İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) CEO'su Ayşen Esen, bankaların topladıkları ve Hazine'nin altın tahvili ile birlikte geçen yıl 75 tona ulaşan yastık altından çıkarılan altın miktarının bu yıl 80 tona ulaştığını söyleyerek, TCMB'nin yastıkaltından daha fazla altını çıkarmak için munzam karşılık olarak ayrılacak yastıkaltı altın miktarını artırması gerektiğini belirtti.
Reuters ile yaptığı söyleşide Esen, 2009'dan bu yana yastıkaltı altını çıkarmak üzere çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek, "Bu süreçte TCMB ile de çalıştık. TCMB'nin TL munzam karşılıkların bir kısmının altın olarak tutulması uygulamasına geçmesiyle TCMB'nin altın rezervi de 110 ton civarından 500 tonun üzerine çıktı. Öte yandan munzam karşılığı tutulacak altının yüzde 5'inin yastık altından çıkmış altından gelmesi şartının da getirilmesi halktan toplanan altın miktarını artırdığı için 2017 itibariyle yastıkaltından çıkan altın miktarı 75 tona ulaştı ki bu da 3 milyar dolar civarına denk geliyor" dedi.
Hazine'nin bu yıl gerçekleştirdiği 4 tonluk altın tahvili ihracı ve bankaların topladığı altınlar da dahil edildiğinde bu rakamın 80 tonun üzerine çıktığını söyleyen Esen, "Önümüzdeki dönemde yastıkaltından daha fazla altını çıkarmak için munzam karşılık olarak ayrılacak yastıkaltından çıkmış altın miktarının artırılması gerek. Aksi durumda bankalar uğraşmamak adına ithalat yaparak da ihtiyaçlarını karşılayabiliyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Halihazırda altın zorunlu karşılıklarının yüzde 30'u standart altın, yüzde 5'i yastık altından gelen altın olarak tutulabiliyor. TCMB totalde altın tutma oranını artırabileceği gibi mevcut oranlarda hurda altın lehine de oynama yapabilir. Bu durumda bankalar daha fazla altın toplamaya çalışacak ve yastıkaltından çıkan miktar daha da artacak. Bankalar daha çok reklam ve tanıtım yapacak, daha çok faiz ya da kar payı verecekler. İvme bugün için iyi ama yeterli değil."
TCMB 2011 yılında altın depo hesaplarını da zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklere dâhil ederken, 2016'dan beri hurda altını da kabul ediyor.
TCMB verilerine göre Eylül sonu itibariyle TCMB'nin toplam altın rezervi yaklaşık 467 ton civarında. Buna göre ROM kapsamında tesis edilen standart altın 195.7 ton, yastık altından gelen altın miktarı 9.2 ton, TCMB'nin kendisine ait olan altın rezervi ise yaklaşık 262 ton seviyesinde. TCMB'nin 9 Kasım itibariyle toplam altın rezervi ise yaklaşık 484 ton civarında.
Dünya genelinde büyük merkez bankalarının elindeki yabancı para rezervlerinin yaklaşık yüzde 70'inin altın olduğunu, TCMB'nin de uzun zamandır rezervlerinde çeşitlilik yapmaya çalıştığını söyleyen Esen, TCMB'nin geçen yıl aldığı bir karar ile Türkiye'de madenlerde üretilen cevher altını da öncelikli olarak satın almaya başladığını söyledi.
Esen, "Bu karar çıktığından beri madenler çıkardıkları altını yurtdışına satmıyor. Madenlerin altınları rafine edildikten sonra borsada o maden adına satışı yapılıyor ve ilk alım hakkı TCMB'de. TCMB de çoğunlukla rezervlerini artırmak adına madenlerden çıkan altını aldı" dedi.
Altın ithalat rakamlarının bu yıl yüksek olmasında TCMB'nin de etkisi olduğunu söyleyen Esen, TCMB'nin altın alımlarının yanı sıra altın fiyatlarının hareketli olduğu dönemlerde iç talebin de oluştuğunu, bütün bu faktörler bir araya geldiğinde ise ithalat ihtiyacının doğduğuna dikkat çekti.
TÜİK verilerine göre dokuz aylık dönemde Türkiye'nin altın ithalatı 9.9 milyar dolar, altın ihracatı ise 2.2 milyar dolar oldu. Borsa İstanbul verilerine göre ise 10 aylık dönemde 189.06 ton altın ithal edildi.
Türkiye'nin bu yılki altın ithalatının detaylarına bakıldığında en çok ithalat yapılan ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve Venezuela öne çıkıyor. Bu yılın dokuz aylık döneminde BAE'den 2.46 milyar dolarlık ithalata karşılık 480 milyon dolarlık ihracat yapılmış görünüyor. Öte yandan Irak'tan yapılan 1.12 milyar dolarlık ve Venezuela'dan yapılan 900 milyon dolarlık altın ithalatına karşılık altın ihracatı yapılmış görünmüyor.
