Muş’un Kızılağaç Beldesi’ne bağlı Şenyayla’nın Kozmedağı Darbiye bölgesindeki evinin yakınındaki arazide kardeşiyle birlikte oynayan sekiz yaşındaki Sera Yavuz, bir cismin patlaması sonucu iki kolunu kaybetti. Babası tarafından hemen Muş Devlet Hastanesi’ne kaldırılan küçük kız, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Bahar Kılıçgedik'in Taraf gazetesindeki haberine göre; olayın meydana geldiği Şenyayla bölgesinde sadece Yavuz ailesinin evi bulunuyor. Genellikle hayvancılıkla uğraşan aile, geçimini bu bölgede sağlıyor. Patlamadan önce Sera, küçük kardeşi Ramazan ile dışarıda oynuyordu. Evde oturan Sera’nın babası Mehmet Yavuz, aniden bir patlama sesi ile irkildi. Bölgenin operasyon bölgesi olmasından dolayı ilk etapta atılan bir bomba sanan baba dışarı çıkınca gözlerine inanamadı. Evin az ilerisinde küçük kızı Sera, kanlar içerisinde yatıyordu. Küçük oğlu Ramazan ise donmuş bir şekilde ablasının kanlar içinde parçalanan vücuduna bakıyordu. Acılı baba, küçük kızını kendi imkanları ile hastaneye götürdü ancak tüm müdahalelere rağmen Sera kurtarılamadı. Yapılan otopsinin ardından küçük kız önceki gün toprağa verildi.
Olayın ilk tanıklarından olan Sera Yavuz'un babası Mehmet Yavuz tanıklık ettiği olayı İlke Haber Ajansı'na şöyle anlattı:
"Saat 16.30 civarlarında çocuklar koyunları evimizin alt tarafında bulunan dereye götürüp suluyorlar. Çocuklar koyunları suladıktan sonra hayvanları sürüp bir süre önce burada kalan askeri birliğin mevzilerinin olduğu yere götürüyorlar. Orada el bombası olduğu tahmin ettiğimiz bir patlayıcı madde buluyorlar. Onu alıp şuan bulunduğumuz yerde yani patlamanın olduğu yerde bu maddeyle oynuyorlar. Artık nasıl olduğunu bizim de anlayamadığımız bir şekilde bomba ellerinde patlıyor. Ben de patlamanın sesiyle evden çıkarak olayın olduğu yere doğru koşmaya başladım. Olay yerine vardığımda kızım Sera, vücudu parçalanmış bir halde yerde yatıyordu" dedi. Olay yerine ulaştığında kızının son nefesini vermek üzere olduğunu anlatan baba Yavuz, kızına ait saç tellerinin, et parçalarının kan ve şarapnel parçalarının yerlerde olduğunu söyledi.
Olayın şokunu halen üzerinden atamadığı gözlenen Mehmet Yavuz olayla ilgili herhangi bir araştırma veya soruşturmanın yapılıp yapılmadığı yönündeki soru üzerine, "Olaydan sonra akşam saatlerinde "Olay Yeri İnceleme Ekibi" olduklarını söyleyen bir ekip geldi. Yanlarında birkaç korucu ve 3-4 tanede sivil şahıs vardı. Olay yerini inceledikten sonra gittiler. Ertesi gün sabah erkenden gelip patlamanın olduğu yerde kızıma ait et parçalarını, bombanın şarapnel parçalarını vs. olayla ilgili bulguları alıp gittiler. İncelemeyle ilgili bize halen herhangi bir bilgi verilmiş değil. Zannedersem halen araştırma safhasında olduğunu veya olayın bir şekilde örtbas edilmeye çalışıldığı düşünüyorum" diye konuştu.
Başbakan Tayip Erdoğan'a da yüklenen Baba Yavuz "Sayın Başbakan Filistin'deki çocuk için ağlıyor fakat diğer taraftan kendi vatandaşını ve kendi çocuklarını öldürüyor. Biz bunu anlayamıyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır ki, kendi çocukları için ağlamıyor. Biz bu olayın takipçisi olacağız ve kesinlikle bu işin peşini bırakmayacağız. Ayrıca sorumlular her kim ise onlardan davacıyız" dedi.
