Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü Arif Kızılyalın, Milli Takım'da EURO 2016 sırasında yaşananları köşesine taşıdı. Kızılyalın gazetelerde çıkan iddiaları derleyerek TFF'den konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığını da söyleyerek "Biraz daha derinleştirelim iddiaları... Burak’ın Emre Mor’a selfie çıkışı, Volkan Şen’in “Niye oynamıyorum?” isyanı, kadroya giremeyen Emre Belözoğlu’nun yaptığı varsayılan kulis de gerçek galiba." ifadesini kullandı.
TFF'nin konuyla ilgili herhangi bir yalanlama yapmadığını da söyleyen Kızılyalın "Evet, bu iddialar doğruysa gerçekten, çok yazık. Çünkü görünüşe göre para ve egolar milli formanın önüne geçmiş. Aymış, yıldızmış, vatanperverlikmiş hikâye, kurt masalı!" şeklinde yazdı.
Arif Kızılyalın'ın Cumhuriyet gazetesinde "Yalanlayın susalım" ( 20 Haziran ) başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Önce bir gerçeği kabul edelim. Eğer Avrupa Futbol Şampiyonası 24 takımlı formatta oynanmasaydı biz Fransa’yı TV’den izleyecektik. UEFA, kıtadaki her 2 takımdan birinin finalistlik heyecanını yaşaması ve futbol ekonomisinin canlanması için böyle bir karar aldı ve biz de 20. ekip olarak ‘en iyi 3.’ kapsamında Paris-Nice-Lens hattına kapağı attık. Çünkü 9 eleme grubunun ilk 2’sinde yoktuk!
O yüzden 2016 finalistliği TV reklamlarındaki gibi abartılacak, ağlanacak, zırlanacak bir başarı değil. Gelelim çöküşe; Cumhuriyet yazarları saha içindeki tüm olumsuzlukları dünkü nüshada dile getirdi. Bağış Erten, futbolumuzun ağır krizde olduğuna vurgu yaptı.Gülengül Altınsay, Türk futbolunun kendini dev aynasında görme huyundan vazgeçmesini istedi. Bilgin Gökberk, “sıfıra sıfır, elde var sıfır” demeye getirdi lafı. Elbette bular sahaya göre söylendi. Bir de ‘iddialar, duyumlar, varsayımlar’ üzerine kaleme alınan haberler var. Cumhuriyet, ‘birinci ağızdan doğrulatamadığı için’ sayfanın eteğinde gördü bu kavga - dövüş ortamını. Çünkü çıt çıkmadı Marsilya kampından! Hürriyet, Habertürk, Fanatik, Takvim, Sabah bodoslamadan girdi; Milliyet, Vatan sessiz kaldı. Milli kavga haberlerindeki ortak tema takımdaki sevgisizlik ortamı, prim ve sen-ben kavgası, transferi gelen isimlerin şampiyonayı bırakıp para peşine düşmesi, ilk 11’e giremeyen futbolcularla 23 kişilik aday kadroya çağırılmayan bazı oyuncuların ‘bel-altı’ çalışıp takımı içten içe yıprattığı savı.
TFF’den tık yok
Normalde TFF’nin, Milli Takımlar biriminin bu iddiaları -eğer gerçek değilse- yalanlaması gerekiyor. Ancak ‘tık’ yok. Kulağımıza geldiği kadarıyla da Yıldırım Demirören, “Yazarlarsa yazsınlar” demiş. “Yalanlanmayan haber doğrudur” mantığından yürürsek demek ki Gökhan Gönül, Mehmet Topal, Emre Mor’un işi gücü bırakıp transfere kafa yorması, bu görüşmelere ‘menajerin arkadaşı’ kapsamında müdahil olan kaptan Arda’nın sabahlara kadar ‘arabulucu’ pozisyonunda kalışı ve tartışmalar demek ki gerçekmiş! Hatta takımda şampiyona finalistliği için oyunculara verilen primlerin belirlenmesi sırasında yaşandığı varsayılan adaletsizliğin Burak - Arda - Fatih Terim üçlüsünün arasını açtığı da doğruymuş..
Çok yazık!
Hatta biraz daha derinleştirelim iddiaları... Burak’ın Emre Mor’a selfie çıkışı, Volkan Şen’in “Niye oynamıyorum?” isyanı, kadroya giremeyen Emre Belözoğlu’nun yaptığı varsayılan kulis de gerçek galiba...
Evet, bu iddialar doğruysa gerçekten, çok yazık. Çünkü görünüşe göre para ve egolar milli formanın önüne geçmiş. Aymış, yıldızmış, vatanperverlikmiş hikâye, kurt masalı! Ancak biz yine 23 futbolcuyla onlara, “Ne oluyor beyler” demeyen - diyemeyen hocanın hatta TFF Başkanı’nın masumiyet karinesine saygı gösterelim ve federasyonun bizleri yalanlamasını bekleyelim. Yalanlanmazsa mı? Yazıklar olsun hepinize!