Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, işadamlarının gelecekten emin olmadıkça yatırımdan kaçındıklarına işaret ederek, "Bu dönemde ihtiyacımız olan şey güveni artırmak" dedi.
DHA'dan Gülseli Kenarlı'nın haberine göre, Hilton Convention Center'da düzenlenen İstanbul Finans Zirvesi (IFS) “Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol Almak" oturumunda konuşan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, yatırımların önündeki faktörlerden bir tanesinin belirsizlik ve oynaklıklar olduğunu vurguladı ve ekledi:
“İş adamları eğer geleceği göremezlerse, gelecek konusunda tam emin olamazlarsa o zaman yatırımlarını erteleyebiliyorlar. Bu önemli bir faktör. Eğer büyüme beklentileri, satış gelirleri ile ilgili beklentiler aşağıya çekilirse sürekli o zamanda yatırımlarını daha az yapabiliyorlar ve erteleyebiliyorlar. İş ortamı diyebileceğimiz genel bir çerçeve var, bu da güvenle çok alakalı. Orada da kamunun öngörülebilirliği, güzel düzenlemeler yapması, yatırımların önündeki engellerin kaldırılması gibi… Bunların hepsini 'güven' altında toplayabiliriz. Bizim bu dönemde ihtiyacımız olan şey aslında biraz güveni artırmak. G-20'nin böyle bir faydası var. G-20 toplantısında yapısal reformları açıklayıp, bunların kararlı bir şekilde yapılacağını açıklayınca güvene bu bir katkı yapacaktır."
İzlanda Merkez Bankası Başkanı Mar Gudmundsson'un da katıldığı oturumda konuşan Başçı, B-20 zirvesinin konu başlıklarından bir olan yatırımlar konusuna dikkat çekerek şunları kaydetti:“Bu toplantının temasıyla da bağlantılı olarak faiz oranları çok düşük. Faiz oranlarının özellikle gelişmiş ülkelerde neredeyse reel anlamda eksi seviyelerde olduğunu görüyoruz, uzun vadede değilse de kısa vadede eksi reel faiz söz konusu. 10 yıla yakın vadelerde bazen hazineler 'sıfır'a yakın bazen artı, bazen eksi borçlanabiliyorlar. Reel sektöre de bunlar yansıyor, düşük faizlerle borçlanmak mümkün. Yatırımlar iki şeyin fonksiyonu diye düşünecek olursak; birisi faiz oranları diye düşünecek olursak, ikincisi tek bir kelime ile 'güven' diye bakacak olursak, güven konusunda 2009'dan bu yana tam bir iyileşme sağlanamadı. Geleceğe güven, geleceğe bakış konusunda tam bir iyileşme sağlanamadı. Biz B-20'de ikinci faktör üzerine odaklandık."
Sözlerini, “Aslında küresel büyüme o kadar da zayıf olmayabilir. Burada düşük ölçme ile ilgili bir problem olabilir, özellikle verimlilikle ilgili olarak. Toplam faktör verimliliğinin düşük olduğu gözleniyorö dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:“Hiçbir ülkede toplam faktör verimliliği, kriz öncesi dönemlere ulaşmadı, çok daha düşük. Genellikle büyüme emek tarafından geliyor, istihdam tarafından geliyor. Yatırımların gayrisafi hasılaya oranı da kriz öncesi döneme göre biraz daha düşük olduğu için sermaye oluşumundan ve toplam faktör verimliliğinden ziyade istihdam artışı yoluyla büyüme geliyor. Hizmetler sektörü, yani imalat sanayii dışındaki sektörler nispeten iyi durumda. Hizmetler sektörü de genellikle emek yoğun sektörlerdir. Oralarda hem istihdam artıyor, hem üretim artıyor… Ama bu sektörlerde verimlilik artışının çok yüksek olması beklenemez. Buna mukabil, imalat sanayinde bir yavaşlama var. Bunlarda genellikle dış ticarete konu olan mallar, uluslararası ticaret yapılabilen mallar oluyor. Burada bir yavaşlama var. Burada hem sermaye oluşumu, yatırımlar, hem istihdam artışları, hem de oranın kendine has verimliliklerinde, bir de hacimlerde bir yavaşlama var. Hatta uluslararası ticarette bir daralma söz konusu, eksiye bile dönüyor, ithalat ve ihracat verileri. Buraya odaklanmak lazım aslında, nedir arkasında yatan sebep. Onu biraz incelemek ve irdelemek gerekebilir."