Bu kriz herkesin krizi olacak

Mortgage krizi olarak başlayan sorun evrimleşiyor. ABD’deki 50 milyar dolarlık finans depremi bütün piyasaları vurma yönünde sinyaller veriyor. Sekiz dev global bankaya tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturması nedeniyle 427.5 milyon dolar ceza kesildi, soruşturma 41 bankaya ulaştı. Türkiye’ye sıcak para taşıyan devlerin adı ‘batabilecek bankalar’ listesinde… 2006’nın ikinci yarısında konut piyasasında yaşanan ve dönemsel gibi görünen durgunluk Amerika’nın tarihinde daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir krize dönüşme sinyalleri veriyor. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faizlerde artışa gitmesi sonrasında konut kredilerinin geri ödenememesi sorunu ortaya çıkınca, tehlikenin basit bir durgunluktan ibaret olmadığı da anlaşıldı. Ardından konut fiyatlarının düşmesi, yatırım araçlarının hızla değer kaybetmesi beraberinde nakit krizini getirdi. Küçük boyutlu birçok mortgage fonu battı. Sorun küresel boyutta yayılıyor İşte bu dönemler Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin “Bu bir mortgage krizi, sahibini vurur, bizde mortgage olmadığına göre bize de birşey olmaz” dediği dönemlerdi. Fakat ABD’nin en hızlı büyüyen bankalarından biri olarak kabul edilen Bear Stearns’ün batışı olayın ciddiyetinin de göstergesi oldu. Derken, Avrupa’ya da yayılan ‘mortgage bağlantılı kriz’ İngiltere’de Northern Rock, Almanya’da IKB gibi dev Avrupa bankalarının da batışını getirdi. Sekiz Amerikan özel sektör bankasına devlet tarafından el konulurken ve bir zamanlar dünyanın en değerli bankalarından biri olarak kabul edilen Bear Stearns, JP Morgan tarafından sudan ucuza satın alınırken, Northern Rock İngiltere’de kamulaştırma ile ayakta tutulmaya çalışıldı. Ancak, kısa bir süre önce de Bear Stearns’i satın alan JP Morgan, yatırımcılarını ‘kandırdığı’ gerekçesiyle New York Savcısı’nın gazabına uğradı. Almanya’da, IKB’nin 8 milyar avroluk fonuyla ilgili ödeyemediği borçlarına da Alman Kalkınma Bankası KfW kefil oldu. Bunun üzerine bir de 1.5 milyar Euro’luk sermaye enjeksiyonu gerçekleştirilerek adı ‘kamulaştırma’ olmayan bir ‘devlet müdahalesi’ yapıldı. Bu da sorunun ABD ile sınırlı olduğu sanılan ‘mortgage coğrafyasından’ global dünyaya doğru aktığının önemli bir kanıtı oldu. Dalga Türkiye’yi de vuracak Bu gelişmeler sonrasında Amerikan hükümetinin ve FED Başkanı Bernanke’nin piyasaya ‘sermaye enjeksiyonu’ müjdeleriyle dünyadaki fırtına bir parça duruldu. Fakat bu durgunluğun bir hastalığın nekahat dönemi olduğu Freddie Mac ve Fannie Mae gibi Amerika’nın en büyük iki mortage kuruluşlarının batmasıyla anlaşıldı. Hemen ardından gelen bir haber ise artık sorunun mortgage ismiyle anılmasının haksızlık olacağını gösteriyordu. New York Eyalet Başsavcısı Andrew Cuomo, ABD tarihinin en büyük menkul kıymet yolsuzluğuyla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı. Üstelik soruşturmada ismi geçen kuruluşlar dünyada herkes gibi bizlerin de çok yakından tanıdığı isimlerdi. Akbank’ın ortağı Citigroup, Türk sermaye piyasalarının en önemli yabancı aktörleri olan Deutsche Bank, Merrill Lynch, Morgan Stanley, JP Morgan, UBS, Wachovia Bank, Türkiye’de Atatürk Havalimanı’nın işletmecisi TAV’ın önemli sermayedarlarından olan ve halka arzına aracılık eden Goldman Sachs gibi kuruluşlar, faizi açık artırmayla belirlenen bazı risk düzeyi yüksek menkul kıymetleri nakit kadar güvenliymiş gibi pazarlayıp müşterilerini yanlış bilgilendirmek ve zarara uğratmakla suçlanıyordu. Bu nedenle, savcı şu ana kadar 50 milyar dolar değerinde sorunlu menkul kıymetin geri alınması için adı geçen bankalarla anlaşmaya vardı. Yatırımcılarını usulsüz işlemlerle ‘kandırdığı’ gerekçesiyle de toplam 472.5 milyon dolar ceza kesti. Savcı 330 milyarın peşinde Başsavcının başlattığı soruşturmaya göre, açık artırmayla satılan menkul kıymetlerden kaynaklanan zarar ilk aşamada 330 milyar dolar olduğu şeklindeydi. Sekiz dev banka ve aracı kurum müşterilerini usulsüz işlemlerle kandırdığını ve zarara uğrattığını itiraf ederek ceza ödemeyi, zarara neden olan menkul kıymetleri müşterilerinden geri almayı kabul etti. Gelinen noktada konuşulanlar ise sorunun daha da derinleşerek zararın 330 milyar dolarla kalmayıp, 1.3 trilyon dolara kadar ulaşabileceği yönünde. 41 banka daha soruşturulacak Bu bankaların ardından yine büyük ölçekli olan bankalarla ilgili soruşturmaların devam edeceği, New York Eyalet Başsavcısı tarafından dile getiriliyor. Önümüzdeki haftalarda 25-41 arasında banka ve aracı kurumun bu türden bir dolandırıcılıkla ilgili soruşturulacağı ifade ediliyor. Adı geçen kurumlar da oldukça ürkütücü. Yine Amerika’nın diğer dev bankaları Bank of America, Royal Bank of Canada, Türkiye’de hisse senedi piyasasının en önemli aktörlerinden olan Oppenheimer, Amerikan sermaye piyasalarının en önemli oyuncularından üçü olan Ameritrade, E*Trade, Charles Schwab gibi aracı kurumların soruşturma kapsamına alınacağı ifade ediliyor. Yani mortgage krizi sırasında sorunun dışındaymış gibi görünenler de artık usulsüzlük soruşturmalarıyla potanın içerisine giriyor. Kriz giderek derinleşiyor ve ‘Amerika’nın Krizi’ olmaktan çıkarak ‘Herkesin Krizi’ haline geliyor. ‘Dev bir banka batacak’ Amerika’da global dev bir bankanın çok kısa bir süre içerisinde batacağına ilişkin iddialar ise durumun vahametini artırıyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) eski başekonomisti Kenneth Rogoff, global krizin daha da derinleşeceğini, birkaç ay içerisinde dev bir bankanın çökeceğini söyledi. ABD’li ünlü milyarder yatırımcı Wilbur Ross ise kredi krizinin bitimine kadar bine yakın bankanın batabileceğini belirtti. Bu iddia bizi de çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü adı geçen bankalar arasında Merrill Lynch, Wachovia ve Lehman Brothers gibi bankaların isimleri geçiyor. Bankalar darbe alacak Bu büyüklükte bir bankanın batmasının etkisini Türkiye gibi ülkelerin de hissetmesi kaçınılmaz hale gelecek. Avrupa ve Amerika’yı kavuran global fırtına, bugünden Türk bankalarının borçlanma maliyetlerine yansımış durumda. Yılın kalan yarısında ve 2009’da bankaların yüksek karlılıklarının büyük bir darbe alabileceği tahmin ediliyor.