'Bu belgeler savaş çıkartır'

"Ergenekon" soruşturması kapsamında haklarında dava açılan 45'i tutuklu 86 sanığın yargılandığı davanın 18'inci duruşmasına başlandı. Ergenekon savcısı Taşkın, savunma yapan sanık Yıldız'ın ofisinde ele geçirilen belgelerin İran ile Irak arasında savaş çıkarabileceğini söyledi. Yıldız ise belgeleri reddetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına, emekli tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 41 tutuklu sanık katıldı. Sevgi Erenerol'un da yer aldığı 4 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay'ın katılmadığı duruşmada, tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, Rafet Arslan, İsmail Eksik, Hayrullah Mahmud Özgür ve Zeki Yurdakul Çağman da hazır bulundu. Duruşma, tutuklu sanık İsmail Yıldız'ın sözlü savunmasıyla devam etti. Yıldız, önceki duruşmada Aydın Doğan’la ilgili sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtince, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, “Medyada yer alanlar değil, zapta geçenler önemli” diye müdahale etti. Yıldız, Aydın Doğan’a danışmanlık yapmadığını, sadece bir kez iş görüştüğünü bilgisayarının hard diskinde yer alan bilgilerin delil olarak değerlendirilmemesini talep etti. Yıldız’ın avukatı Dursun Yaslıkaya, “Suç işleyen her kim olursa olsun, devletin verdiği yetkiyi, üniformayı kullanarak suç işlemişse siyasi iradenin bertaraf edilmesi için faaliyette bulunuyorsa bunun karşısındayız. Safların belirlendiği bir dava olup olmadığını göreceğiz” dedi. Yaslıkaya, müvekkili Yıldız’ın yazdığı yazılarda Atatürk’ün Gençliği Hitabe’sinin bir erken uyarı sistemi olduğunu belirttiğini kaydederek şunları söyledi: “Müvekkilimin ‘Özkök Paşa’da Fethullahçı mı?’ başlıklı bir yazısı da dava konusu edilmiş. Bu yazıya ilişkin açılan tazminat davası devam ediyor. Soruşturmayı yürütenler acaba duygularından arındırılmış mı? Başbakan ‘ben bu davanın savcısıyım’ demiştir. Bu söze soruşturmayı yürüten savcılar tepki vermedi. ‘Savcı biziz sen değilsin’ demedi. Bu dava, seçilmiş siyasi iktidarı devirmek için kurulmuş örgüt olarak tanıtıldı. Ancak, ortaçağ mahkemelerinde yapılan bir yargılama söz konusu. Soruşturma savcısı Zekeriya Öz’ün müvekkilime ‘neden Başbakan aleyhine yazılar yazıyorsun?’ demesinin altında bunlar yatıyor. Bu iddianame şerefli Türk ordusuna hakarettir. Anayasal düzenin kesintiye uğramasını hiçbirimiz istemeyiz.” Tolon hastalıktan 15 kilo verdiKurye Bülent Gedikli iddiasıAvukat Yaslıkaya, İsmail Yıldız’ın iddianamede kurye oluşturduğunun iddia edildiğini belirterek, “O kurye Bülent Gedikli olmasın. Bülent Gedikli gelip bunları anlatsın. İsmail Yıldız’ı AKP Genel Merkezine çağıran genel başkan yardımcıları ve devlet bakanlarıyla görüşmesi kurye servisi midir?” diye sordu. Bu davanın gidişatını birileri tarafından bilinmesinin davanın siyasi bir dava olarak yorumlanmasına neden olacağını belirten Yaslıkaya, iddianamede yer alan gizli belgelerin taraflarına verilmesini talep etti. Yaslıkaya, müvekkilinin tahliyesini ve beraatini de istedi. Yıldız’ın sözlü savunmasının ardından çapraz sorgusu başladı. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Yıldız’a Ergenekon davası firari sanıklarından emekli albay Levent Ersöz’ü ve Atilla Uğur’u tanıyıp tanımadığını sordu. Yıldız, tanıdığını, Ersöz’ün kendisini makamına çağırarak SESAR’ı tanımak istediğini belirttiğini söyledi. Bu belgeler savaş çıkartır Savcı Pekgüzel, Yıldız’da İran ve Irak askeri istihbaratlarına ait çok gizli belgeler bulunduğunu ve açıklandığı zaman devletin aleyhine olacak bu belgeleri nereden aldığını sordu. Yıldız, belgelerden haberi olmadığını söyledi. Duruşma Savcısı Nihat Taşkın da, Yıldız’ın ofisinde ele geçirilen belgelerin iki devlet arasında savaş nedeni olacak belgeler olduğunu belirterek, “Sizde ne arıyor?” diye sordu. Yıldız, ofisinde gizli ibareli belgelerin olmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Ben kendi ülkemde ofisimde bir büyükelçi tarafından tehdit edildim. Ilımlı İslam’a geçilmemesini söylediğim için, bu tür belgeler bende olsaydı tutuklanmazdım.” 