Eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden istifa etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arınç'ın geçen hafta eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala'nın uzun tutuklululuklarını eleştirmesine sert tepki göstermişti.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2001'de kuruluşunda yer alan Arınç; Gezi olaylarından, "faiz tartışması"na, OHAL döneminde kamudan işten çıkarmalardan, "çözüm süreci"ne kadar, Erdoğan'la bir çok konuda görüş ayrılığı yaşadı. Ancak Erdoğan ve Arınç arasında ilk kez istifayla sonuçlanan yol ayrımı yaşadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ekonomi ve yargı reformu" açıklamalarının ardından katıldığı bir televizyon programında, Kavala ve Demirtaş'ın hala tutuklu olmasına "hayret ettiğini" söyleyen Arınç, hem Erdoğan, hem de ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sert tepkisiyle karşılaştı.
Erdoğan'ın, "Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki geçmişte birlikte çalışmış olsak bile, hiç kimsenin şahsi ifadeleri cumhurbaşkanı ile hükümetimiz ile partimiz ile ilişkili hale getirilemez" tepki gösterdiği Arınç, Erdoğan'la yüz yüze görüşüp istifa edebileceği mesajı vermişti.
AKP içinden "istifa ya da azledilsin" baskısı altında olan Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek istifa kararını iletti.
İstifasına ilişkin Twitter üzerinden açıklama yapan Arınç, katıldığı televizyon programında ana eksenin yargıda yapılacak reform olduğunu; program sırasında, "İsimler üzerinde tartışmayalım" uyarısı yapmasına görüşlerinin söz konusu isimlerin gölgesinde kaldığını kaydetti.
https://twitter.com/bulent_arinc/status/1331217991241961477
YİK üyesi olması nedeniyle sözlerinin farklı yönlere çekildiğini, oysa açıklamalarını "TBMM eski Başkanı" sıfatıyla yaptığını kaydeden Arınç, açıklamaları nedeniyle kimi kesimler tarafından hakarete, kin, neftete varan suçlamalarla karşılaştığını ifade etti.
Türkiye'nin yargı, ekonomi ve başka alanlarda reforma gereksinimi olduğunu ifade eden Arınç, istifasını şu gerekçelere dayandırdı:
"Bahsi geçen televizyon programında da defalarca belirttiğim üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yöndeki iradesini gördüm ve destekliyorum. Ancak benim konuşmamın, şahıslar üzerinden farklı zeminlere kaydırılması sebebiyle, reform çalışmalarını engelleyeceğine dair kaygılandığımdan, Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği görevimden aynılmamın daha uygun olacağına karar verdim. Kurul üyeliği görevimden ayrılma talebimi Sayın Cumhurbaşkanımıza ilettim ve kendileri de bunu uygun gördüler. Karşılıklı iyi niyet temennileriyle helalleştik ve görevimden ayrıldım. (...) Hayatım boyunca doğru söz, doğru ilke, dürüstlük ve vicdanımın sesi rehberim oldu. Bu yüzden çok bedel ödedim ama bundan asla vazgeçmedim. Bundan sonra da vazgeçmeyeceğim. Derdimiz memleket derdidir. Memleketimizin huzura, refaha ve mutluluğa kavuşması için ne fedakârlık yapmamız gerekirse, tereddüt etmeden yaparız. Yeter ki vatan sağ olsun."
"Milli görüş" çizgisinde önce Refah Partisi'nde daha sonra da Fazilet Partisi'nde siyaset yapan Arınç, Genel Başkan Necmettin Erbakan'a karşı Erdoğan'ın öncülüğünde başlayan "yenilikçiler" hareketi içinde yer aldı.
Erdoğan ile birlikte AKP'nin kuruluşunda etkin rol oynayan Arınç, önce TBMM Başkanı, 2009-2015 yılları arasında da Erdoğan ve daha sonra Ahmet Davutoğlu hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı, Hükümet Sözcülüğü görevleri üstlendi. Ancak özellikle son 7 yıldır sık sık Erdoğan ile karşı karşıya gelen açıklamaları ile dikkat çekti. Erdoğan ile Arınç arasında görüş ayrılığı yaşanan bazı önemli olaylar şöyle:
2013'ün Mayıs sonunda başlayan Gezi Parkı eylemleri kısa sürede Türkiye'nin büyük bölümüne yayıldı.
