Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik 7 Şubat 2012'de yapılan tavrın ardından MİT yasasıyla ilgili bazı düzenlemeler yapma gereği duyulduğunu belirterek, "Biz baktık ki adamların niyeti kötü. Hem çözüm sürecine yönelik hem de MİT'e yönelik bir operasyon var. 26 maddeyi daha belirgin hale getirdik. Daha büyük harflerle yazdık bunu gözlerine sokmak için. Şimdi farkına vardık ki bu kanun çok eskimiş. Günümüzün şartlarına çok uygun değil. Şimdi de çok eskimiş kanun yeniden gözden geçiriliyor. Geçikmiş bir düzenleme bence" dedi.
Fidan'ın MİT'e bir şahsiyet kazandırdığını belirten Arınç, "Bence başarılı bir müsteşar. O içerideki yapılanmaya baktı, eksiklikleri gördü. Bu eksikliklerin giderilmesi için bir istekte bulunmuş olabilir" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "MİT teklifi ile Türkiye muhaberat devleti olacak" eleştirilerine ise Arınç, "Aslında öyle olacaksa sevinmesi lazım. Muhaberata çok da uzak değil ki Kılıçdaroğlu. Esad rejimini o kadar seven ve destekleyen bir insanın filana benziyoruz endişe etmesine gerek yok. Allah korusun olur mu öyle şey? 11 yılda yaptıklarımızı çöpe mi atacağız? Böyle şey olur mu? Ne demek muhaberat devleti" dedi. Arınç, Londra temaslarını izlemek için davet ettiği gazetecilerle Başbakanlık'a ait ATA uçağında güncel konularla ilgili sohbet etti. İşte Arınç'ın gazetecilerle yaptığı röportajdan önemli başlıklar;
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimler birleşir mi? Londra'da temaslarımda da, 'böyle bir duyum alıyoruz' dedi birisi. Biz böyle bir şeyi düşünmediğimizi, 2002'den beri seçimleri zamanında yapmak gibi bir iddiamız olduğunu, şuanda da böyle kesinlikle bir kararımızın olmadığını söyledim. Pazardan almayız, 300 aslan var Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olursa partiyi kim seçimlere taşıyacak? Sayın Arınç, Başbakan olacak mı? Pazardan alacak halimiz yok hepsi partinin içinden olacak. Aslan gibi 300'den fazla insan var. Herkes olabilir. Doğrusu ben bu konuda kendime böyle bir pay biçmiyorum. Buna benzer tekliflerde beni düşünmeyin dediğimi de herkes biliyor. Ama konjonktürün ne getireceğini, kime bu görevin verileceğini Başbakan'dan başka kimse bilmez. Kim var dendiğinde, herkes önüne arkasına bakmasın. Parti içerisinden bugüne kadarki siyasetiyle en azından belli bir çizgiyi seçimlere kadar götürecek insan olması lazım. Bunların da sayısı çok fazla. Deneyim kazanmış başarılı olmuş, temsil noktasında bir eksiği olmayan birçok arkadaşımız var. (Bilginlerle ariflerin farkı örneğini vererek). Bana bakarlarsa ben arkaya bakarım. Arkamdaki benden daha iyi. Önümdeki benden daha iyi. MİT teklifi ile Türkiye muhaberat devleti mi olacak? Buna yönelik eleştiriler var. Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor onu. Aslında öyle olacaksa sevinmesi lazım. Muhaberat'a çok da uzak değil ki Kılıçdaroğlu. Esad rejimini o kadar seven ve destekleyen bir insanın filana benziyoruz diye endişe etmesine gerek yok. (Türkiye bir muhaberat devleti oluyor mu? sorusu üzerine) Allah korusun olur mu öyle şey. 11 yılda yaptıklarımızı çöpe mi atacağız? Böyle şey olur mu? Ne demek muhaberat devleti? MİT yasası ile ne amaçlanıyor? MİT yasasıyla çok eskimiş olan bir kanun yeniden gözden geçiriliyor. Detaylarını bilmiyorum ama kulak misafiri olduğum kısımları söyleyeyim. 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı'na karşı alınan tavırla ilgili. O zaman farkına varıldı 1 maddesi. Aslında Başbakanın izni olmadan soruşturma yapılamıyor. Buna rağmen savcı çağırdı. Savcının çağırması aynen bu sistem içerisinde hakimin tutuklamasına da yol açacaktı. Halbuki 26 maddesi izin verilmeden bu soruşturma yapılamayacağı söylüyor. Biz ona baktık ki adamları niyeti kötü. Hem çözüm sürecine yönelik hem de MİT'e yönelik bir operasyon var. Daha büyük harflerle yazdık bunu gözlerine sokmak için. 26 maddeyi daha belirgin hale getirdik. Şimdi o zaman farkına vardık ki bu kanun çok eskimiş. Günümüzün şartlarına çok uygun değil. Dışa yönelik istihbarat kurumu bugünkü MİT mi olacak? İçe yönelik istihbarat kurumu mu olacak? Bunların hepsi tartışıldı. TIR'lar konusu jandarma tarafından basıldığı zaman kapsamaz diyor. Ama HSYK'dan İbrahim Okur bunu söylüyor. Hergün tartışma konusu olacaksa buna açıklık getirmek lazım. Bu kanunda teşkilat şemasıyla ilgili düzenlemeler de vardı. Gecikmiş bir düzenleme bence. Her şey bugünlere tesadüf edince konuşuluyor. MİT'in yapılanmasında görev ve sorumluluklarında bir yasal düzenleme ihtiyacı 2009'dan bu yana konuşuldu. MİT'e bir şahsiyet kazandırdı Hakan Fidan. Bence başarılı bir müsteşar. O içerideki yapılanmaya baktı, eksiklikleri gördü. Bu eksikliklerin giderilmesi için bir istekte bulunmuş olabilir.
