Barbaros Sayılgan
Ünlü oyuncu Ayşen Gruda son zamanlarda söylediği sözlerle Türkiye’de gündem oluyor. Herkes tarafından sevilen Gruda, önce kendisine görev verilirse Kandil’e gidip PKK’yı ikna edebileceğini söylemişti. Son yaşanan Gezi Parkı olaylarının ardından Erdoğan’a “Yeğenim” diye hitap eden Gruda, bu sözüyle yeniden gündeme geldi. Kendisine neden Başbakan’a “Yeğenim” dediğini ve yaşanan olayları sorduk.
Gezi Parkı’nda yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir inatlaşma yaşanıyor. Gençliğin üzerine büyük bir şiddetle gidiliyor. Oysa bakın, bizim gençlerimizi Brezilya da, bütün dünya gençleri de örnek alıyor. Türkiye üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi bir yaşam içindeydi. Ben bugünkü gençlerin hepsinden özür diliyorum. Ben bu çocukların laptop ve internet dışında bir şeye baktıklarını bilmiyordum. Okumuyorlar, görmüyorlar zannediyordum. Onlardan özür diliyorum. Meğerse çok büyük bir bilgi birikimi yapmışlar. Benim de torunum var, 14 yaşında. Bugün öğretmenlerine mitoloji dersi verebilecek durumda. Neden? “Eco” (Age of Mythology) diye bir oyun var onunla oynamaktan. Biz onların gerisinde kalmışız. Gençler tabi özgürlük isteyecek, tabi bir şeyler isteyecek. Bizler vatandaşız. “Otobüs durağının yeri bile halka sorulacak” sözü en baştan söylenseydi, bu can kayıpları yaşanmayacaktı.
Olayların daha kötüye gidebileceğini düşünüyor musunuz?
Umarım gitmez. Biz çok zengin bir ülke değiliz. Ekonomi allak bullak oldu. Herkes çok tedirgin. İşler güçler durdu. Umarım gitmez, umarım gitmesin.
Siz toplum tarafından çok sevilen bir sanatçısınız. Son zamanlardaki bu çıkışlarınız içsel tepkileriniz mi?
Ben bir oyuncuyum. Benim kelime haznem çok geniş. Bütün kelimelerin iki anlamını da bilirim. Ben sanatçıyım ve dünyaya başka bir gözle bakıyorum.
Peki Başbakan’a “yeğenim” diye hitap ederken, bu kelimeyi özellikle seçtiniz? Hedefiniz neydi?
Evet, özellikle seçtim. Çünkü benim dört tane çok değerli yeğenim var. Ona böylece “Sana değer veriyorum” diyorum. “Lütfen şunları yap” diyorum. Yani “sen benim akrabamsın” diyorum. Bir empati, bir samimiyet kurmak istiyorum. Özellikle seçtim tabii. Aslından “oğlum” demek isterdim ama onu dünyaya getirecek yaşta değilim. Hep höt, zöt olmaz. Bazen empati çok işe yarayabilir. Ben hayatım boyunca empatinin faydasını gördüm.
Kürt sorunu, barış süreci ile ilgili “Devlet bana görev verirse Kandil’e gitmeye hazırım” demeniz Türkiye’de gündem olmuş, çok konuşulmuştu.
Bütün annelerin aklından geçeni söyledim. “Konuşun” dedim. Ben bir sanatçı olarak barıştan, insanları sevmekten, sevgiden, barıştan, dürüstlükten yanayım. Bu canlara yazık değil mi? Ne oldu bilmiyorum ama o anda kendimi bunu söylemek ihtiyacında hissettim.
Peki sizce bu tavırla barış süreci devam edebilecek mi, bu sorun çözülebilecek mi?
Ben AK Parti’ye oy vermedim, Başbakan’ı da korumuyorum. Zaten onun benim korumama hiç ihtiyacı yok. Bir vatandaş olarak gördüklerimi söylüyorum. Başbakan rahatsız. Büyük bir rahatsızlık geçiriyor. Bu hastalığı kızım Elvan da çekti, çekiyor. Ama benim kızım göğüs kanseri ve daha iyi bir durumda. Yani onunki gibi ağır değil. Bakın benim kızımın rahatsızlığı ağır olmadığı halde inanın çok çile çektik. Başbakan’ın bu şekilde yaşaması doğru değil. Yani yorulmuyor mu? Zor bir hastalık. Ben umuyorum ki insan değişebilir, her şey değişebilir. Belki de ona eşi, çocukları birileri “Baba, efendi yapma!” diye bir şey diyecektir.
ABD’deki Türk toplumuna iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bakın Kuran’da bulunduğun şehre, ülkeye, yere uyum göster diyor. Hepsinden uyum göstermelerini rica ediyorum. Amerika’yı görmedim. Nasıl yaşadıklarını bilmiyorum. Ama oraya uyum gösterecekler. Kuran’da böyle diyor. Dünya’da sadece Türkler yok. Dünya da birçok insan var. İnsanları Türk, Kürt, Ermeni, Amerikalı diye ayırmak bana çok saçma geliyor. Tabi ki ülkelerini sevecekler. Ben de ülkemi seviyorum. Ben ülkemi sevmesem neden bu lafları edeyim.