TBMM Başkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği yapan, AKP kurucularından Bülent Arınç, “Hayat pahalılığı bütün kitleleri üzecek noktaya ulaştı. Çarşı pazara gidiyorum. Benim gördüğüm enflasyon TÜİK’e benzemiyor. Ben yaşadığımı söylerim." dedi. Arınç olası erken seçim ile ilgili ise; "Seçimi tam gününde yapmak Allah’ın emri değil, 3,5 ay öncesine de alınır. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) kendisi için gerekli gördüğü süre zannediyorum iki, üç aydır. O süreye dikkat edilerek seçim her zaman erkene alınabilir." ifadelerini kullandı.
Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili sözlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa eden Eski TBMM Başkanı, AKP’li Bülent Arınç son dönemde gündem olan açıklamalarına devam etti. ABC Gazetesi'nden Ömer Şahin'e konuşan Arınç, partili cumhurbaşkanlığından erken seçim ihtimaline bir çok konuda açıklamalarda bulundu.
Bülent Arınç'ın sözleri özetle şöyle:
“Şimdi işimiz zor ama bize sorarlarsa biz bu seçimin nasıl kazanılacağını söyleriz: Hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği genel seçimlerinin… Ben seçimin kazanılması için neler yapılmalı, neler gerekli? Bunları adeta bir matematik ölçüleri içerisinde biliyorum.
Sadece ekonomik formül olur mu? Ekonomi işin en sonu belki de. Önce hukuk, adalet v.s. Ben bunların formülünü biliyorum. İki kere iki dört der gibi. Yeter ki bu işin başındakiler, 'Biz bu seçimi almak için ne yapmalıyız?' desinler. Önce gidişatın endişe verici olduğunu görsünler. Geniş bir istişare yapsınlar.
Bu istişarelere davet edilirse ben de görüşümü söylerim. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri öncesi genel merkezde böyle bir istişare yapıldığında sonuçların ne olabileceğini az çok söyledim. Ben gördüklerini iyi tahlil eden, doğruları söyleyen bir insanım. İhtiyaç duyan bana sorabilir.
Seçimi kazanma şansımız var, iki seçimden de ümidimizi kesmedik ama vakit daralıyor. Zaman geçmeden derhal bu işe el atılması ve seçimi kazanmak için gerekli formüllerin acilen uygulanması lazım. Ertelemeden, ihmal etmeden, göz ardı etmeden.
AK Parti'den tepki görmüyorum. Tepki gösterenler 3- 5 kişi. Bunlar troldür. Onların esamesi bile okunmaz. 4'ünü,5’ini 10’unu toplasanız 1 gram etmezler. Ama sessiz çoğunluk, AK Parti’nin tabanı 'Allah senden razı olsun, sen olmasan bunları kim söyleyecek, konuşacak.
Senin isminle esnafa halka gidiyoruz. Onlar da iyi ki Bülent Bey konuşuyor' diyorlar. Dolayısıyla görünür görünmez büyük bir çoğunluktan dua, destek alıyorum.
Beni tanıyanlar bilir 1970’den beri böyleyim. Rahmetli Erbakan hoca benim eleştiri, uyarılarım karşısında hiçbir zaman tavır almış değildir. Tayyip Bey de son zamanlardaki konuşmaları dışında beni incitecek şey yapmadı, parti içinde beraber çalışırken her zaman hürmette bulundu. Ben de ona hiç bir zaman saygıda kusur etmedim.
Ben hiçbir hesabın içinde olmadım. Üç, beş maaşın ya da herhangi bir görev talep etmedim. Allah bana bütün görevleri nasip etti. Bundan sonra da şunu verin diyecek halim yok. Ama AK Parti’nin Tayyip Bey’in başarılı olmasını istiyorum. Tekrar seçim kazanmasını istiyorum. İçim yanıyor ve bu feryadımı bazen ölçülü olarak dile getiriyorum…
Adayların belirlenmesi için belirli bir zaman var. Tayyip Bey yeniden aday olmak ve kazanmak ister. Bunun için yeni bir açıklama yapmasına gerek yok. Zaten Cumhurbaşkanlığı seçim kanununa göre başkaları da aday gösterebiliyor. Erdoğan mutlaka adaylığını kendi açıklamalıdır düşüncesinde değilim. O, ona ait bir yetkidir. Olur mu diyorsanız? Ben aday olacağını düşünüyorum.
Diğer taraf da (Millet İttifakı) adayını istediği zaman açıklama özgürlüğü var. Bunun getirisini, götürüsünü her iki taraf da düşünüyordur.
Seçimi tam gününde yapmak Allah’ın emri değil, 3,5 ay öncesine de alınır. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) kendisi için gerekli gördüğü süre zannediyorum iki, üç aydır. O süreye dikkat edilerek seçim her zaman erkene alınabilir.
Cumhurbaşkanı’nı bize Meclis’te seçtirmediler. Aslında bugün olumsuz görülen şeylerin müsebbibi CHP’nin o zamanki tutumudur. Eğer CHP 367’ye sığınıp parlamentoda seçime engel olmasa idi Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçilecekti belki halkın seçmesi gündeme gelmeyecekti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tartışılıyor. Bu tartışmanın önüne geçmek mümkün değil. Uygulamada görülen aksaklıklarla ilgili Hükümet içinde Sayın Fuat Oktay koordinasyonunda bir çalışma yapılmıştı. Yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile dört seneyi geride bırakıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sisteme adapte olduğu bundan vazgeçmek istemeyeceğini biliyorum. O yüzden halk tarafından kabul edilmiş sistemin devam edip etmeyeceğini Sayın Cumhurbaşkanımız belirleyecektir. Zaten ittifak ortağı da aynı düşünüyor.
Hayat pahalılığı bütün kitleleri üzecek noktaya ulaştı. En az 2 sene evvel, ‘böyle bir sıkıntı var, hükümetimiz derhal tedbir almalı, bunu görmemek, inkar etmek veya basit görmek doğru değil’ demiştim. Bunu bütün içtenliğimle söyledim. Çünkü ben halkın içinde yaşıyorum. Sadece kendi bölgemde değil Türkiye’den gelen herkesin uğrak yerindeyim. Herkesin gidişattan sıkıntı, endişe duyduğunu görüyor, dinliyorum. Çarşı pazara gidiyorum. Markete bazen yalnız bazen eşimle gidiyorum.
Benim gördüğüm enflasyon TÜİK’e benzemiyor. Bence bu rakamlara boğulmamak lazım. Bir sorun elle tutulur, gözle görülür hale gelmiş ise TÜİK rakamlarına ne de başka bir şeye ihtiyaç var. Onlar ekonomik gösterge için önemlidir tabi. Ben yaşadığımı söylerim."