Londra'daki ekonomi kurmayları neler sordu size, merak ettikleri neler oldu? Üç dönem yasağını konuştuk. Başbakanı tanıyorlar, hükümeti biliyorlar. Yani bu güç kaybına yol açar mı kadro gittiği zaman yeni gelecek kadro boşluğu doldurabilir mi? 'Bu istikrarlı süreç, çizgi bundan sonra da devam eder mi?' diye bir endişeleri var. Türkiye içerisinde de var. Sokakta gördüğünüz bir kişiden de çay içtiğiniz bir kişiden de bu tür sorularla karşılaşabiliyoruz. Şunlar şunlar gittiği zaman ne olacak diye. Ben gayet rahatım. Hiç umut etmediğiniz Ak Partili olmayan insanlardan bile 'ya siz gerçekten de böyle mi düşünüyorsunuz? Böyle mi karar verdiniz bunun değişmesi mümkün değil mi?' diyorlar. Bir daha gözden geçiriniz diyorlar. Ben kendi rızasıyla aktif siyaseti bırakıyorum diyenin bir örneği yok bizim önümüzde. Ama olması lazım. Partilerdeki oligarşik yapının değişmesi parti içi demokrasinin gelişmesi için arkadan gelenlerin ve yahut yeni kıymetlerin değerlendirilmesi, ancak böyle mümkün olabilir. Ben mesela müsterihim. Vekiller de yasağın kaldırılmasını istiyor, o yönde size de talepler geliyor mu? Şu anki kararımız ciddi bir değişimin ancak bu şekilde olabiliceği yönünde. Ama bu gelişme partinin sağlıklı bir dönüşümü mümkün olabilecekse diye düşünmek lazım. Öyle bir konjonktür geldi partinin bunun mümkün olamayacağını parti kabul ederse şu veya bu sebeple o zaman bu kararı kaldırmak çok zor bir şey değil. Bu Allah'ın emri de değil. 50 kişilik MKYK toplanır belli bir şekilde kararı tartışır ve alırlar eğer kongre gerekiyorsa olağanüstü toplanır ve alırlar. Ve yahut olağan da toplanabilir. Yasağın sürmesine yönelik bir ben bir Başbakan bir de Nihat Bey (Nihat Ergün) açık açık söylüyor. Yani gönül huzuruyla böyle bir değişimin olabileceğini düşünüyoruz. Önümüzde bir seneden fazla bir süreç var. Benim için şart nedir Başbakan kadar güçlü yeni bir başbakan, bu hükümet kadar güçlü yeni bir hükümet, bu parti yönetimi kadar parti yönetimi olmalı ki gönül huzuru içerisinde bu dönüşüm olabilmeli ve diğer siyasi partiler de bundan bir şekilde istifade etmemeli. Çünkü İngiltere örneği çok güzeldir muhafazakâr, İşçi Partisi hemen hemen 10 yıllık periyotlarla değişiyor. Şimdi Türkiye'ye de baktığımızda yüzde 50'nin üzerinde oy alabiliyoruz, alacağız öyle görünüyor bir aksilik olmazsa. 10 yıldır iktidarda olan bir partide bir yüz eskimesine, bir yorulmuşluğa, bir yıpranmışlığa da uğramak mümkün. Yani bu şudur: Adam 8 yaşındaydı yeni Ak Parti iktidarını gördü, 11 yıl geçti 19 yaşına geldi hâlâ Ak Parti iktidarını görüyor. Biz hep Demirel'den şikayet ederdik. Çocuktuk bu adam vardı kocaman adam olduk hâlâ bu adam var. Yani bu insan psikolojisi her zaman olabilir. Değişim nasıl olacak? Bir Halid Bin Velid örneği var. Halid Bin Velid Uhut Savaşında Müslümanlara savaş kaybettiren daha sonra Müslüman olup Hz. Peygamberimizin çok sevdiği bir sahabe haline geliyor. Bir savaşta, savaş gerçek bir olay olduğu için söylüyorum yoksa bizim yaptığımız savaş değil, siyasi partiler düşmanımız değil sadece rakibimiz, iki tarafta uzun süren bir savaşta fevkalade yoruluyorlar, tükeniyorlar. Bu yorgunlukla savaşı kaybedecek bir duruma geliniyor. Yeni takviye güç de yok. Halid Bin Velid askeri bir deha. Peygamberimize çıkıyor diyor ki; Benim bir düşüncem var. Nedir? Takviye güç gelmediğine göre mevcut durumda da çok yorulduğumuza