Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, ABD ile Türkiye arasında karşılıklı yaptırım krizine neden olan rahip Andrew Brunson hakkında "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın rehinesi" yorumları yapanların da olduğunu söyledi. Sirmen, yaşanan süreci değerlendirirken, "Brunson gerçekte kimin rehinesi, Erdoğan’ın mı Trump’ın mı? Bütün izan sahiplerinin 'Trump' yanıtını vereceğinden kuşkunuz olmasın" ifadesini kullandı.
Sirmen'in "Brunson kimin rehinesi?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Tayyip Erdoğan’ı içeride de dışarıda da, ötekileştirici tehlikeli gerginlik politikalarına sıkça başvurduğu, her konuda gerginliği tırmandıracak vahim ifadeler kullandığı için eleştiren çok oldu. Bu eleştirilere katılmamak mümkün değil. Ama rahip Brunson olayında krizi tırmandıranın, pervasızlıkta, ötekileştirici, gerginlik politikaları uygulamada, eksisi değil artısı daha çok olan Trump olduğu tartışma götürmez. Tutuklu yargılanmaktayken, geçenlerde ev hapsine bağlanarak tahliye edilen rahip Brunson’un durumuna gelince: İki NATO müttefikinin, Zarrab davasının kurbanı Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile, casuslukla suçlanan evanjelist rahip Brunson’un karşılıklı olarak takas edilmeleri konusunda anlaştıkları herkesçe bilinmekte. ABD’yi kızdıran, Bronson’un birden tümden salıverilmeyip, önce bir süre ev hapsinde tutulması oldu. Oysa durum gizli görüşmelerde münasip kanallarla, ikna edici bir dille karşı tarafa anlatılarak bu “yanlış” düzeltilebilirdi.
***
Ama Trump bu yolu tutmadı ve Türkiye’yi suçlayıp, yaptırım uygulayacağını açıklayarak, gerginliği tırmandırmayı tercih etti. Üstelik tüm bu olaylar, Türkiye’nin dış kaynağa bağımlı kırılgan ekonomisinin darboğaza girdiği, TL’nin baş döndürücü bir hızla değer kaybettiği, Reislik sisteminin resmi uygulamasının ilk günlerinde, Ankara’nın sorunlu imaj vermesinin sonuçlarının kritik durumu daha da ağırlaştırdığı bir döneme rastlıyordu. Trump, eğer bir çözüm istiyor olsaydı, Tayyip Bey’i köşeye sıkıştırırken bir yandan da ona işin içinden, görünüşü kurtararak sıyrılabilecek bir manevra alanı bırakırdı. Ama yapmadı. Onu kamuoyunda direniyor tepkisi vermekten başka çıkar yolu olmayacak şekilde köşeye sıkıştırdı. Neden? Nedeni rahip Brunson’da yatıyor. Brunson sade bir rahip ama, siyasette çok etkin olan ve Cumhuriyetçilerin de en fanatik kanadının büyük destek aldığı Evanjelistlere mensup bir rahip. Evanjelistler ABD’de sandıkta büyük etkinliği olan, Başkan Yardımcısı Pence’in de hararetli mensuplarından biri olduğu bir kilise. Üç ay sonra, ABD’de Temsilciler Meclisi’nin tümünü, Senato’nun ise üçte birini yenileyecek bir seçim var. Seçildiği günden bu yana sürekli prestij kaybeden ve bunu fanatiklerin desteğiyle gidermeye çalışan Trump, kampanya sürecinde Evanjelistlerin koruyucusu olduğunu herkesin gözüne tekrar tekrar sokacak bir görüntü içinde olmasının, Cumhuriyetçiler açısından çok yararlı olacağını düşünmektedir. Rahip Brunson olayının şu sıralarda çözülmesi, belleğinin sığlığıyla ünlü Amerikan seçmeni tarafından seçime kadar geçecek sürede kolaylıkla unutulabilir. Bu durumda krizin mazlum Brunson ve onu kurtarmak için mücadele eden Trump imajını sürekli gündemde tutacak şekilde sürdürülmesini çıkarına uygun bulmaktadır ABD Başkanı. Kısacası, Trump’ın şu anda çözümden yana olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim, iki ülke dışişleri bakanlarının Singapur’da bir araya geldikleri toplantıda, ABD’nin tavrı bu görüşü doğrulamıştır. Türkiye ise boyun eğmiyor görüntüsü verirken, ABD’ye karşı tepki olarak, mukabele-i bilmisil yapıyormuş gibi davranmakta, o da Amerikalı iki bakanın Türkiye’deki mal varlığına el koymaktadır. Bu yaptırımın pratikte kıymeti harbiyesi sıfırdır. Gerçekte, Türkiye krizin, görünüşü kurtaracak bir formülle bir an önce çözülmesi için her şeyi yapmaya hazırdır. Doğrusu ABD’nin iki Türk bakanın ülkesindeki mal varlıklarına el koyması pratikte bir anlam taşımıyor. Asıl yaptırımlar ekonomiktir ve onlar da Türkiye’ye sorunlu ülke damgasını vurarak sağlanmakta, yeni yaptırımlar da sırada bekletilmektedir. Bu arada, rahip Brunson’u Tayyip Erdoğan’ın rehinesi olarak niteleyenler de var. Bütün bu gerçekleri gördükten sonra, kime isterseniz şu soruyu sorabilirsiniz: -Brunson gerçekte kimin rehinesi, Erdoğan’ın mı Trump’ın mı? Bütün izan sahiplerinin “Trump” yanıtını vereceğinden kuşkunuz olmasın!