Bülent Orakoğlu: JİTEM, Milli Güvenlik Kurulu bünyesinde oluşturuldu

Bülent Orakoğlu: JİTEM, Milli Güvenlik Kurulu bünyesinde oluşturuldu

Hülya Karabağlı/ Ankara

TBMM Haberleşme ve Özel Hayatın Gizliliği Araştırma Hukuk Alt Komisyonu,  kısaca Böcek  Komisyonu  bugün,  Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu, eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak ve Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un haberleşme özgürlüğüne ve özel hayatın gizliliğine yönelik ihlaller ve bu ihlallerin önlenmesine ilişkin tedbirler hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini dinledi.  Toplantıya damgasını vuran açıklamalar şöyle.

 

'28 Şubat sürecinde şahsıma ciddi haksızlık yapıldı'

 

Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu:Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi bu yasa dışı dinlemelerdir. Suç ve suç örgütlerinin ortaya çıkarılmasında çok önemlidir ama yasa dışı olanlar değildir. 28 Şubat sürecinde şahsıma karşı çok ciddi bir haksızlık yapıldı. Bu süreçte bizlere psikolojik bir harekât yapıldı.

 

'İllegal dinlemenin içinde olmadım'

 

Emniyette 12 yıl üst düzey görevlerde bulundum. Bu süreçte hiçbir illegal telefon görüşmesi ya da dinlemesinin içerisinde bulunmadım. Tarihimizde darbeler çok önemli roller oynadılar. Burada söyleyemeyeceğimiz bir şey yok. 28 Şubat 1997’de ne söylüyorsam bugün de aynı şeyleri söylüyorum. Bir emniyet mensubu olarak yargıdan dinleme kararı almak zordur.

 

‘Osman Ak’ın beni dinlediği iddia edildi. Delilini bulamadım’

 

Arama motorlarındaki illegal dinlemelerle ilgili iddiaların hiç birini kabul etmediğimi buradan bir kez daha yineliyorum. 28 Şubat sürecinde Türkiye post modern darbe denilen çok ağır bir süreçten geçti. Devletin dinleme izni verdiği kurumların dışında illegal dinlemeler yapan birçok başka kuruluş da bulunuyor. Geçmiş dönemlerde illegal dinlemeler yapan birçok olay ortaya çıkarıldı ancak bunların hiç biri yargı önüne çıkarılmadı. Şu anda dinlemeler Osman Ak ve ekibi emniyetin 8. katında bu dinlemeleri yaptı ancak sonunda beraat kararı alındı. Bir dinleme olayı olduğunda hemen emniyet personeli zan altında bırakılıyor.

Emniyet içindeki yasadışı dinlemeleri TİB ya da BTK tespit edemez. Ancak o kurumun kendisi tespit edebilir. Osman Ak’ın o dönemde beni dinlediği iddia edildi. Hatta ben o dönemde çok ciddi bir araştırma da yaptım ama bir ispatını, delilini bulamadım.

 

‘PKK ile mücadele çeteleşme olaylarını doğurdu’

 

PKK ile yapılan mücadeleler çeteleşme olaylarını da doğurmuştur. Ergenekon denen derin yapının birçok dinleme ve izleme yaptığı biliniyor. Bu ülkede başbakanlar her dönemde dinlemelerin hedefi olmuştur. Bugün Türkiye’de millet iradesini hiçe sayan unsurlar var. Artık bunları aşmamız lazım. Siz istediğiniz kadar kanunları çıkarın, cezaları artırın, dinlemek isteyen yine dinler. Bu bir niyet meselesidir. Biz bu gelişen teknolojik ortamda artık yabancı unsurların da bizi dinleyebileceklerini ya da dinlediklerini de göz önünde bulundurmalıyız. Osman Ak’la Hanefi Avcı’nın araları ben göreve geldiğimde bozuktu. Osman Ak, Hanefi Avcı’nın bana zaman zaman ‘cemaatçi’ olduğu yolunda şeyler söylemişti; ben de onu her defasında ikaz etmiştim. Sonunda onu Artvin’e sürdüm.

