Türkiye’nin 24 Kasım’da Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya bugün itibarıyla Türkiye’ye uygulayacağını açıkladığı yaptırımları yürürlüğe sokuyor.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Rus uçağının düşürülmesinden bir hafta sonra, Rus doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşıması planlanan Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesi Rusya tarafından askıya alındı. Rusya doğal gaz akışını keser mi, Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer reaktör projesi durdurulur mu gibi sorular da Türkiye nezdinde endişe yarattı. Uçak krizinin faturası henüz enerji sektörüne kesildi denilemez, ancak inşaat, tekstil ve turizm başta olmak üzere çeşitli sektörlerin krizden etkilendiğine şüphe yok. İlk etapta daha sınırlı olan yaptırımların kapsamı da genişletildi.
Rusya’dan gelen son açıklamalar ışığında ambargolar şu kalemleri kapsıyor:
-Türk firmaları Rusya’da bina inşa edemeyecek, mimarlık ya da tasarım faaliyetlerinde bulunamayacak
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Rusya’da seyahat ve otelcilik sektörlerinde çalışamayacak
-Türk firmalarına devlet ve belediye ihalelerine girme hakkı verilmeyecek, firmalar ormancılık ve kerestecilik alanlarında faaliyet gösteremeyecek
-Portakal, domates, soğan gibi çeşitli meyve ve sebzeler ile tavuk ürünlerinin Türkiye’den ithalatı yasaklanacak
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Rusya’ya vizesiz girişlerine izin verilmeyecek
-Rus firmalarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını işe almasına müsaade edilmeyecek
-Rusya’nın açıkladığı listede yer alan 53 Türk firması bu yaptırımlardan muaf tutulacak. Bunun dışındaki tüm firmalar yaptırımların kapsamı içinde olacak.
Ekonomist Erhan Aslanoğlu, Rusya’nın yaptırımlarının kısa vadede etkileri olacağı, ancak orta vadede Türkiye’nin uğrayacağı zararı ikame edebileceği görüşünde. Rusya krizinin Türkiye’ye toplam maliyetinin yıllık 10 milyar dolar civarında olacağı tahmininde bulunan Aslanoğlu, en ağır faturanın da tekstil, inşaat ve turizm sektörlerine çıkacağını söylüyor.
Türkiye’nin Akdeniz kıyıları, Rus turistlerin tatil için tercih ettikleri başlıca adres. Türkiye açısından Rus turistler, ülkeye gelen ikinci büyük yabancı turist grubunu oluşturuyor. 2014 yılında Türkiye 3,3 milyon civarında Rus turisti ağırlamıştı. Önceki yıl ise bu rakam 4,5 milyona yakındı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Rusya ile krizin başlamasının ardından yaptığı bir açıklamada “Biz pazarımızı çeşitlendirir, sorunu bu şekilde çözeriz. Ama Rusya pazarını da kaybetmek istemiyoruz" diye konuşmuştu. Turizm sektörünün özellikle Mart ve Nisan aylarından itibaren krizin ağırlığını hissetmesi bekleniyor.
Rus turistlerin Türkiye’den ayağını çekmesi, Türkiye’ye gelen yıllık toplam turist sayısının yüzde 10 oranında azalmasına yol açabilir. Bunun Türkiye’ye maliyetinin de yıllık 3,5 milyar dolar civarında olması söz konusu.
Ekonomist Erhan Aslanoğlu, krizin derinleşmesi ve inşaat sektöründe projelerin iptal edilmesi durumunda inşaat sektörünün kaybının da yıllık 4,5 milyar doları bulabileceğini söylüyor.
Rusya ile uçak krizinin patlamasından bu yana en büyük soru işaretlerinden biri Rusya’nın doğalgaz akışını kesip kesmeyeceğiydi.
Türkiye, tükettiği birincil enerjinin yüzde 32,5’ini doğalgazla karşılıyor ve doğalgaz ihtiyacının yüzde 55’ini de Rusya’dan temin ediyor.
Ancak genel kanı, Rusya’nın doğalgaz akışını durdurmak gibi ciddi bir adım atmayacağı yönünde.
Özellikle Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak’ın askıya alınan Türk Akımı projesinin dahi yeniden gündeme alınabileceği yönündeki açıklamalarının da ışığında Rusya’dan enerji konusunda sert yaptırımlar beklenmiyor.
Ekonomist Aslanoğlu da bu görüşü paylaşıyor. Enerji sektöründe çok ciddi sorunlar yaşanmayacağını söyleyen Aslanoğlu, “Eğer Rusya doğalgaz akışını keserse, bu kuşkusuz Türk ekonomisi ve sanayiine ciddi darbe vuracaktır. Bu durumda, üretim durur, ihracat durur. Ama ben böyle bir şey yapacaklarını sanmıyorum” dedi.
Rusya ile mevcut kriz ortamından en çok etkilenen ve kısa vadede etkilenmesi beklenen sektörlerden biri de tekstil...
Rusya’ya yapılan bavul ticaretinin ve tekstil ihracatının başlıca merkezi olan İstanbul Laleli’de esnaf, uçağın düşürüldüğü 24 Kasım tarihinden itibaren işlerin bıçak gibi kesildiğini söylüyor.
15 yıldır Laleli’de çalışan Naile Çebiç, “Şu anda iş yapmak imkansız. Görüyorsunuz dükkanlar bomboş. Çoğu kapanmış bile. Ne gelen var ne giden. Müşteriyi büyüteçle arasak dahi bulamıyoruz” dedi.
