Bu çağda ihtilal mümkün değil

Bu çağda ihtilal mümkün değil
Ergenekon davasının 88. duruşmasında başka suçtan hükümlü, bu davanın tutuksuz sanığı Sedat Peker savunmasını yaptı. Peker, "Bu çağda ihtilal yapılması mümkün değildir. Bu tip insanların sevk edileceği yerler mahkemeler değil, Adli Tıp kurumlarının psikiyatri servisleri olmalıdır. Mahkemelerin zamanı alınmamalıdır" dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Peker, soruşturma aşamasında ifadesinin alındığında 3,5 yıldır tutuklu olduğunu hatırlatarak, bu nedenle polis ifadesinin bulunmadığını, mahkemeye çıkarıldığında ifadesini verdiğini söyledi. Bu ifadelerini tamamen kabul ettiğini belirten Peker, savcılığa çıkarıldığı sırada savcı Zekeriya Öz ile yaptığı konuşmayı mahkemede anlattı. Peker, "Savcı Öz, benim askeri darbeye zemin hazırlamak için kurulan örgüte üye olduğumu söyledi. Bende kendisine, 'Benim yaşım ihtilal dönemlerini çok iyi hatırlayacak kadar yok ama okuduklarım kadarıyla bir ihtilal yapılabilmesi için bir Cemse aracıyla askerin TRT'ye gidip el koyması ve halka ihtilal duyurusu yapması gerekirdi" dedi. "Oysa günümüzde o kadar çok televizyon ve radyo kanalı var ki hatta bir aracın bagajına konulan birkaç elektronik malzeme ile seyyar radyo istasyonu kurulabilir. Yaşadığımız çağda askeri ihtilal gerçekleştirebilmek için ihtiyaç olan asker sayısı, akıllara ziyan miktardadır" diyen peker, "Bu düşünceye sahip insanların gideceği yer, savcılık ya da mahkeme değil Adli Tıp Kurumu tarafından sevk edileceği psikiyatri servisleridir. Bu tür düşüncede insanlar olabilir ancak ben bu tür düşüncede olan birisi değilim" şeklinde konuştu. Sedat Peker, "Benim geldiğim gelenekte her ihtilal döneminde sülale içindeki insanlar, politikayla uğraşanlar, sıkıntılar yaşamışlardır. İhtilal için zemin hazırlayan bir örgüte üye olmam, onlara ve gelmiş olduğum geleneğe karşı ihanet olur' dedim" ifadelerini kullandı. Peker, cezaevine girince sanıklarla görüşme hakkını kısa süreli kullandığını, daha sonra kendisini hem cezaevinde hem de kamuoyunda unutturmak için 8 metre karelik koğuşundan çıkmadığını ileri sürdü. Reis kod adı Askerlik raporunda bile emir ve tahakküm altında bulunamayacağının belirtildiğini ifade eden Peker, çok sevdiği babasının yanından bile çok küçük yaşlarda ayrıldığını anlattı. Kafkas kökenli Karadenizli bir aile olduklarını, geleneğe göre ailede sevilen biri öldüğünde, onun ismi ilk doğan çocuğa verildiğini ifade eden Peker, eniştesinin soyadının Reisoğlu olduğunu, bu kişinin, kendisi doğmadan 35 gün önce vefat etmesi üzerine ikinci adının Reis olarak konulduğunu ve ailesinde herkesin bu isim ile kendisini çağırdığını söyledi. Peker, "bu ismin esrarengiz mitolojik bir şey olmadığını" belirtti. İddianamede, "Veli Küçük'ün söylemesi üzerine depremzedelere yardım yaptığı iddiası"nın doğru olmadığını öne süren Peker, "Depremin olduğu topraklarda doğdum. Dedem ve babamın mezarları depremin olduğu topraklarda. Deprem olduğunda eşim ve çocuklar deprem bölgesindeydi. Yollar kapalı olduğu için helikopterle gittim. Eşim ve çocuklarımı gördükten sonra onları deprem bölgesinde bırakarak depremin daha çok zarar verdiği yerlere giderek çalışmalar yaptım. Bu çalışmalar ecdadıma, doğduğum topraklara borcumu ödemek için yapılmıştır. 'Halka sempatik görünmek için yaptığım' ifadesi son derece incitici ve yaralayıcıdır" diye konuştu. Peker, "Kelebek Operasyonu" kapsamında tutuklandıktan sonra şikayeti sonucu açılan davalar üzerine, bazı emniyet görevlilerinin "işkence" ile "görevi kötüye kullanmak" suçlarından ceza aldıklarını da sözlerine ekledi. "Gizli belge şakası" Savunmasını yapan Asım Demir de tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz ile MHP İstanbul il yönetimine adaylığı sırasında tanıştığını anlattı. Demir, işsiz kaldığında iş istemek için gittiği Kerinçsiz'in kendisine Milli Hukukçular Birliği'nin temizlik işlerini yapmasını söylediğini belirtti. Telefon görüşmelerinde sözü edilen "gizli belge" konusunda da şaka amaçlı aldığı sarı zarfı Kerinçsiz'e götürdüğünü, Kerinçsiz'in bu tür şakalar yapmasına kızıp, "Bu mu gizli belge" diyerek kendisine bir mahkeme kararı olan kağıdı gösterdiğini iddia etti. "Yıldırım, Kerinçsiz ile kavga etti" Demir, tutuklu sanık Oktay Yıldırım'ın bir gün dernek binasına geldiğini ve hızla toplantı salonuna gittiğini, burada Kerinçsiz ile kavga ettiğini söyledi. Kendisinin de elinde çay tepsisiyle Yıldırım'ın arkasından gittiğini belirten Demir, Yıldırım'ın tartışırken elini tepsiye çarpması sonucu fırlayan bardağın kaşına gelmesiyle de yaralandığını belirtti. Savunmasını yapan Mahir Çayan Güngör de daha önceki beyanlarını kabul ettiğini ve ekleyecek bir şeyin olmadığını söyledi. Duruşma Silivri Cezaevi'nde devam ediyor. Duruşmada, Sedat Peker'in çapraz sorgusu da yapılacak.