göre onlara takviye gelebilir onlar da bize üstün gelebilirler. Bizim acilen ön safta çarpışanları arka safa alalım. Arkada çalışanları ön safa alalım. Peygamberimiz soruyor bunun hikmeti nedir? İki hikmeti var. Bir, önde çarpışanlar çok yoruldu arkadakiler daha dinlenik durumda bunlar arka safa geçerlerse rahat edebilirler arkadakilerden daha güçlü çarpışabilirler. İki, psikolojik bir şey, yeni bir güç geldiğini takviye güç geldiğini sanırlar. Başka hikmetleri de anlatıyor ve Peygamberimiz bunu kabul ediyor ve savaş başarıyla sonuçlanıyor. Ama bu olayı mesela ben bunu zamanında Erbakan Hoca'ya birkaç defa çıtlatmıştım. Bana kızmıştı o hani hiç vazgeçemediği dostları vardı yaşı kaç olursa olsun. Onlar bizim mükellefiyetlerimiz derdi. Ama ben doğrusu politik hayatta da toplumsal hayatta da bu taktiğin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yeni değerleri kazanmaya vesile olabilir. Muhalefetin güçsüzlüğü nerede? Yeni elemanları yok. Ak Parti böyle olmalı. Hiç kimse belki Tayyip Erdoğan gibi enerjik bir lider, bir halk kahramanı olamayacak.
Paralel yapıya soruşturma beklentisi var, neler yapılacak? Tedbir almakla adamı cezaevine tıkmıyoruz. Bu bizim işimiz değil. Birbirleriyle irtibatlarını kesmeye çalışıyoruz. Memurların o kadar güçlü güvenceleri varki yürütmeyi durdurma alıyorlar. Memurlar 657'ye tabiİ olmak istiyor. Kimse sözleşmeye yanaşmıyor. Neden herkes kadro istiyor Türkiye'de. Ondan sonra 'Ali kıran baş kesen olacak' bana dokunamazsın diyor. Soruşturma bekleyin tabi. İdari yönden kurumlar tedbir alırlar. İşten el çektirme görev yeri değiştirilebilir. Sonrasında memuriyet suçuyla ilgiliyse disiplin soruşturması. TCK uygunsuz hareket etmişse, 4483 sayılı Yasa'yla da yapılanlar var. Ama topluca bir dava açılmayacaktır herhalde. Herkesin bireysel suçu varsa yargı tarafından yerine getirelecektir.
17 Aralık süreci Köşk seçimlerini etkilemeye yönelik mi? Köşk seçimine yönelik parti içinde bir sıkıntı olur mu? 17 Aralık, Köşk seçimlerini etkilemeye yönelik olabilir. Sıkıntı derken Abdullah Bey ve Tayyip Bey'i düşünüyorsanız kesinlikle aralarında sorun çıkmaz. Birbirlerine Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ikram etmiş insanlardan hiçbir zaman kavga beklenmesin. Kim olmak isterse birbirlerini kucaklayacaklar veya başka biri olacaksa müşterek bir kararla ortaya çıkar. Çok güzel bir geçiş süreci olacak.
Bizde Putin-Medvedev örneği olmaz derken ne demek istediniz? Türkiye örneği Türkiye örneğidir. Putin ve Medvedev örneğini Türkiye'ye yakıştırmam. Abdullah Bey'e de yakıştırmam, Tayyip Bey'e de. İkisi arasında böyle bir değişim olacaksa örnek olarak öbürlerine benzetmemek lazım. Ben daha yerliciyim. Bana ne Putin'den, Medvedev'den. Onun da çok sağlıklı olduğunu başarıyla sürdürüleceğini de tartışmak lazım. Bunun örneklerini 11 yıldan beri veriyoruz. Herkes arkadaşını, dostunu kardeşini kendinden daha çok önemsiyor. Kılıçdaroğlu, Baykal'ın evinden çıkıyor, 'siz aday olacak mısınız?' diye soruluyor. Yemin billah ediyor olmayacağım diyor. Bir saat sonra gidiyor aday oluyor. Biz birbirimize güveniyoruz. Birbirimizin evet dediğine de hayır demeyiz. Uzlaşmamız kolay olur. (Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı noktasında belirsizlik bitse olmaz mı? Ne zaman aday belirlenir? sorusu üzerine) Mahalli seçim biter haziran ayında da bu iş netleşir.