Deri ihracatçısı Hasan Erin de “Benim müşterilerimin yüzde 80’i Rus idi. Şimdi gelmiyorlar. Bilmiyoruz ne olacak. Böyle giderse iki aya iflas ederim ben” diye konuştu.
Yaklaşık 20 yıldır Laleli’de esnaf olduğu söyleyen Mehmet Demir de işlerin bir yıldır sıkıntılı olduğunu, uçak krizinin duruma tuz biber ektiğini söylüyor.
Demir, “Esnaf kan ağlıyor. Bütün çekler dönüyor. Ödemeler yapılmıyor. Dayanma gücümüz kalmadı. 1-2 aya işler düzelmezse mecbur dükkanı kapatacağız.” diyor.
Laleli’de 7 binin üzerinde iş yeri bulunuyor ve Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği LASİAD’ın verilerine göre, sadece Laleli’den Rusya’ya yapılan tekstil ihracatı yaklaşık 3 milyar dolar civarında.
LASİAD Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca jet krizinden kuşkusuz olumsuz etkilendiklerini ancak zararın boyutunu da abartmamak gerektiğini söylüyor.
Eyyüpkoca, Rus rublesinde yaşanan değer kaybından ötürü zaten son 1-2 yılda iş hacminde yüzde 60’lık bir düşüş yaşandığını, jet krizinin bunun üzerine yüzde 20’lik bir kayba daha neden olduğunu belirtiyor.
“Laleli demek sadece Rusya demek değil. Alternatiflerimiz var. Alternatiflerle ticaretimiz devam ediyor.” diyen Eyyüpkoca, İran ve Afrika’da Gana gibi pazarlara eğilmeye başladıklarını söylüyor.
LASİAD Başkanı tekstil ürünlerinin ithalatına ambargo gelmesi gibi bir endişe ise taşımadığını ifade ediyor.
“Rusya’da da çarşının pazarın hareketli olması lazım. Zaten Avrupa’yla kriz yaşıyorken bir de Türkiye’ye aynı düzeyde ambargo koyarlarsa, ülke içinde muhalefetle, sorunlarla karşılaşırlar.” diyor.
Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı ihracatın toplam miktarı yıllık yaklaşık 6 milyar dolar civarında. İhracat kalemlerini büyük oranda tekstil ve gıda ürünleri oluşturuyor.
Rusya’nın bugün yürürlüğe soktuğu ambargolar, yaş meyve ve sebze ihracatını da kapsıyor. Rusya’nın bugün itibarıyla Türkiye’den yalnızca limon, greyfurt, nar ve kabağın sokulmasına izin vereceği belirtiliyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, uçak krizinin ardından 160 ton malın gümrüklerden geri gönderildiğini, bunların bir kısmının alternatif pazarlara yönlendirildiğini söylemişti.
Bakan Çelik, bugün yürürlüğe giren ambargoların tarım sektöründe yaratacağı kaybın ise yıllık bazda 764 milyon dolar tutarında olacağını ifade etmişti.
Türkiye Halciler Federasyonu Başkan Vekili Muhittin Baran, uçak kriziyle birlikte tarım sektöründe bir ilk şok yaşandığını, ancak kısa sürede bu şokun atlatıldığını söylüyor.
Türkiye’de yılda 45-50 milyon ton meyve-sebze üretim yapıldığını, bunun yalnızca yüzde 5 ila 6’sının ihraç edildiğini söyleyen Baran, Rusya’ya ihraç edilen başlıca kalemin narenciye ürünleri olduğunu ve Rusya’nın narenciye ihracatındaki payının da yüzde 60 dolayında bulunduğunu belirtiyor.
Rusya’ya ihracatta yaşanan sorunlardan özellikle Mersin, Adana ve Antalya’daki narenciye üreticilerin etkilenebileceğini ifade eden Baran, üreticilerin korunması için yapılabilecekleri de şöyle sıralıyor:
“Teşvik verilmesi, banka kredilerinin ertelenmesi, cüzzi oranda faiz oranları uygulanması.. Hükümetten beklentilerimiz bu yönde. Bunu hayata geçirirlerse hiçbir problem olmaz.”
Rusya-Türkiye uçak krizinin olası sonuçlarını sadece iş adamları, Laleli esnafı ya da ekonomistler merak etmiyor.
İyi bir kariyer umuduyla Rusça mütercim tercümanlık dalında eğitim alan Okan Üniversitesi öğrencileri geçtiğimiz günlerde Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirme çağrısında bulunan bir açık mektup kaleme aldılar.
İnternet üzerinde imza kampanyasına açılan mektupta öğrenciler, “Biz geleceğimizi Türk–Rus dostluğu üzerine kurduk. Ülkelerimizin düşman olmasını kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandılar.
Girişimin öncülüğünü yapan öğrencilerden Gaye Kural, bu kriz nedeniyle ne yapacaklarını bilemediklerini, Rusya’da iş arama planlarını askıya almak zorunda kaldığını söylüyor.
Bir diğer öğrenci Anıl Arslan da “Bir günde bütün geleceğimiz elimizden alındı. Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum.” diyor.
Çağla Kurşun ise şöyle bir benzetmede bulunuyor:
“Türkiye ve Rusya boşanmak isteyen bir çift gibiler. Çocuklarını geride bırakıyorlar. Ama işte o çocukları bizleriz. Eğer boşanırlarsa, sefil olacak olanlar biziz. İki ülkenin liderinin de bize duyarsız kalmayacağını umuyoruz.”