Başbakan Erdoğan, 3 Haziran 2013'de, Kuzey Afrika ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Gezi Parkı olaylarının parkla ilgili olmadığını belirterek, "Bir Başbakan, bir vatandaş ve İstanbullu olarak bu olayla ilgili olarak şöyle saf, temiz ve oradaki duygusal bu işleri sosyal medyadan aldıkları bilgileri alanları ayırırsak, aşırı uçların organize ettiği bir eylem. Maalesef bu eyleme katılma durumunda olanlar var. Olay bir Gezi Parkı olayı değil" dedi.
Erdoğan soru üzerine, "Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50'si var. Biz onlara 'aman sabırlı olun sakın bu oyunlara gelmeyin' diyoruz" diye konuştu.
Olaylara ılımlı yaklaşan Arınç ise Erdoğan'ın yurt dışında olduğu dönemde Başbakan Vekili olarak, "Yaşam tarzları bizim için önemlidir, hassastır. Empati yaparak bize oy vermeyen insanları anlamaya çalıştık. Herkes bizi takdir etmek zorunda değil. Herkes bize oy vermek zorunda değil ama oy vermeyenlerin talep ve beklentilerine duyarlıyız" açıklaması yaptı.
7 Haziran'da Türkiye'ye dönen Erdoğan'ı havalimanında büyük bir partili kitlesi karşıladı. Burada açıklama yapan Erdoğan, "Demokratik gösteri hüviyetini kaybeden, artık vandallığa, artık tam anlamıyla hukuksuzluğa dönüşen bu eylemler derhal son bulmalıdır" çağrısı yaptı. Gezi eylemleri polisin müdahalesiyle sonlandırıldı.
Erdoğan ile Arınç arasındaki önemli bir görüş ayrılığı ise Fethullah Gülen yapılanması ile AKP iktidarının yollarını ayırmaya başladığı Kasım 2013'de yaşandı.
Gülen yapılanmasının dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e "dershanelerin kapatılmaması, devletin kullanımına verilmesi" yönünde öneride bulunduğunu belirten Arınç, "Bu düşüncenin sahibini takdir etmek gerekir" dedi.
Erdoğan ise Gülen yapılanması ve Arınç gibi düşünmediğini, "Devlete veririz diyorlar; kusura bakmayın biz darbe hükümeti değiliz" sözleriyle ortaya koydu.
Arınç ile Erdoğan arasındaki gerilimi tırmandıran bir başka gelişme ise yine Kasım 2013'te, Erdoğan'ın öğrenci yurtlarıyla ilgili yaptığı açıklama üzerine yaşandı.
AKP'nin Kızılcahamam Kampı'nda, Erdoğan'ın basına kapalı bölümde "kız ve erkek öğrencilerin bir arada kaldığı öğrenci evlerinin denetleneceğini" söylediği yönündeki haberler basına sızdı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında haberleri "asparagas" olarak nitelendirip, "Bizim böyle bir yetkimiz de, düşüncemiz de yok. Başbakan'ın buna benzer bir ifadesi kesinlikle söz konusu değil" dedi.
Ancak bu açıklamadan kısa süre sonra Erdoğan, "Bir defa kız erkek artık karışık yurt dönemini biz kapattık. Şu ana kadar yüzde 75 düzenlemeyi Kredi Yurtlar Kurumu'ndaki çalışmalarımızı da yapmış vaziyetteyiz. Kişilerin müstakil özel evlerinde bir farklı kız, bir farklı genç ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir? Siz kızınıza, oğlunuza böyle bir şeyi hoşgörü ile karşılayabilir misiniz?" sözleriyle Arınç'la ters düştü.
Bunun üzerine Arınç, Erdoğan ile öğrenci yurtları konusunda çelişki yaşadıklarını, ancak bu çelişkinin sorumlusunun kendisi olmadığını vurguladı. Arınç Erdoğan'a hitaben, "Buradan bir dost, bir arkadaş, onun bir kardeşi olarak seslenmek isterim ki hükümet sözcüsü olarak açıklamamla, kendisinin Başbakan olarak konuşması arasında apaçık bir çelişki vardır... Bu çelişkiyi en güzel şekliyle izah etmesi dün, bugün ve yarın kendisinden beklenir" dedi.
Kendisinin çok şeyi temsil ettiğini kaydeden Arınç, "Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmamam lazım, benim hiçe sayılmamam lazım" sözleriyle özgül ağırlık anımsatması yapmıştı. Birçok yorumcuya göre bu tartışma, Arınç ile Erdoğan arasındaki ilk önemli kırılma noktasıydı.