'AKP fişlemesini AKP'liler verdi'Duruşma savcısı Taşkın, AKP milletvekillerine ait çok önemli ve gizli olduğu belirtilen bazı bilgilerin Yıldız’ın ofisinde bulunduğunu belirterek, “Milletvekili fişlemelerini hangi amaçla yaptınız?” diye sordu. Yıldız’ın avukatı Yaslıkaya savcının sorusuna tepki gösterdi. İsmail Yıldız bu soruya, “O bilgileri bilmiyorum. O belgeyi AK Parti verdi bana. O bilgilerin detaylarını SESAR’ın bilmesi imkansız” diye konuştu. Savcı Taşkın da, belgelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Gül ekibinden” sözlerinin yer aldığını, bir partini kendi aleyhine kullanamayacağı sözler olduğunu belirterek, Yıldız’ın bu bilgileri nereden aldığını sordu. Yıldız, bu soruyu şöyle yanıtladı: “Ben AK Parti’nin bağırsaklarını dışarı çıkarmak için burada bulunmuyorum. 4 AK Parti Genel Başkan yardımcısıyla görüşüyorum. Kimden aldığımı hatırlamıyorum. Oradaki bilgileri ancak, o partinin sicil amirleri yazabilir. AK Parti 4 eş genel başkan üzerine kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan, Abddulah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç. 1980 yılından beri o partileri izliyorum. Her partide hizip olur. AK Parti’nin kendi çalışmasına rapor yazıp gönderdim ve çalışmam karşılığında fatura yazdım. Ankara’daki parti içi dedikodular, sohbetler, siyasi çekişmeler bir soruşturmanın delili olamaz. Cübbeniz nasıl suç teşkil etmezse, oradaki bilgiler de suç teşkil etmez. Ankara’daki konuşmalar İstanbul’da suç olarak yorumlanamaz. İktidar kavgaları ancak Ankara’da anlaşılabilir. İktidara yönelik eleştirileri ortaya koymak, Ankara’nın yapısında vardır“ Albay suikasti Ergenekon dosyasında'Başbakan peygamber gibi davranmalı'Yıldız, AKP’nin itibarının kendi itibarı, başarısının kendi başarısı olduğunu vurguladı. İktidarın vazifesinin kendisine dava açmak olmadığını kaydeden Yıldız şunları söyledi: “Başbakan’ın bana ve pek çok kişiye açtığı davadan vazgeçmesi gerekir. Başbakan peygamber terbiyesi aldıysa peygamber gibi davranmalı. Bugün Cumhurbaşkanı ve Başbakan benim vekaletimle orada oturuyor. Hükümet adaleti dağıtmakla yükümlü. Sayın savcı ile Ankara’nın atmosferini burada tartışamam. Suç, mahallinde görülür.” Savcı Nihat Taşkın Yıldız’ın ofisindeki kamera kayıtlarının halihazırda bulunup bulunmadığını sordu. Yıldız, “Beni 24 saat izlediler. Ben bilmiyorum. Onların bilmesi lazım” yanıtını verdi. Savcı Taşkın, “Yeşil org” adlı sitenin kime ait olduğu sorusunu yöneltti. Yıldız, bu soruya “Bilmiyorum” yanıtı verdi. SESAR’a Deniz Feneri benzetmesi  Yıldız’ın avukatı Yaslıkaya, Yıldız’a SESAR’da Halil Behiç Gürcihan dışında asker çocuğu çalışıp çalışmadığını sordu. Yıldız, Gürcihan dışında asker çocuğu çalışmadığı söyledi. Yaslıkaya, SESAR’ın istihbarat kuruluşu gibi mi çalıştığını sordu. Yıldız bu soruyu şöyle yanıtladı: “Think Tank kuruluşları için istihbarat teşkilatlarının raporları önemlidir. Ülkenin temel makro ekonomik durumları irdelenir. Think Tank’ler Deniz Feneri gibi. Gemilerin ne tarafa gideceğini belirler, gemilerin karaya çarpmaması için çalışır. Biz de böyle çalışırız. AK Partiye açılan dava, partizanlığı önleme davasıdır. Bir parti partizanlık yaparsa silinir gider. DTP ve CHP dışındaki pek çok partiye danışmanlık hizmeti verdik. Soldaki partilerle çok temasımız olmadı.” Yaslıkaya müvekkiline, “Hiç kiliseye gittiniz mi?” sorusunu da yöneltti. Yıldız, “Hiç kiliseye gitmedim. Cuma günleri Cuma namazına gitmeye çalıştım. İddianamede kiliseye gittiğim yazıyor” diye konuştu. Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, danışmanlık hizmeti verdiği bir partinin Yıldız aleyhine 50’nin üzerinde dava açmasının şaşırtıcı olduğunu belirterek, “Davalar şahsınıza mı açıldı, şirketinize mi?” sorusunu yöneltti. Yıldız, davaların şahsına açıldığını söyledi. Ertekin Yıldız’a, “Memleketin bu hale gelmesine katkınız oldu mu? Istırap duyuyor musunuz?” sorusunu yöneltince mahkeme Başkanı Şengün, soruyu kabul etmediğini söyledi. Soru, salonda gülüşmelere neden oldu. 'Başbakan da kelle dedi'Bir yazısında, “Bazı kelleler alınacak” sözünü kullanması iddianamede yer aldığını belirten Yıldız, Mir Dengir Fırat ve Başbakan da “Bazı kelleler kopacak” demişti. Yıldız, “Ben de bu üslubu kullandım. Kelleden kastım, koltuktur” diye konuştu. Koğuşta fasıl haberine yalanlamaBazı yayın organlarında cezaevinde Bekir Öztürk’le fasıl yaptıkları şeklinde haberlerin yer aldığını belirten Yıldız, bu haberlere tepki göstererek, haberleri yalanladı. 17 aydır her türlü zulmü yaşadıklarını belirten Yıldız, “Burada zevki sefa içinde olduğumuz haberini yapan gazeteler önemli. Bizim onurumuzla oynanması şeklinde bir ayet Kur'an-ı Kerim de yok. Medyanın 2002 yılından beri anayasal makama yaptığı saldırıyı iddia makamı gördü mü?” diye konuştu. 'Eşim başörtülü'Eşinin üniversite sınavını kazandığını ve başörtüsü nedeniyle üniversiteye gidemediğini belirterek, “Daha sonra başörtüsünü çıkarttı. Türban, yabancı ülkelerin bir manipülasyonu. Başörtülülerin samimiyetine inanıyorum” dedi. Siroza yakalanan sanık ifade veriyorErgenekon davası çerçevesinde tutuklanarak, Gebze cezaevine konduktan sonra, siroz hastalığına yakalanan tutuksuz sanıklardan Ayşe Asuman Özdemir, Yıldız’ın savunmasının ardından ifade vermeye başladı. Özdemir, kimlik tespitinin ardından kısık sesle savunmasını yapmaya başladı. Özdemir, kullandığı ilaçlar nedeniyle algılama sorunu yaşadığını doktorların duruşmaya gitmemesi yönünde yaptığı telkinlere rağmen, polislerin gece geç saatlerde kendisini arayarak duruşmaya davet etmesi nedeniyle duruşmaya geldiğini belirtti. Özdemir, Çerkez kökenli olduğunu ve bu nedenle kendisine ‘tamata’ diye hitap edildiğini, bunun da iddianameye ‘kod’ adı olarak girdiğini söyledi. Terörist olmadığını ve terörü lanetlediğini belirten Özdemir, “Milli değerlere saygılı Atatürkçü biriyim” dedi. Sorguda fenalaştıÖğleden sonraki duruşmada Özdemir çapraz sorguya alındı.Ergenekon tutuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir, çapraz sorgu sırasında fenalaşınca, duruşma salonundan çıkarıldı. Özdemir'e ilk müdahale, duruşma salonunun önüne getirilen ambulansta yapıldı. Özdemir daha sonra hastaneye kaldırıldı.Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Ayşe Asuman Özdemir’in gözlenen haliyle sorularına yanıt veremeyeceğini ve duruşmadan çıkartılarak tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Duruşma yarına ertelendi.Duruşma salonu genişletildiBu arada, duruşma salonunun arka bölümünde sürdürülen genişletme çalışmalarının tamamlandığı ve genişletilen bölümün de duruşma salonuna katıldığı, duruşma salonunda izleyici ve basın mensuplarına ayrılan sandalyelerin bu bölüme alındığı görüldü. Öte yandan, cezaevi yerleşkesi önünde kurulan ve televizyon kanallarının yayınlarında kullandığı çadırların büyük bölümünün önceki günkü şiddetli lodosta yıkıldığı ve zarar gördüğü dikkati çekti.