Venezuela ile yapılan ticaret, ülkenin ABD'nin yaptırım listesinde olması nedeniyle dikkat çekiyor.
Venezuela madencilik bakanı Victor Cano, 19 Temmuz'da yaptığı bir açıklamada merkez bankasının, ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle İsviçre'de yaptırmak istemediği altın rafinajını, Türkiye'de yaptırdığını söylemişti. Cano, Türkiye'de rafine edilen altının Venezuela'ya iade edildikten sonra merkez bankasının varlık portföyüne dahil edildiğini bildirdi.
Esen, verilerin Venezuela'dan 23.6 ton altın girişi olduğunu gösterdiğini söyleyerek, "Venezuela Maden Bakanı altınları Türkiye gönderip buradaki rafinerilerde rafine ettirip tekrar ülkelerine geri döndüğünü açıkladı ancak rakamlar Türkiye'den çıkış olmadığını gösteriyor. Biz LBMA akreditasyonu olan bir rafineri olarak zaten bu ülke ile çalışmıyoruz. Sadece ambargo altında olanlar değil, haklarında herhangi bir soru işareti olan hiçbir ülke ile çalışmıyoruz. ABD'nin yeni yaptırımlar açıklaması ardından Venezuela'nın altın işlemlerine devam edeceğini düşünmüyorum. İAR olarak biz zaten bu işlemlerin içinde değiliz ama yapanlar da belki yapmamaya başlayacaktır" dedi.
ABD, insan hakları ihlalleri ve demokrasinin zayıflatılması gerekçeleriyle geçen yıl Venezuela'ya bir dizi yaptırım uygulamaya başladı. Bunlar arasında ABD vatandaşlarının devletin ya da devlete bağlı kurumların çıkardıkları tahvilleri almalarına getirilen yasak da var.
ABD Başkanı Donald Trump son olarak Venezuela'nın altın ihracatını sekteye uğratmayı amaçlayan yeni yaptırımlarla ülkenin Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro üzerindeki ekonomik baskıyı artırdı.
Trump'ın, ABD'deki herhangi bir kişinin Venezuela'dan "yolsuz veya aldatıcı" şekilde altın satışlarıyla uğraşan kurum ve bireylerle işlemlerini yasaklayan başkanlık kararnamesi imzaladığı açıklandı.
Hazine finansman araçlarının çeşitlendirilmesi, yatırımcı tabanının genişletilmesi ve yastık altında bulunan altınların ekonomiye kazandırılması için geçen yıl tahvil ihraçlarına başladı.
Hazine geçen yıl Ekim ayında ilk defa altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracı gerçekleştirdi. Bu ihraçlar sonucunda 1.15 ton altın tahvili ve 1.32 ton altına dayalı kira sertifikası olmak üzere toplam 2.46 ton altın karşılığı senet ihraç edildi.
Bu yıl ise Nisan ve Ekim aylarında yapılan ihraçlar sonucunda 1.6 ton altın tahvili ve 2.4 ton altına dayalı kira sertifikası olmak üzere toplam 4 ton altın karşılığı senet ihraç eden Hazine bu ihraçlara 2019 yılında da devam etmeyi planlıyor.
Hazine'nin çıkardığı altın tahvillerinin devlet güvencesi altında olması ve vade sonunda yeniden altın olarak alınabiliyor olması nedeniyle halktan ilgi gördüğünü söyleyen Esen, bankalar tarafında da altın tahvil ihraçlarının gündeme geldiğini ancak bu girişimlerini hayata geçirmediğini belirtti.
Esen, "Geçen yıl bu tarz düşünceler vardı ancak sonra munzam karşılık ayarlamaları nedeniyle bankalar altın günleri ile altın toplama işini devam ettirdiler. Faiz veriyorlar, bankalardaki hesaplar da artık altın hesabı. Dolayısıyla tahvile de çok ihtiyaç yok gibi göründü. Ancak Hazine bu uygulamaya daha çok önem vererek devam etmeli. Zira yastık altı altınların çıkarılıp ekonomiye kazandırılmaları için ekonomik bir seferberlik dahi ilan edilebilir" dedi.
Bu yılın Ağustos ayında dolar/TL'nin tarihi zirveye yükselmesiyle altın piyasasının da hareketlendiğini, ancak sonrasında fiyatlar daha da yükselecek beklentisi ile alım satımın durduğunu söyleyen Esen, "Bu yıl altın piyasası için aradaki hareketler hariç durgun bir yıl oldu. Altın fiyatlarında çok ciddi hareket olmadı ama kur hareketinin yansımasını gördük. Kurun zirve seviyelere yükseldiği dönemde altın piyasası hareketlendi ve altın satışları hızlandı. Bu aralar ise yine durgunluk var çünkü altın fiyatlarının nasıl bir seyir izleyeceği belli değil" dedi.