Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçisiyle yemek yemesi üzerine İmamoğlu’na yöneltilen eleştiriler için, “Türkiye'de biz İngiliz Büyükelçisi ile balık yiyenleri konuşuyoruz da, bugün Cumhurbaşkanı'nın 25-30 yıl önce Pınarhisar Cezaevinde ABD büyükelçisi ile yediği balığı niye hiç konuşmuyoruz?” dedi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Prof. Dr. Haydar Baş’ın hayatının anlatıldığı “Benim Siyasetim” belgesel serisinin Trabzon’da gerçekleştirilen üçüncü bölüm galasında gündeme ilişkin açıklama yaptı. Baş, şunları söyledi:
“İstanbul'da çok şiddetli kar yağdı, belediye belli zafiyetler gösterdi. Çok daha iyi bir çalışma yapılması gerekiyordu. Bu eksiklikler olur, 2 -3 gündür geçer... Aslında bunlar konuşulacağına biz ne konuşuyoruz, İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanımızın İngiliz Büyükelçisi ile akşam balık yemesi konuşuluyor. Türkiye'de biz İngiliz Büyükelçisi ile balık yiyenleri konuşuyoruz da bugün Cumhurbaşkanı'nın 25-30 yıl önce Pınarhisar cezaevinde ABD Büyükelçisi ile yediği balığı niye hiç konuşmuyoruz.
Kıymetli izleyiciler, kusura bakmayın ama Türkiye öyle bir noktada ki kandırılıyoruz, uyutuluyoruz, boş boş hikâyelerle günümüz çalınıyor, geleceğimiz çalınıyor. Bugün bir yandaş kanalı açıyorsunuz yarım saat izlemeye tahammül edemiyorsunuz çünkü bırakın siyasi olmayı ahlaki değiller. Diğerinin de yandaş kanalı var onu da 40 dakika izlemeye tahammül edemiyorsunuz. Yani ya oradansın ya buradan şeklinde bölünmüş bir ülke ve hepimiz kandırılıyoruz. Dünya ilerliyor, dünya bambaşka bir yere gidiyor, biz hala gündelik bomboş tiyatrolarla uyutuluyoruz. Dolayısıyla bugün aslında, Türkiye'de siyasetin nasıl yapılacağını, millete faydalı bir anlatımın, vatandaş derdiyle dertlenmenin nasıl olacağını izleyeceğimiz bir gün… Siyasette ana fikir belki bugün insanoğlu anlamayacak ama 20-30 sene sonra anlayacaktır ve geriye dönüp bakıldığında Haydar hoca siyaseti diye bir şey bu ülkede oturacaktır. Haydar hoca gibi siyaset yapmak, sen osun busun diyerek dışlayan değil...”
“Adalet Bakanımız değişmiş. Kim geldi yerine? Bekir Bozdağ geldi. Bekir Bozdağ 15 Temmuz'dan sonra görevden alındı. Peki görevden alındığında herkes şunu demedi mi; bu adam FETÖ'nün faaliyetlerine yakın bir kişi olduğu için herhalde görevden alındı. Abdülhamit Gül'ü görevden alıp şimdi Bekir Bozdağ'ı tekrar göreve getirdiler. Bunun iki açıklaması olabilir, ya siz Bekir Bozdağ'a yanlış yaptınız, bu adamın FETÖ ile hiçbir alakası yoktu ki bu şu demek, sen Bakan’a bile bunu yapıyorsan kim bilir içerde tuttuğun o kadar vatandaşa ne haksız yapıyorsun! Ya da şu anlamı vardır, sen bugün tekrar FETÖ ile bağlarını güçlendiriyorsun.
Düşmez kalkmaz bir Allah. Babama siyasi kumpaslar kuruldu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş'a da belediye seçimlerinde kumpaslar kurulmuştu. Aynı yöntemlere benzer yöntemlerle babama siyasi kumpaslar kurdular. Ben de bir hukukçu olarak bu süreci çok yakından takip ediyordum. Biz o dönem kimlerle görüşmedik ki... Mesela biz dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün kayınpederi olan Cumhurbaşkanlığı'nda Ombudsman görevindeki Şeref Malkoç'a gittik. Burada FETÖ vari bir kumpas var dedik. Hiç sesleri çıkmadı biliyor musunuz! Ama düşmez kalkmaz bir Allah. Şimdi ‘FETÖ vari kumpaslarla Ekrem İmamoğlu'nun MOBESE kayıtlarının alınması hukuki değildir’ diyen bir önceki Adalet Bakanımız konu Haydar hoca olduğu zaman FETÖ vari kumpaslara göz yummuştu. Nihat başkanımız çok güzel bir şey söyledi, ‘biz Haydar hocayı görünce Allah'ı hatırlardık’ dedi. Şimdi kardeşim, Allah var ve bu dünyada bir Allah adaleti de var. Bugün her şey benim lehime zannedersin ama hepimiz bir gün gidip hesap vereceğiz. Türkiye'de emin olun hiçbir siyasinin böyle bir gündemi yok. Biz öleceğiz hesap vereceğiz ama ‘yoo niye hesap verelim ki’ mantığındalar. Biz hesap soracağız, bunların mantığı bu. Muhalefetin mantığı ‘biz geleceğiz bizden önceki iktidardan hesap soracağız’, iktidarın mantığı ‘biz bugünkü muhalefetten hesap soracağız’. Sen bırak soracağın hesabı vereceğin hesabı düşün, kimsenin böyle bir derdi yok. Hesap verecek adam milletinin geleceğini düşünür. Kim düşünüyor bunu? Herkes bir koltuk derdinde. Böyle bir siyaset olabilir mi? Bunu zaten bütün insanlık temel hukuk normları adı altında birleştirmiş. Adil olacaksın, hakkaniyetli olacaksın, güvenilir olacaksın. Siyasetçi dediğin vatandaşın rahatlıkla sırtını dayayabildiği kişi olması lazım. Soruyorum, siz bugün Türkiye'de siyaset yapan kime gidip sırtınızı dayarsınız? İşte biz nesilleri kurtarma peşindeyiz, nesilleri uyandırma derdindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanı Giresun'daki konuşmasında, 'Bizim gazlarımız stoklu' dedi. Ama OSB'lere gaz verilemiyor. 3 gündür üretim durdu ama bir yandan da 'gaz stokumuz var' diyor. Çıkarsınlar artık gazı yoksa bu millet dayanamıyor. Sanayilere günlerdir elektrik ve doğalgaz verilmiyor. Cumhurbaşkanımız ise gaz stokumuz var diyor. O zaman hatırlatayım; stokçuluk haramdır!”