlarının özgürlüklerini ve net tarafsızlığını korumak, online içeriğe evrensel erişimi garantilemek ve geniş çaplı siber suç yasalarıyla siber âlemi militaristleştirmeye son vermek konusunda etkili önlemler içeren yasalar çıkartılması çağrısı içeriyor.
Yine de sansür, gözetleme, şirketlerin kibri ve hükümet müdahalelerinin dijital hakları belirlediği bir iklimde, Sao Paulo’yu bir başlangıç saymak gerekir. ‘Marco Civil’de payı büyük olan Brezilyalı akademisyen Ronaldo Lemos’un deyişiyle “Nereye gitmek istediğinizi bilin ve dayanın. Eğer birisi hangi limana gittiğini bilmiyorsa, hiç bir rüzgar elverişli olmaz”.
Bizim açımızdan acıklı olan internet kullanımı hızla artarken, devlet eliyle getirilen yasakçı zihniyet tam gaz giderken, geleceği şekillendiren bu tartışmaların doğru düzgün izlenmiyor oluşu.
***
‘Marco Civil’in temel unsuları şöyle: Devlet, internete erişimi sürekli açık tutarak, kullanıcıların bu insan hakkını garantilemekle mükellef tutuluyor. Kullanıcıların kişisel verilerinin ifşasına karşı mahremiyetleri garanti altına alınıyor. Şirketler, servis yurtdışından sağlansa dahi Brezilya’nın veri koruma yasasına uymak zorunda kalacak. Servis sağlayıcıların e-posta ve kişisel verilere mahkeme kararları dışında erişimi, internet üzerinden fişleme suç sayılıyor. Yasada gidilen değişiklikle servis sağlayıcıları kullanıcıların paylaştıkları içeriklerden sorumlu tutulamayacak ancak mahkeme kararı varsa, saldırı ve hakaret teşkil eden içerikleri kaldırmak durumunda kalacaklar. Yani bir kişi yüzünden bütün teknolojinin ve milyonlarca insanın cezalandırılması mümkün olmayacak.
Sektör açısından da internet servis sağlayıcılarının bütün verilere erişimde eşitlik ilkesini benimsemesini içeren ‘net tarafsızlığı’ vurgulanıyor. Servis sağlayıcılar sadece hız ve kota üzerinden satış yapabilecek. Hükümet, telekom şirketlerinin içeriklere ek maliyet olarak yansıttıkları, video yayını yahut Skype gibi sesli hizmetlerin daha yüksek fiyatlandırılmasına dair maddeyi çıkartmayı ise reddetti.
Yasa, ilk olarak Adalet Bakanlığı ile Getulio Vargas Vakfı bünyesindeki hukuk okulunun işbirliğinde 2009’da ortaya atıldı. Ve internet kullanıcıları, telekom şirketleri ve hükümet kuruluşları arasında uzun bir tartışma sürecinden geçildi. Öyle ki ilk taslağa 800’den fazla katkı yapıldı ve 2011’de Brezilya Kongresi’ne sunuldu. Bir dizi ötelemenin ardından yasaya hız verilmesi, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) dünya çapındaki dinleme skandalıyla gerçekleşti. NSA’in gizlice Google ve Yahoo gibi şirketlerin server’larındaki verileri topladığı hatta Almanya ve Brezilya liderlerini dinleyip e-postalarını gözetlediği anlaşılmıştı. İşte Brezilyalı kadın Devlet Başkanı Dilma Rousseff’i geçen sonbahardaki BM Genel Kurulu’nda kürsüden sert eleştiriler yapmaya iten bu gelişmeler, ‘Marco Sivil’in onayını tetikledi.