Kanal D'de çalıştığı dönem çok mutsuz olduğunu söyleyen Aydın, şunları söyledi:
“Kanal D'de çok mutsuzdum. Hayatımın en mutsuz dönemlerinden bir tanesiydi. O dönem memleket işi gücü bırakmış bana saldırıyordu. Yaşananlar da yüzüme yansımış, çirkinliğe bak. İnsanlar o işi hayatımın fırsatı olarak gördü ama içeriden beni çok mutsuz ettiler. O benim hayatımın hastasıydı. Bilseydim orada çalışmazdım. Sanki Türkiye siyasetinin sorumlusu benmişim gibi gösterilmem... En ufak bir sıkıntı yaşayan benim üzerime yıkmaya çalışması... 35 yaşında çok önemli bir kurumun başına geçtim ve daha önce bir kadın yönetmemişti orayı. Erkek egemen medyamız bundan ciddi rahatsızlık duydu. Medyada yemiş, içmiş, semirmiş 60 yaşını geçmiş bütün erkekler bana saldırmaya başladı, çok çirkin bir şekilde saldırmaya başladı. Birlik olarak çok çirkin bir şekilde saldırdılar. Hangi biriyle uğraşacağım? Yükselirken ne medyada tanıdığım vardı ne bir şey... Benim için çok kötü bir süreçti. Çok mutsuzdum. Daha yeni kendime ve dışarıya itiraf edebiliyorum. Yaşadığım ve sonrasında bana ödetilen bedeller baktığımda orada olmamayı tercih ederdim. Kendi kendime zaten mutluydum. Eksisi artısından daha fazla oldu."
Güvenlik eşliğinde kanaldan kovulduğu yönündeki iddialar hakkında ise Aydın, şöyle konuştu:
“O gün benim ekrana çıkmamamı ve izin yapmamı istediler. Üst yönetimden böyle bir şey geldi ben de ‘tamam’ dedim. Ama işimi de bırakmadım çünkü yöneticiydim. Arkadaşlarla oturduk, bülteni yazdık. Haber bültenini hazırladık ve sunmak için başka biri geldi. Olabilecek şeyi onlar da tam kavrayamadılar çünkü benim o dönem ismim çok büyüktü. Hâlâ büyük Allah'a şükür de o dönem sanki Türkiye siyasetinde bir aktörmüşüm gibi...
Bir anda kıyamet kopmaya başladı. İçerideki arkadaşlar dışarıdaki insanlara, ‘Buket Aydın ekrana çıkmıyor, gönderildi’ dedi. Bana kimse gönderildiğimi söylemedi. Bana, 'bugün ekrana çıkma, 1-2 hafta izin yap' dediler ve bu olay cuma günü olduğu için sıkıntı oldu. Bunu cuma günü ekrana çıktıktan sonra deselerdi bu tantana çıkmayacaktı.
Ben yayına çıkmak için kendini yerlere atacak bir insan mıyım? Benim oradaki statümde beni bir güvenlik değil patron dahi talimat verse beni sürükleyerek oradan çıkaramaz. Bir tanesi bile kapımın önüne gelmedi. İçeride o kadar yüzüme gülüp arkamdan nefret edenler vardı. Bu haberler çıkarken ben pazartesi günü ekrana çıkacağımı biliyordum. O olayı çok büyütüp abarttılar. O muhalif haber sitelerinin hiçbirine hakkım helal olmasın. Astım hastası annem haberleri görünce fenalaştı.”
“Medya sektörünce yönetici olarak güzel bir kadın yok. Ben, yönetici olduğum için benden nefret ettiler. İlla vardır ama belki ben tanımıyorumdur. Ben, bu kadar dikkat çekiyor olmasaydım bu kadar üstüme gelmeyeceklerdi. Birçok isim var neler neler karıştırıyorlar. Mehmet Ali Birand'ı koltuğunu bana yakıştıramayanlar oldu. Bunu anlayışla karşılarım. Ben, o bülteni en iyi şekilde sunarak altlardan üst sıralara yükselttim. Ben, istifa ederken biz, ikinci en iyi haber bülteniydik. Bu benim için başarıdır. Akçakale'de savaş muhabiri yaparken saatimi eleştirdiler. Sınıra giderken kamuflaj pantolon giymem büyük bir hataydı çünkü direkt hedef oluyorsun. Ben, kanala transfer olurken çok büyük paralar aldım. Son 15 senede medya sektöründe en çok parayı ben kazandım.”