TBMM 12 Eylül Alt Komisyonunun dinlediği, darbe döneminin Başbakanı Bülend Ulusu özetle şunları söyledi: “Dış mihraklar sağ ve sol örgütleri kullandı. Sıkıyönetim tüm illerde ilan edilince ölümler bıçak gibi kesildi. İşkencelerden haberim yoktu, ilgi alanıma girmiyordu. Kıvırtmıyorum, doğruya doğru. CHP askeri dürttü. Humeyni’nin arkasında namaz kıldık” dedi
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 12 Eylül Alt Komisyonu, darbe döneminin Başbakanı Bülend Ulusu’yu dinledi. Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre Ulusu, şunları söyledi:
İSTİKRARSIZLIK: İstikrar olmadan olmaz. 6 ayda bir hükümet değişirdi. devamlılık olmadığı için başımıza ne geliyorsa geliyor. Hükümetler iş yapamıyor. İstikrar sağlansa başımıza böyle bir iş gelmez.
KULLANDILAR: 1974 Kıbrıs Harekâtı ile başımıza çorap örülmeye başlandı. Diplomatik ve politik netice alınmadan yapılan askeri harekat sonrasında Türkiye sıkıştırılmaya başlandı. Dış mihraklar ve içteki işbirlikçileri Türkiye’de anarşiyi kademe kademe artırdı. Öyle çomaklama değil, aşırı sol örgütleri dışarıdan kullandılar. Aşırı sağ örgütleri de karşılarına çıkardılar. Ülkenin içini karıştırıp, istikrarı bozdular.
DERİN DEVLET: Derin devlet konusunda bilgi sahibi değilim. Kontrgerilla ABD’lilerin NATO içindeki teşkilatlanmasıydı ama kötü amaçlı değil, daha başka amaçlar için bu yapılanma gerçekleştirildi. Derin devlet diye ifade edemeyeceğim. Ecevit o dönem fikri sabit halinde söyledi. TSK derin devlet değil, memleketin hayrına kafa yoran teşkilattır.
EVREN: (Darbecilerle Başbakan olarak niye çalıştınız?) Valizlerimi toplamış büyükelçi olarak Roma’ya giderken, Evren telefonda Başbakanlık’ı teklif etti. Bırakıp da gidemedim, görevi aldım. İstemek değil, görev. Siz Roma’ya mı giderdiniz, görevi mi kabul ederdiniz? ‘İlgi alanıma girmiyordu’
İŞKENCE: (Başbakanlığınız döneminde çok işkence yapıldı, 650 bin kişi tutuklandı): İşkencelerden bilgim yok. Bana böyle bir şikayet ve talep gelmedi. Herhangi fikir sahibi de değilim. Olmadı demiyorum ama ilgi alanıma girmiyordu. Sıkıyönetim Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı. Sıkıyönetim işleriyle ilgili değildim. O dönem polis, öğretmenler, hatta gardiyanlar bile sağ-sol diye bölündü. Sol örgüt üyesi, aşırı sağcı gardiyanların hakim olduğu cezaevine düştüğünde işkencelerin bir kısmı bundan olabilir.
KIVIRTMIYORUM: (CHP’li Süleyman Çelebi’nin, ‘İşkencelerde nasıl haberiniz olmaz, cezaevinden bizzat ben mektup gönderdim? 12 Eylül erkene mi çekildi?’ soruları üzerine) 12 Eylül’den haberim yoktu. Valizimi hazırlamış Roma’ya giderken öğrendim. Kıvırma durumunda değilim. Doğruya doğru söylüyorum. Başbakan iken işkence olaylarında ben yokum. O sıköyenitim komutanlarına bağlıydı. Ben ülkenin kalkınmasına yöneldim.
YUNANİSTAN:(Rogers Planı ve Yunanistan’ın NATO’ya alınması onayı nasıl çıktı?): Erken verilmiş karardır. İstişari değil şahsi karar. Bizlere sorulmadan verilen karardır. O dönemki NATO komutanının verdiği söze güvenilerek verilmiş karar. O sözün karşılığında NATO’da taviz verilmiş. Ancak verilen sözler yerine getirilmedi.
EL KOYUN: As birliklere yaptığımız ziyaretlerde, ‘Bu böyle gitmez, böyle yapın şöyle yapın’ diyorlardı. Sivillerden de ‘ne yaparsa asker yapar’ diyenler oldu. Bunlar söylendi.
