Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'ne ait maden ocağında meydana gelen 'grizu patlaması'na ilişkin olarak, “Bartın’da 41 madenci kardeşimiz şehit oldu. 41 aile, 41 evlat, 41 baba, 41 hane canlarını yitirdi. Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Kader’ dedi ve ‘24 saat geçmeden göçük altından bütün cesetleri çıkardık’ diyerek övündü. Göçük altında hiçbir beden kalmamış olabilir ama bugünü bir kenara yazın. Bugün, AK Parti iktidarı göçük altına gömülmüştür” dedi.
Hüseyin Baş, partisinin dün Ordu’da düzenlediği ‘Mevzu Ekonomi, Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ toplantısında konuştu. Konuşmasına, Bartın’ın Amasra ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen grizu patlamasında yaşamını yitiren maden işçilerini anarak başlayan Baş, şunları söyledi:
“Bartın’da 41 madenci kardeşimiz şehit oldu. 41 aile, 41 evlat, 41 baba, 41 hane canlarını yitirdi. Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Kader’ dedi ve ‘24 saat geçmeden göçük altından bütün cesetleri çıkardık’ diyerek övündü. Göçük altında hiçbir beden kalmamış olabilir, ama bugünü bir kenara yazın. Bugün, AK Parti iktidarı göçük altına gömülmüştür.
İnsan hayatının bu kadar değersizleştiği, insanın bu kadar kıymetsizleştiği hiçbir dönem olmamıştır. İnsanın bu kadar sömürüldüğü, 3 kuruş için canına kastedildiği hiçbir dönem görmedik. Ve 20 yıldır sömürülüyoruz, 20 yıldır öldürülüyoruz, 20 yıldır yok ediliyoruz, 20 yıldır canımıza kastediliyor.
Tek kelimelik bir açıklama; ‘kader’. Bunun kaderle hiçbir alakası yok. Sizin kader dediğiniz şey, aslında sizin ihmalkârlığınız, sizin iş bilmezliğiniz, sizin insana kıymet vermeyişinizden kaynaklanıyor. Senin açtığın çukurda 41 can hayatını kaybetti. Bunun kaderle hiçbir alakası yok. Avrupa ve Amerika’daki maden işletmelerinin sizin kurduklarınızdan 130 kat daha güvenli olması da kader mi? Ve o göçüğün altına gömdüğümüz AK Parti hükümeti, o ailelere hesap verecektir. Bize değil, siyasete değil, o ailelere hesap verecektir. 14-15 yaşındaki bir çocuk, facianın olduğu bölgede babasını arıyor. Yeminle söylüyorum; bu tabloyla dünyanın herhangi bir yerinde iktidar değişir. İnsan canı bu kadar kıymetsiz olabilir mi?
Geçen, Cumhurbaşkanı, ‘Biz dördüncü Y’yi de ekledik, yollar yaptık’ dedi. Yol falan yapmadınız. Siz; yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların yolunu yaptınız. Sizin dördüncü Y’niz o. Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış. Şimdi döndüler aynı şeye, başa sardılar; ‘Yoksulluğu bitireceğiz, yolsuzluğu bitireceğiz’. Sanki ülkeyi biz yönettik, sanki bütün bu berbat tablonun sorumlusu biziz.
Bir korkunuz var. Diyorsunuz ki ‘Sana oy vereceğim, ama oyum boşa gider’. O zaman bana vermeyin, gidin onlara verin, oyunuz kesin olarak boşa gitsin. Sanki çok dolu yerlere oy veriyormuşsunuz gibi. Sizin oyunuz 20 senedir boşa gidiyor. Nereye atarsanız atın. 20 senede bir doluyu tutturamamak da enteresan.
Şimdi bugün ne yaşıyoruz? Sizin olan SEKA’yı özelleştirdiler, sizin olan elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirdiler. Sizin olan TEKEL’i özelleştirdiler. Sizin olan bankaları özelleştirdiler. Sizin olan şeker fabrikalarını özelleştirdiler. Ve siz ne yaşıyorsunuz? Bu saydığım tüm ürünlerde pahalılık yaşıyorsunuz. Bakın, bunu daha önce bizim atalarımıza yaptılar, bugün aynısını yapıyorlar. Bunun sonunda açlık var, kıtlık var. Bunun sonunda, işin en kötüsü, darmadağın olup parçalanmak var. Buna bir an önce ‘dur’ diyeceğiz. Biz ne yapacağız? Onlar babalar gibi sattılar, biz babalar gibi geri alacağız.
Dün bizim en büyük düşmanımız kimdi? İsrail. Bugün yandaş kanalları izliyorum, gerine gerine İsrail güzellemesi yapıyorlar. İsrail’in doğal gazının geçiş noktası Türkiye olacakmış. O kadar mutlular ki gerine gerine anlatıyorlar. Dün düşmandı bunlar. Dün biz, sokakta kola döktük, ‘one minute’ dedik. Ne oldu? Şimdi en kadim dostumuz oldu. Sarayda ağırladılar. Hahamlara el açtırıp dua ettirdiler; arkalarına geçip, ellerini açıp amin dediler. Kimler? Müslümanlar. Ve bugün dost oldu o İsrail. Ben, devlet düşmanı değilim. Hani beni bir gün iktidara taşıyacaksanız ‘İsrail’e savaş açacak’ diye taşımayın. Öyle bir derdim yok. Ama ben, sizi kandırmam. ‘İsrail düşmanıyım’ diye kandırmam. Ben, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarını, milletinin çıkarlarını her platformda savunurum ve korurum. Bunun dışında benim kralı ile işim olmaz. Benim ne dostum olur ne düşmanım. Benim hesap vereceğim bir tane irade var, o da bu Türk milletinin iradesidir.” (ANKA)