 

‘Nesim  Malki  cinayeti dönemin en önemli olayıydı’

 

Emniyet istihbaratı içinde çekişmeler de olsa bir güçtür. 28 Şubat sürecinden günümüze kadar demokrasinin yerleşmesi için birçok şey de yapmıştır. Hatta bunu Sayın Başbakanımız da zaman zaman dile getirmiştir. Bizim zamanımızda GES Komutanlığı bünyesinde uydu aracılığıyla izleme-dinleme yapılıyordu bilgimiz dahilinde. O süreçte iki konuya önem vermiştik. Biri PKK, diğeri de Nesim Malki cinayeti. . Bana göre de Nesim Malki cinayeti Türkiye’nin o dönemdeki en önemli olayıydı. Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz da bu cinayetin ardından bir gecede çok büyük bir paranın el değiştirdiğini söylemişti.

 

‘Dinlemeleri önlemenin imkanı yoktur’

 

Sonuçta şunu demek istiyorum: Bu dinlemeleri önlemenin bana göre imkanı yoktur. Bu bir niyet meselesidir. Bu dinlemeler olacaktır. Dedektiflik büroları adı altında oluşturulan oluşumlara yasal zeminde düzenlemeler yapılarak zapturapt altına alınmalıdır. Yasalarla düzenlenmelidir. İçeride yapılan dinlemeler bir şekilde kontrol altına alınabilir. Ama bana göre asıl önemli olan dışarıdan yapılan yani yabancı ülkeler tarafından yapılan dinlemelerin önlenmesi ya da kontrol altına alınması gerekmektedir. Bunu yapabilecek olan kurum da MİT’tir.”

 

‘TSK içine sızmış illegal yapılar var’

 

MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, “CHP ve MHP ile ilgili çıkan kasetlerden emniyetin bilgisi var mıydı? Emniyet içerisinde derin yapılar var mı? Sorusuna Orakoğlu, “Bu dinleme ve izlemelerde yurtdışı kaynaklar olma ihtimali yüksek. Bunların bulunması, tespit edilmesi çok önemlidir. İnsanın aklına hemen Ergenekon geliyor ama ben susuyorum. Ya da cemaat geliyor. Suçu buralara atmak kolay. Türkiye’deki derin yapılar MİT’e ve TSK’ya sızmış yapılardır. Ancak bu Osmanlıdan bu yana gelen bir şeydir. TSK içine sızmış illegal yapılar var.”

 

Muhsin Yazıcıoğlu, birleştirici rolünden dolayı ortadan kaldırıldı

 

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, “ 1990’lı yıllar Türkiye’de en fazla faili meçhulün olduğu, en fazla köyün yakıldığı yıllardır. O dönem ne kadar istihbarat yapısı bulunuyordu? Sorusuna Orakoğlu, "Türkiye’de faili meçhullerle ilgili yeni bir komisyonun kurulması gerektiğini düşünüyorum. JİTEM, MGK bünyesinde kurulmuş bir oluşumdu. Bizim o dönemde stratejik ortak olduğumuz ülkeler belliydi. Türkiye, küreselleşmenin getirdiği iç ve dış tehditleri ancak 2005 yılında kontrol altına alabilmiştir. Ben şahsen Muhsin Yazıcıoğlu’nun devletin unsurlarını birleştirici rol oynadığı için ortadan kaldırıldığını düşünüyorum.” Yanıtı verdi.

Orakoğlu, CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, “İsrail ya da Kanada’dan ithal edildiği iddia edilen 11 mobil dinleme aracıyla ilgili detaylı bilgi verebilir misiniz? Yasa dışı dinlemeleri önlemek için neler yapılabilir, gerek mevzuat açısından gerekse fiziki açıdan? Sorusu ile diğerlerine yazılı yanıt vereceğini söyledi.

 

‘Santral size  ait değilse dileyen herkesi dinleyebilir’

 

Merkez Emniyet Müdürü Osman Ak:Dinlemelerin, günümüzün teknolojisi karşısında bir miktar sınırlanabilse de tamamen ortadan kaldırılması mümkün olamaz. Bugün herhangi bir arama motoruna girip, dinleme, dinleme cihazları diye yazıp arattırdığınızda karşınıza binlerce sonuç çıkıyor. Yani çok denetimsiz ve kontrolsüz bir alan. Dinlenen cihazların sahipleri yani dinlenen kişiler herhangi bir şikayette bulunmazlarsa bunun herhangi bir cezai yaptırımı da bulunmuyor. Bu işe GSM operatörleri ve alt yapılarından başlamak gerektiğini düşünüyorum. Eğer telefon santrali size ait değilse, dileyen insan, dilediği yerden, dilediği kişiyi dinleyebilir. Avrupa GSM uygulamasına geçtikten çok çok sonra Amerika bu uygulamaya geçti. Neden? Çünkü önce altyapılarını uygun hale getirdiler, sonra GSM sistemine geçtiler. Santral üzerinde yazılımı yapan mühendis bu kodları herhangi bir kişiye verirse, o kişi o kodlarla o santrale girip dilediği numarayı dinleyebiliyor. O yüzden bunu kendinizin yapması gerekiyor. Telekomünikasyon alt yapısının mutlaka milli olması gerekiyor, yoksa bunun önüne geçmenizin imkanı yok.