DEMİREL: Günümüzde nasıl dinleniyorsa o dönem de telefonlar dinleniyordu. Demirel de dinleniyordu. Dinlemeye ilişkin kayıtlar MİT’e oradan tüm devlet organlarına gelirdi, bana da getiriliyordu. Doğru değil, bugün de olduğu gibi o dönem de tasvip etmiyordum. O dönem Cüneyt Arcayürek’e söyledim.
EYVAH: Daima darbelere karşı olmuşumdur. 1960 darbesinde Albay’dım ‘eyvah, gençliğime yanmam, yol eder’ dedim. Genelkurmay Başkanı, ihtilali yapan yüzbaşının arkasında yürüyordu. TSK bu duruma düşürüldü. TSK bölündü, bizim grup bir an önce demokratik düzene geçilmesini istiyordu. O dönem Bedrettin Demirel’in ‘12 Eylül için şartların olgunlaşmasını bekledik’ sözüne katılmadım, öyle düşünmedim, tavip etmedim. Hiçbir darbeyi tasvip etmiyorum.
MENDERES: (Menderes hangi hatayı işledi?) Menderes’in idamını tasvip etmiyorum ama büyük hata yaptı. Yargıyı Meclis’e taşıdı. Meclis’te yargılama yapan tahkikat komisyonları kurdu. ‘Odunu koysam milletvekili yaparım’, ‘asteğmenle orduyu idare ederim’ gibi orduyu rencide edici laflar etti. CHP’de askeri dürttü. Ama bu asılsın demek değildir. Kabahatleri oldu ama bu ihlale sebep olmamalıydı.
ÖLÜMLER: (12 Eylül’den sonra ölümler neden bıçak gibi kesildi?) Asker MGK’ya teklif getiriyordu, ‘anarşiyi önlemek için şu 15 ilde sıkıyönetim ilan edilmeli’ diye. Hükümet ile muhalefet anlaşamıyordu. 15 ile 10’a düşürülüyordu. Örgütler ve anarşistler de sıkıyönetim ilan edilmeyen yerlere kayıyor ve eylemleri sürdürüyordu. 12 Eylül’de tüm illerde sıkıyönetim ilan edildi. Kaçacak yer kalmadı. Başarılı olundu.
GENELKURMAY: Asker olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın MSB’ye bağlanması kimseye birşey kazandırmaz. Başbakanın lojistik eli MSB, harekat eli Genelkurmay’dır. Demokrasi önceliklidir, ancak her ülkenin kendi şartları vardır. MGK muhakkak lazımdır. Asker-sivil arasındaki kopukluk oluyor. Orada istişare ediliyor. Hükümetin kararı esastır, MGK’nın ise istişaridir.
KÜRTÇE: O zaman öyle icap ediyordu. Alay eder gibi durumlar oldu. Bir partinin bakanı Diyarbakır’da valinin odasında konuşurken tercüman getiriliyordu. Vali-bakan tercüman aracılığıyla konuşuyor. O aksiyona reaksiyon olarak yapıldı. Bugün Kürtçe’nin eğitime alınması normal.
İHTİMAL: (Hâlâ darbe geleneği devam mı ediyor?) İstikrar olmadığı için darbeler oluyordu. Darbelerde ayrıca istikrarsızlığa yol açıyordu. artık darbe düşüncesi kulağıma gelmiyor. Bir TSK mensubu olarak eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ dahil generallerin tutuklu yargılanmasından üzüntü duyuyorum. Darbe ihtimali görmüyorum.
SIRLAR: (Komisyon üyelerinin ‘tatmin olmadık, sakladığınız sırlar var’ şikayeti üzerine) Kendime sakladığım sırlar var. Herşey söylenmez. Bazı sırlar söylenmez, olay çıkaracağı, TSK içinde birlik beraberliği bozacağı düşüncesi vardır. O bakımdan bazı konularda susmanın iyi olacağını düşünüyorum.
HUMEYNİ: İran ve Irak arasında arabululucuk yapıyorduk. İran’da Humeyni ile görüşürken Cuma günü ‘haydi namaza’ dediler. Humeyni’nin arkasında namaz kıldık. Hem de birkaç defa oldu bu. Neler yaşadık neler