Bürokrasiyi aşamayan Suriyeli doktor, çok sevdiği Türkiye'yi bırakıp Fransa'ya gitti

Bürokrasiyi aşamayan Suriyeli doktor, çok sevdiği Türkiye'yi bırakıp Fransa'ya gitti

Sümeyye Ertekin*

"Türkiye’de devlet hastanelerinde çalışma imkânım olsaydı, bu imkânı kesinlikle değerlendirirdim. Çünkü bu ülkeyi çok sevdim. Ancak bir yıllık zorlu bir hayattan sonra Fransa’ya gitmek zorunda kaldım. Çünkü orada kendi alanımda çalışabileceğim.”

Bu cümleler Suriyeli doktor Talal Douksi’ye ait. 42 yaşındaki Douksi, çocuk kanseri uzmanı. Uzmanlığını Fransa'dan aldıktan sonra Suriye'de çalışmaya başlamıştı.

Savaş başlayınca o da milyonlarca Suriyeli gibi evini, ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Yaklaşık bir yıldır Türkiye’de yaşıyordu. Douksi, eşi ve iki çocuğu ile birlikte İstanbul’da bir hayat kurmak istedi. Uzmanlık alanında iş bulmak için neredeyse çalmadığı kapı kalmadı, aylarca iş aradı, bulamadı. 

Bu süre zarfında Esenyurt’ta Suriyelilerin açtığı gayr-ı resmi bir klinikte hasta başına 10 lira ücretle çalıştı. Kazancının yarısını Üsküdar- Esenyurt hattındaki yol masrafına gidiyordu. 

Talal Douksi, Eylül 2015’te Al Jazeera Türk’te yayınlanan haberde sesini duyurmaya çalıştı. O zaman güvenlik nedeniyle kimliğini gizli tutmuş, hem resmini hem de ismini vermek istememişti. Türkiye’de iyi bir iş bulabilirse burada kalmak istediğini ifade etmişti.

Türkiye’de iş bulamadı. Bir yıllık çabanın ardından daha önce de yaşadığı ve uzmanlığını aldığı Fransa’dan çalışma izni alabildi. Ona Fransa’da okuduğu üniversitedeki hocası yardımcı oldu. Talal Douksi yeni bir hayata başlamak için Pazartesi günü ailesiyle birlikte Fransa’ya gitti.

 

Türkiye’de kalmak için her yolu denedi

 

Douksi Türkiye’de kalmak için çalmadık kapı bırakmadı. Al Jazeera Türk’te yayınlanan haberin ardından Türkiye’de bir kaç hastaneye özgeçmiş gönderdi. Bir hastane Talal Douksi’nin başvurusuna geri döndü. Özgeçmişini çok beğendiklerini söylediler. Ancak üç sorun vardı. Suriye'den aldığı diplomasının denkliği yoktu, çalışma izni alması gerekiyordu ki bu aylar alan bir süreçti. Bir sorun da Türkçe bilmemesiydi.

Türkçeyi öğrenebilirdi. Ama diplomasına denklik alması imkânsızdı. Çünkü bunun için iki ülkenin yazışmaları gerekiyordu. İki ülkenin ilişkisi olmadığı için bu da mümkün değildi. Dolayısıyla o hastane de olumlu cevap veremedi.

Konuştuğu diğer hastanelerde de aynı sorunla karşılaştı. Halbuki o bir hastanede çalışıp kendi işini yapabilseydi, Türkiye'de yaşamak, çocuklarını müslüman bir ülkede büyütmek istiyordu.

Doktor Talal Douksi, Türkiye’yi sevdiklerini ancak burada bir hayat kuramadıklarını söyüyor. Fransa’ya gidişinden önce havaalanında konuştuğumuz Douksi, hem kendi alanında çalışacağı hem de çocuklarına daha iyi bir hayat sunabileceği için mutlu olduğunu ifade etti:

“Türkiye bize yakın, Müslüman bir ülke. Bize çok iyilikleri dokundu. Kapısını bize açtı. Ancak bir yıl boyunca burada bir hayat kuramadık. Bana yardımcı olmak isteyen çok insanlar oldu. Fakat maalesef buradaki kanunlar çalışmama olanak tanımadı.

Şimdi Fransa’ya gidiyorum. Benim gibi insanların sisteme dahil edilmesi için mevcut kanunların bir reforma ihtiyacı var. Meslek sahibi birçok insan burada oturup iş bekliyor. Fransa’ya gitmek hem benim işim hem çocukların eğitimi için en iyi çözüm olacak. Hayat şartları bunu gerektiriyor.

Fransa’da bana yardımcı olan insanlar olduğu için de şanslıyım. Ancak bu kadar şanslı olmayan çok sayıda arkadaşım var. Burada mı kalacaklar başka yere mi gidecekler bilmiyorlar. Türkiye hükümetinin Suriyeli doktorları sisteme entegre etmek için bir çalışma yapması lazım. Bu Türkiye için de faydalı olacak.“

 

“Mutluluk ve hüznü bir arada yaşıyorum”

 

Talal Douksi, savaş nedeniyle ailesinin bir kısmının Suriye’de, bir kısmının Lübnan’da, bir kısmının da Türkiye’de olduğunu söylüyor. Kendisi ise bundan sonra Fransa'da yaşayacak. Karmaşık duygular içindeTürkiye’den ayrıldığını dile getiriyor:

“Mutluluk, üzüntü, kaygı hepsi bir arada. Belki çocuklar biraz garipseyecek ancak umarım hızlı bir şekilde orada entegre olurlar. Çocuklarım burada okula gitmiyordu. Yakınımızda bir okul yoktu. Türkçe bilmedikleri için de Türk okullara gitmiyorlardı. Bir hafta gitmeyi denediler ama olmadı. Çocuklarım bir yıl okula gitmedi.  Bir yıl kaybettiler.”

 

“İstanbul’da yaşamaya devam etmek isterdim ama...”

 

Talal Douksi’nin psikolog olan eşi Dima Douksi de çocuk bakıcılığı yaparak evin geçimine katkı sağlalıyordu. Dima Douksi kalbinin yarısının İstanbul’da kaldığını söyledi:

“İstanbul’da iyi kalpli, insan sever, bilinçli ve kalbi büyük arkadaşlarla tanıştığım için Allah’a şükrediyorum. Doğasından içinde hissettiğim güvene kadar İstanbul’la ilgili her şeyi sevdim.

Ancak burada yaşam çok zor. Elektrik, su, gıda ve can güvenliği yoksunluğu gibi zor yaşam şartlarından dolayı Suriye’den kaçtık. Ancak İstanbul’da başka zorluklarla karşılaştık. Eski bir Avrupa gurbetçisi olarak, bir Müslüman ülkede yaşamanın değerini çok iyi biliyorum. Ezan sesini duymak benim için çok kıymetli. Kalbimin bir parçasını İstanbul’da bırakıyorum. Burada yaşamaya devam etmek çok isterdim. Ancak bu çok zor.

Eşim burada kendi alanında çok iş aradı, bulamadı. Çalıştığı yerde  çok yoruluyordu. Günde bir saat ancak görüşebiliyorduk.”

Türkiye’de Hükümet Suriyeliler için çalışma izni almayı kolaylaştıdı. Ancak bazı meslekler için bu hâlâ çok zor. Bu yüzden diploma sahibi binlerce Suriyeli doktor, avukat, eczacı, mühendis deniz yoluyla Avrupa’ya kaçtı. Hepsinin amacı aynıydı; çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak...

*Bu haber aljazeera.com.tr'den alınmıştır.