 

‘GSM mühendisleri  kime hizmet ediyor’?

 

Operatörlerin teknik personelinin mutlaka denetim altında tutulması gerekiyor. Türkiye’de böyle bir denetimin olmadığını söyleyebilirim. Ciddi bir kontrol yok. Santraller eskiden daha az ve tek bir noktadan geçtiği için çok kolay denetim altında tutulabiliyordu. Ancak artık hem santral sayısı fazla hem de artık GSM santralleri de var. Yani alan çok büyüdü ve denetimi zorlaştı. Eskiden sesi depolamak çok zordu. Ama artık bu da çok kolay ve ucuz. Fiber optik kabloya dinleyiciyi koyup, depolamayı da yaptığınızda istediğiniz kadar dinleyebiliyorsunuz. Hem hukuki anlamda hem de fiziki anlamda tedbirlerin yanında bütün alt yapıların millileştirilmesi ve kontrol altına alınması gerekiyor.

Tekrar ediyorum, siz baz istasyonlarından GSM operatörleri altyapılarına kadar millileştirme yapmazsanız, operatörlerin teknik personelini yeterince kontrol altına almazsanız, niyeti kötü olan kişi ya da kişiler istediği kişiyi izler ya da dinler. Ben şahsen Türkiye’deki GSM firmalarının mühendislerinin kime hizmet ettiğini merak ediyorum.

 

‘MOBESE’ler denetim altına alınmalı’

 

 

Devletin bu tip suçlarda hassas ve kararlı olduğunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyor. Yani kamuoyunda böyle bir algının yaratılması gerekiyor. Bir kişinin görüntüleri ya da sesi internet ortamında yayınlandığında kişinin başvurusu beklenmeksizin bunun ilgili siteden mutlaka kaldırılması gerekiyor. Bunların haber olarak kullanılmasının da yasaklanması gerekiyor.

Denetim anlamında telekomünikasyon kurumlarının ciddi olarak denetlenmesi gerekiyor. Yani GSM firmalarının denetlenmesi lazım.

Sokaktaki MOBESE kameralarının da çok ciddi olarak denetim altına alınması gerekiyor.

 

‘Yasa dışı dinlemelerin tamamını devlet yapıyor’

 

Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun: Türkiye’de yapılan yasadışı dinlemelerin tamamı devlet görevlileri tarafından yapılıyor. Devlet görevlisi olmadan dinleyenlerin hepsi de yakalandı. Ben 2001 yılında İstihbarat Daire Başkanı olduğum dönemde Ergenekon yapılanmasının şemasını bizzat gözlerimle gördüm.

 

‘Ergenekon şemasında Çetin  Doğan, şemanın en üstteki isimdi’

 

Orgeneral Çetin Doğan şemanın en üstündeki isimdi Ergenekon şemasında. Tuğgeneral rütbesinin altında kimse yoktu. Orgeneral olarak bir tek Çetin Doğan vardı. Daha sonra Tuncay Güney’in verdiği ifadede şemada gördüğüm isimlerden bir tane isim bile yoktu. Yani şunu demek istiyorum: O dönemde Tuncay Güney kendisinin dinlendiğini öne sürerek, Ergenekon yapılanması ile ilgili farklı isimler vermiş olabilir. Bir ülkenin kaderiyle, insanların kaderiyle oynamış olabilir.

Ben onay vermediğim müddetçe benim kurumumda çalışanların yasadışı dinleme yapmalarına olanak yoktur. Yani kurumun başında kim varsa onun onay vermesi gerekiyor. 5257 sayılı kanunda 2005 yılından sonra gelişen teknolojilere uygun olarak düzenlemeler yapılmadı.”