Bülent Arınç 17/25 Aralık sürecinden sonra, Temmuz 2014'te konuk olduğu bir televizyon programında, Gülen yapılanmasına, "Onlar bu işlerden yapmaktan vazgeçer ve nedamet getirirlerse, yargı görevini bir an önce yaparlarsa önümüzdeki süreç inşallah çok daha barışçıl bir süreç olur" diye seslendi.
Bu çağrıya Erdoğan'ın yanıtı gecikmedi. Erdoğan, "Bizim öyle bir yetkimiz yok. Bu işi hafife aldığınız anda yarın bir başka yerden farklı şekilde palazlanırlar. Bülent Bey, bunu neye dayanarak söylemiş bilmiyorum. Ben yetkili makamda olduğum sürece asla..." dedi.
Erdoğan, Mart 2015'te de dövizdeki dalgalanmaları eleştirip, faiz artırımı nedeniyle dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve banka yönetimini, "Bu işi Batıcı güçlerin verdiği kararlara göre hareket etmekle sürdüremez, faiz lobisinin verdiği talimatlarla hareket edemez. Faiz lobisi alkışlıyor diye bir karar alamazsınız" sözleriyle eleştirdi.
O dönem Başbakan olan Erdoğan'ın bu sözlerine, Başbakan Yardımcısı olan Arınç, "Merkez Bankası'nı tehdit etmek doğru değildi. Bu noktadan sonra bir şey yapmamak gerekir. Merkez Bankası'na artık bu noktadan sonra bir şey söylenmemesi gerekir. Görevlerini yapıyorlar" sözleriyle tepki gösterdi.
Bülent Arınç, 2016 yılı başında katıldığı bir programda, Kürt Sorunu'yla ilgili çözüm sürecinde kamuoyuna açıklanan "Dolmabahçe Mutabakatı"ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi olduğunu açıkladı. Türkiye'nin çözüm sürecine benzer bir işe ihtiyacı olduğunu belirten Arınç, "Çözüm süreci yarından tezi yok başlatılmalıdır" dedi.
Erdoğan ise bu açıklamaya "ciddi manada üzüldüğünü" belirterek, "Dolayısıyla, bundan benim haberimin olduğunun, bunun benim müsaademle yapıldığının iddia edilmesi kesinlikle dürüst bir hareket değildir. Kaldı ki o zat, benimle çalıştığı zaman içerisinde bunları konuşmamıştır. Parlamentodan çıktıktan sonra kalkıp da Cumhurbaşkanı hakkında böyle bir doğru olmayan ifadeler kullanılmasını kabul etmek mümkün değildir" sözleriyle tepki gösterdi.
Erdoğan, "inişli-çıkışlı" ilişkilerine rağmen, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinden sonra, kendisinin başkanlığında, eski TBMM Başkanlarının katılımıyla oluşturulan YİK'e Arınç'ı da aldı.
Arınç, son olarak geçen yıl, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra kamudan ihraçları eleştirirken kullandığı "KHK faciadır" sözleri nedeniyle Erdoğan'ın tepkisini çekti. Bazı AKP'liler Arınç'ın istifasını istedi.
31 Ekim 2019'da katıldığı bir televizyon programında Arınç,"Evime temizlik yapmaya gelen bir daire başkanı kadını gördükçe, eşi polis ihraç edilen bir kadını gördükçe ben yerin dibine geçiyorum" dedi. Bu açıklamaya AKP'den sert tepkiler gelirken, Erdoğan da grup toplantısı çıkışında, aynı gün yapılacak YİK Toplantısına işaret edip, "Esefle karşıladım. Bugün zaten bir toplantımız var, bunu da kendi aramızda değerlendireceğiz" açıklaması yaptı.
YİK Toplantısında yeri değiştirilen Arınç, Erdoğan'a daha "uzak" bir sandalyeye oturtuldu. İlk kez YİK toplantısından sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "15 Temmuz hain darbe girişiminin faili FETÖ'ye karşı yürütülen kararlı mücadeleden asla taviz verilmeyeceğinin üzerinde hassasiyetle durulmuş, şehit ve gazilerimiz minnetle anılmış, bu alçak terör örgütüyle mücadeleyi zafiyete uğratma potansiyeli taşıyan tutum ve davranışlara asla izin verilmeyeceği güçlü bir biçimde vurgulanmıştır" açıklaması yaptı.
Arınç bunun üzerine Erdoğan'ın yanında olduğunu belirterek, "KHK faciadır dememeliydim" demişti.