Burada doğup büyüdüğünü, 1993 yılında bulunduğu bu yeri terk etmek zorunda kaldığını 2001 yılında tekrardan buraya döndüğünü anlatan Yavuz, daha önce buralarda buna benzer herhangi bir olayın yaşanmadığını söyledi.
Olayın takipçisi olacaklarını yineleyen Mehmet Yavuz, yetkilileri meselenin aydınlanması için üzerlerine düşeni yapmaya davet etti.
Kulp'tan taziye için gelen hayatını kaybeden Küçük Sera'nın bir yakını ise olayı şöyle anlattı:
"Çocuklar, daha önce askerlerin konuşlandığı bölgede buldukları cismi kurcalayınca patlamış. Cismin el bombası olduğu sanılıyor. Fakat henüz elimizde kesin bilgi yok. Bir süre önce askeri birlikler bu yakınlarda konuşlandığı için cismin bu birliklerden kalan el bombası olduğu söyleniyor."
Olayın yaşandığı yerin yakınlarında balcılık yapan köy sakinlerinden Hacı Bekir, patlama yerine ilk gidenlerden. Saat 16.30 sıralarında patlama sesi duyduğunu fakat bunun pompalı tüfek olabileceğini düşündüğünü ifade eden Hacı Bekir, ağlama sesleri üzerine olay yerine gittiğini söyledi. Hacı Bekir, olay hakkında bildiklerini şöyle anlattı: "Cismi bulan biri kız biri erkek iki çocukmuş. Erkek çocuk ölen Sera Yavuz'dan iki yaş küçük yani 6 yaşında. Sağ kalan erkek çocuk olayı, "Yuvarlak bir cisim bulduk. Koyunlarımızı eve doğru getiriyorduk. Cisim ablamın elindeydi onunla oynuyordu. Ben biraz uzaktaydım. Ablam ya taşla vurdu ya da cismin üzerindeki bir parçayı çekince patlama oldu." şeklinde anlattı.
Patlamayı gören bir kadın da patlama olunca bir duman kalktığını ve erkek çocuğun korkarak olay yerinden kaçtığını söyledi. Kadın, "Hayvanlar da kaçınca ben mayın patladığını sandım. Çocuğun kaçtığını görünce kimsenin ölmediğini sanarak sevindim" dedi. Patlamayı duyanlar olay yerine gelince kız çocuğunun kollarının koptuğunu, gözünün çıktığını görüyorlar. Çocuğu hemen Muş Devlet Hastanesi'ne kaldırıyorlar fakat kurtarılamıyor."
Patlayan cismin askeri birliklerden kaldığı öne sürülürken, bazı köylüler de, bombanın patladığı bölgenin (yerin) PKK mensuplarının geçiş güzergahı olduğun belirterek, bombanın bunlardan düşmüş olabileceğini söyledi.
Hayatını kaybeden Sera Yavuz'un, ilköğretim ikinci sınıf öğrencisi olduğu ve derslerinde çok başarılı olduğu öğrenildi.
Sera’nın ölümün ardından aileye taziye ziyaretinde bulunarak bölgede incelemelerde bulunan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Yavuz ailesinin akrabaları olduğunu söyledi. Taraf ’a konuşan BDP’li Sakık, Sera’nın ölümüne neden olan bombanın operasyon sırasında orada bırakıldığını düşündüğünü söyledi. Bölgenin askerî üs olarak da kullanıldığını hatırlatan Sakık, şöyle devam etti:
“O an yaşananları patlamadan kurtulan kardeşi anlatıyor. Sera ve yedi yaşındaki kardeşi askerlerin uzun süre kaldığı yerde bomba buluyor. Sera, yerde bulduğu bombayı taşla dövmeye başlayınca, patlama yaşanıyor. Sera paramparça oluyor. Kardeşi, ‘Patlama sesini duyunca ablam paramparça kanlar içerisindeydi’ diyor. Olayın ardından hiçbir yetkili aileye geçmiş olsun ziyaretinde bulunmamış. Şafak vakti gelip bombanın parçalarını bularak, yok etmeye çalışıyorlar. Bizde bombanın parçaları var. Hâlâ olay yerinde et parçaları ve kan vardı.”